English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ F ] / Felice

Felice translate Portuguese

94 parallel translation
Nerde olduğunu bilmiyorum ama, yine bara gitmiş olabilir.
Não sei o que lhe dizer. Poderá perguntar na Cantina Felice. Obrigado, farei isso.
- Felice'in yerinde çalışan bir fahişe.
- Trabalha no bordel de Felice.
Arkadaşım uyanınca Felice'in yerine döndüğümü söyleyin.
Quando o meu amigo acordar, diga-Ihe que voltei para o bordel.
"Fantasia Felice"
"Fantasia Felice"
Neredeydi? "Fantasia Felice". Nereye demirlemişti?
Onde é que estava? "Fantasia Felice", onde é que ele o guardava?
"Fantasia Felice, Chichester".
"Fantasia Felice, Chichester".
"Fantasia Felice".
O "Fantasia Felice".
Hayır, Hastings. "Fantasia Felice".
Não, Hastings. A "Fantasia Felice".
Kasın 1943'te, kızkardeşim Felice ve ben Beethoven'ın 9.sunu dinlemeye gittik
Em novembro de 43, fui com minha namorada assistir à Nona de Beethoven.
Kafamdaki yegane şey Felice ve zarif parfümüydü.
Na minha cabeça só estava Felice e seu perfume sedutor.
Alarm kesildiğinde, Felice, içerdeki yılımda yanında çalıştığım Bay Wust'a yakından baktı.
Ao soar o alarme, Felice pôde ver bem de perto a Sra. Wust, para quem eu trabalhava esse ano.
Felice Schragenheim?
Felice Schragenheim?
- Felice.
- Felice.
Hiç kimse kendini Felice kadar gizleyemez.
Ninguém sabia fingir tanto quanto Felice.
BAzen Felice'nin birçok kişi olduğunu düşünüyordum.
Às vezes eu achava que Felice era várias pessoas.
Çocukluğunda, bir kayalık üzerinde kızağa binmek isterdi Doğru mu, Felice?
Quando era pequena, quis deslizar de costas em uma montanha, não?
Felice, seni birşey durdurabildimi hiç?
Felice, existe algo que te impeça?
Kemiğine kadar romantik, Felice'nin mektubunun ondan olduğunu sandı.
Romântica até os ossos, pensava que a carta de Felice era dele.
Hitler ve kanemicileri bile Felice'yi eski alışkanlıklarından alıkoyamazlar.
Nem Hitler e seus vampiros conseguiam acabar com os costumes de Felice.
Felice nerde, lanet olsun!
Onde se meteu Felice?
Felice!
Felice!
Artık kendi hayatını yaşamalısın, Felice.
Temos que viver o agora, Felice.
O gece Felice'nin mektubunun sadece "eğlence ve oyalanmak" için olmadığını farkettim.
Esta noite me dei conta de que a carta não era só uma "diversão" nem um passatempo.
Bir süre sonra, o ve Felice, Lilly'e bizim için şarkı söylettiler.
Pouco depois, ele e Felice convenceram Lilly a cantar.
Felice'yi benden uzaklaştırdı.
Me tirou Felice.
O senin için iyi, Felice.
É ótima pra você, Felice.
Ama nasıl olduğunu sen bilirsin, Felice.
Mas você sabe, Felice.
" Tanrı dünyayı yarattı, Felice.
" Deus criou o mundo, Felice.
Kız kardeşim, annem... "Felice delidir" de anlaştılar
Minha mãe, minha irmã, todos concordavam. "Felice está louca."
Ama Felice ona nazikçe Sappho'yu duyup duymadığını sorunca, ona Kremlin'in bütün gazabıyla baktı ve onu dışarı attı.
Mas quando Felice perguntou educadamente se ele conhecia Saffo, ele olhou pra ela com toda a ira do Kremlin e a pôs pra fora.
Felice managed to get herself and Erika's beauty parlor invited to Mrs. Wust's.
Felice conseguiu que Sra. Wust a convidasse pra sua casa e também todo o salão de beleza de Erika.
Hayatın harika, Felice.
Sua vida é encantadora, Felice.
Felice?
Felice?
Felice...
Felice...
Bu çok fazla, Felice.
É demais, Felice.
Bayan Felice Schragenheim 3 gün önce buradaymış.
A Srta. Felice Schragenheim esteve aqui faz três dias.
Çok gururluyum.
- Estou muito orgulhosa, Felice.
Neden bilmiyorum, Felice, ama burada olduğundan, herşey anlamlı geliyor.
Não sei por que, Felice, mas desde que você chegou, tudo faz sentido.
Sevgili Felice, Sevgili kediciğim, eğer halen kayıyorsan çok endişeleniyorum, seni ne kadar sevdiğimi bir bilsen.
" Minha querida Felice, minha amada gata, embora eu saiba que você foge e isso me preocupa, devo dizer que te amo.
Saat 12, Felice.
12h em ponto, Felice.
Ne yaptığıma bak, Felice!
- Veja o que fiz, Felice!
Felice, neredesin?
Felice, onde você está?
Bugün sizinle...
Felice.
Sorun ne, Felice?
O que há com você, Felice?
Felice.
- Felice.
Otur, Felice.
Sente-se, Felice.
Felice, ne kadar salak olduğumu sanıyorsun?
Felice, acha que sou idiota?
Ben çok aptalım, Felice.
Sou uma idiota, Felice.
Sonra sen çıkıp geldin, Felice.
E então chegou você, Felice.
Ayrıca Munaron kardeşler, Libero ve Felice vardı.
Os irmãos Munaron :
İkisi de hayatları boyunca hiç deniz görmemiş dağ insanlarıydı.
Libero e Felice. Rapazes decentes, das montanhas e que nunca tinham visto o mar

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]