Fenster translate Portuguese
37 parallel translation
Fenster?
Fenster?
Tam da müvekkiliniz Rainbow Benny'yi dün akşam neden ziyaret ettiğini söylüyordu.
Mr. Fenster, chegou mesmo a tempo para ouvir o seu cliente explicar porque visitou Rainbow Benny, ontem à noite.
Bay Fenster, dün gece 10'da neredeydiniz?
Mr. Fenster, onde estava ontem à noite às 22h?
Dostun Fenster'ın bize anlattıklarını bilmek ister misin?
Queres saber o que o teu amigo Fenster nos disse?
Fenster daima McManus ile çalışırdı.
O Fenster tinha sempre trabalhado com o McManus.
Fenster, sakinleşir misin?
Tem calma, Fenster.
Hey, Fenster, dostuna bir iyilik yap.
Fenster, faz um favor ao teu amigo. Diz-lhe para estar calado.
Şimdi Fenster ile kulağımıza ufak bir iş haberi geldi.
Eu e o Fenster ouvimos falar de um trabalhinho.
Ben ortaya konuşuyorum. Bay Hockney söyleyeceklerimi duymak ister gibi geliyor bana Fenster'ın can attığını da biliyorum.
Só estou a falar e parece-me que o sr. Hockney quer ouvir o que tenho para dizer.
Fenster ile McManus gizli kapaklı bir teklifte bulundu.
O Fenster e o McManus fizeram uma proposta cuidadosa.
Fenster?
O Fenster?
McManus işi servis etti, Fenster minibüsleri buldu Hockney araç gereci sağladı.
O McManus arranjou o trabalho. O Fenster, as carrinhas. O Hockney forneceu o material.
Fenster ile ben- -
O Fenster e eu...
Seninle Fenster mı? Hayır, hayır, hayır.
Tu e o Fenster?
Benim sıkıntım, koçum, geri kalanımız burada kös kös oturmuş dururken Fenster ile Kaliforniya'da balayı seyahatine çıkmanız.
O meu problema é tu e o Fenster estarem em lua-de-mel, enquanto nós ficamos aqui sentados, agarrados ao coiso.
Hepsi Fenster ile McManus'ın işiydi.
Foi tudo ideia do Fenster e do McManus.
Nasıl gidiyor, Fenster?
Como vai isso, Fenster?
Bay Keaton hem Bay Fenster hem de Bay McManus'ı polis arşivindeki fotoğraflarından tanıyorum.
Sr. Keaton, o sr. Fenster reconheço pelos tiros, tal como o sr. McManus.
Bu yılın başlarında Bay Fenster ile Bay McManus Newark havaalanından çift pervaneli bir kargo uçağı kaçırdı.
No início deste ano, o sr. Fenster e o sr. McManus roubaram a carga de um avião.
Çünkü Bay Soze'yi soydunuz, Bay Fenster.
Porque roubaram o sr. Soze, sr. Fenster.
Ertesi sabah uyandık ve Fenster gitmişti.
Quando acordámos, na manhã seguinte, o Fenster não estava.
Kobayashi, Fenster'ı nerede bulabileceğimizi söyledi.
O Kobayashi disse-nos onde podíamos encontrar o Fenster.
Bunu Fenster için yapmıyorum. Sizin için yapmıyorum.
Não faço isto pelo Fenster, nem por vocês.
Fenster'ı öldürmelerinin ardından kimse kaçamaz mıydı ki?
E depois de terem morto o Fenster, ninguém fugiu?
Onları Bay Fenster'ın hesabına ekleyeceğiz.
Adicionamos ao custo do sr. Fenster.
Fenster ve onu gömerkenki görüntüsü gözümün önüne geldi.
Pensei no aspeto do Fenster quando o enterrámos.
Neden Fenster, McManus veya Hockney değil?
Porque não o Fenster, o McManus ou o Hockney?
Bayan Fenster!
Sra. Fenster.
Fenster, tüfeği getir!
Tommy? A carabina!
"John Fenster'ı taşınabilir tuvaletin içinde, tepeden aşağı yuvarladım."
"Empurrei o John Fensterl por uma colina abaixo dentro de um WC portátil."
Sebastian Fenster, Whoreson Üniversitesi mimarlık bölümü.
Sebastian Fenster, Escola de Arquitectura, Universidade Filhadaputice.
Oturup yemek isterdim ama Finister ikizleri gelecek ve bir dakika bile geç kalırsam bekleme odamı yeniden dekore ederler.
Adorava sentar-me e comer mas as gémeas Fenster vêm hoje. Se me atrasar um minuto, vão redecorar o consultório outra vez.
- Abartıyor muyum Fenster?
Eu estou exagerando, Fenster?
Fenster, silahımı getir.
Fenster, traz a minha arma.
Fenster, içeri girip Şerif'i ara.
Fenster, vai até à esquadra e chama o xerife.
Dosya 358, Albert Fenster.
Caso 358, Albert Finster. 25 anos solteiro.
Fenster'ı harcadınız ama hepimizi harcayamayacaksınız.
Apanharam o Fenster.