English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ F ] / Fener

Fener translate Portuguese

923 parallel translation
O fener değil, et!
Não é nenhum facho, é um peixe!
Fener nerede?
Onde está o facho?
Ben balık değil, fener istiyorum!
Não quero um peixe, mas um facho!
O fener değil, sadece bir şişe!
Isso não é um facho, é um frasco!
Fener!
Um facho!
Floş değil, fener istiyorum!
O que faço com um'flush'? Facho!
Evet. - Belki de Bay Stewart şu fener gibi demek istiyor. Sorunun cevabına gelin.
Imagine que considerava o problema.
- Adamlarını geri çek. Bana bir fener ver.
- Dê-me uma lanterna e chame os agentes.
Yolu bulsun diye cebimde fener yakarım.
Vou acender uma luz no meu bolso.
Bir fener gibiydi.
Foi como uma candeia.
Fener gibi.
Como uma candeia.
Çirkin savaşmalarını, mültecileri bombalamalarını hastanelere, can kurtaran botlarına, fener gemilerine paraşütle atlayan pilotlara mermi yağdırmalarını falan.
Comentou os métodos nazistas de luta. Bombardeio de hospitais, de refugiados, navios afundados.
İki fener üst üste.
Uma sobre a outra.
İçerideki fener bekçisi değil mi?
- O que faz aqui essa mulher?
Buraya geldin ve eve pudra serptin, parfüm püskürttün lambaya fener taktın ve ev Mısır'a döndü! Sen de tahtına oturup, benim içkimi içen Nil Kraliçesi oldun! Ben buna ne derim biliyor musun?
Vens para cá, enches isto de talco e perfume cobres a lâmpada com um papel transformas a casa no Egipto, e tu és a rainha do Nilo sentada no trono, a tomares a minha bebida!
Fener alın!
Agarrem numa lanterna!
Bir gözü, bir fener kadar büyüktü.
Tinha um olho que parecia um farol!
Fener onu ürkütmüş olmalı!
A lanterna assustou-o.
Seni bu kıyafetle buradan çıkarmak fener taşımak gibi olur.
Levar-te daqui com esse vestido é como levar uma lanterna.
Yol ayrımında bir fener mi? Yoksa -
Uma lâmpada na ligação ou...
Biri buraya neden bir fener bırakır ki?
Porque é que alguém deixaria aqui uma lanterna?
Arabaya gidip fener getireyim...
- Eu pegarei um das lanternas do carro de patrulha.
Bana bir fener verin.
Dê me uma lanterna.
Şimdi Bayan Manion'dan köpeğe bir fener vermesini isteyeceğim.
Agora, peço à Sra. Manion para entregar uma lanterna ao cão.
"Her gece fener yanar."
"O farol ilumina cada noite."
Afrika yüzü ise, dev bir fener gibi yanıyor.
Entretanto, o calor queimou, como uma tocha gigante, a face de África.
Mini denizaltı ve bir fener kullanın.
Usamos o minisubmarino e uma tocha.
Evet, işte fener. Teşekkürler.
Aqui está a lanterna.
Bütün gece üzerlerine fener tuttum.
Passámos a noite a agitar a lanterna.
Yayoi, fener getir.
Yayoi, traz a lanterna.
Fener!
Lanterna!
Hadi, bir fener al.
Vamos! Vamos! Traga uma lanterna!
Fener alayı geçişimizi görmelisin.
- Gosto. - Devias ver o festival das tochas.
Fener alayı. Millerce ötedeki dağlardan bile görebilirsin.
- Conseguiam ver-se as tochas a mais de 10 kilometros.
Fener ışığımı görüyor musunuz?
Vê a minha lanterna?
Bir fener...
Uma lanterna...
Artık tahammülü kalmadı. Ayda 10 fener eksik yaptı diye Adalet Bakanı kızacak değil ya.
Menos Dez lanternas por dia não farão nenhum dano.
Bu figür bizim tiyatromuzdan... "Kızıl Fener"
É um personagem... da nossa ópera popular intitulada "A Lanterna Vermelha"
- Bir fener al!
Tragam luzes.
- Balkabağından fener yapabilir miyiz?
- Podemos fazer abóboras? - Sim.
Balkabağından fener yapmasının onu oyalayacağını düşündüm.
Para o Tommy. Vou fazer uma cara-lanterna para o manter ocupado.
Şimdi balkabağı fener yapabilir miyiz?
Podemos fazer a abóbora agora?
Balkabağından fener yapıyorduk.
Estamos a fazer uma abóbora-lanterna.
Gelecek için bir düşüm var. Işığı neredeyse sönmüş olan bu muhteşem... Atlantic City adası yine bir fener gibi parlıyor.
Tenho uma visão do futuro... esta gloriosa ilha de Atlantic City brilhando... como um farol cuja luz quase se extinguiu.
Ben bir fener getireyim.
Vou buscar uma lanterna.
3 de, gelir, as, gemi, 2, kırmızı fener, geceyarısı.
Terceiro, chega, pendura, barco, dois, lanternas vermelhas, meia-noite.
Gemi, 2, kırmızı fener?
Barco, dois, lanternas vermelhas?
Gemi geceyarısı gelir 2 fener asılmış şekilde
O barco chega à meia-noite, tem duas lanternas vermelhas penduradas.
"Gece yarısı 2 kırmızı fener asılı gemi"
"Meia-noite, duas lanternas vermelhas penduradas, barco".
Fener.
Lanterna.
- Peki ya balkabağı fener?
E a abóbora-lanterna?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]