Feron translate Portuguese
59 parallel translation
Bu planlar için artık çok geç Feron.
É tarde demais para os teus planos, Pheron.
Feron.
Feron.
Vali Feron adamlarına disiplin ve sokaklara düzen getirmeli.
O Governador Feron deverá impor disciplina aos seus homens e ordem nas ruas.
Yapmadığın şeylerin listesi günbegün uzuyor Feron.
A lista de coisas que não irá fazer, Feron, cresce todos os dias.
Kralın dikkatini sonsuza dek dağıtamazsın Feron.
Não poderá distrair o Rei eternamente, Feron.
Feron'a ve Kızıl Muhafızları'na küçük düşmeyeceğimizi göstereceğiz.
Iremos mostrar ao Feron e aos seus Guardas Vermelhos que não seremos humilhados.
- Marquis de Feron.
O Marquês de Feron.
Yüzbaşı ve adamlarının haylice fazlasını göreceksin Feron.
Irá ver muito mais vezes o Capitão e os seus homens, Feron.
Lütfen yanıma otur.
O Feron irá tentar influenciar o Magistrado Bellavoix. Tentará utilizar qualquer coisa contra os seus prisioneiros.
Kanıtın nerede? Bakan Treville'in bakış açısı duracak, Vali FERON.
Senta-te, senta-te, senta-te...
Kanıt bulabilirsiniz, sanırım? Gardiyan. Vali Feron?
Terá um julgamento justo, Hubert.
Bunlardan daha var mı?
O Governador Feron tem uma tarefa especial para si.
Kızıl muhafızlar, Marcheux gibi insanların kaderini belirleyen korkakları memnun etmek için çalışanları öldürüyor.
É assim que o Governador Feron gosta. - E ninguém discute com o sangue real. - Eu uso o uniforme do Regimento do Rei.
Orada insanları özgür kılıyoruz. Elbette.
Sua Majestade nomeou o Feron como Comandante da Guarda Vermelha.
Kızıl Muhafızsın, Féron'un casuslarından birisin.
Pertences à Guarda Vermelha? Um dos espiões do Feron?
Her ne kadar onun yapmış olabileceğini düşünseniz de, hiç kanıtınız yok.
Transmitirá isto ao Rei, Feron? Ou deseja que eu o faça?
Feron ve ben onlarla ilgileneceğiz. Bu yaratık banimle mi konuştu? Beni soktuğu bu durumdan sonra,... huzurumda konuşmaya cesareti var mı?
Se há algo que ele me ensinou... é que não fazemos sentido neste mundo pela vontade de Deus.
Nerede olduğumu biliyorsun.
Um homem muito importante. Estás-me a ouvir? Controlo em todos os momentos, Feron.
- Ama majesteleri, Vali Feron...
- Mas, Sua Majestade, o Governador Feron...
Yardımına ihtiyacım var Feron yoksa biterim.
Preciso da tua ajuda, Feron, ou estarei perdido.
Vali Feron'un emriyle.
Por ordem do Governador Feron.
Çık dışarı, Feron. Bir piçin arkadaşIığına ihtiyacım yok.
Vai-te embora, Feron, não preciso da amizade de um bastardo.
Paris Valisinin çokça parası vardır, Doğru değil mi Feron?
O Governador de Paris têm muito dinheiro, não é verdade, Feron?
Vali Feron masum ve suçluyu hücre arkadaşı yaptı.
O Governador Feron manda prender inocentes como se fossem criminosos.
Vali Feron işleme aracı oldu.
O Governador Feron mediou a transacção.
Feron?
Feron?
Vali Feron Kralın adına Hollanda'dan, iki milyon livre borç almış.
O Governador Feron pediu aos holandeses dois milhões de "livres", em nome do Rei.
Bulduğunda, Feron bitecektir.
Quando o fizer, será o fim do Feron.
Feron son çana kadar mahkumların gelişini geciktirsin.
Diz ao Feron para atrasar o regresso dos prisioneiros até à última badalada.
Vali Feron!
- Governador Feron!
Neler oluyor Feron?
O que é que se passa, Feron?
Aynen bana söylediğiniz gibi mesajı Vali Feron'a verdim, yemin ederim.
Entreguei a mensagem ao Governador Feron tal como me pediu, juro.
İlk olarak, Philippe Feron, Paris Valisi.
Primeiro, Philippe Feron, Governador de Paris.
Ben, Philippe Feron, Tüm Fransanın önünde, saf kanlı çoçuğa, sadakatimi taahhüt ediyorum.
Eu Philippe Feron juro a minha lealdade ao menino com o sangue mais puro em toda a França.
Burada çalışan bazı şeyler çürümüş Feron, ve be arkasıda kimin olduğunu biliyorum.
Algo podre está em acção aqui, Feron, e sei quem está por detrás disso.
Treville tüm bunun arkasında Feron olduğunu biliyor. Neden sadece Krala gitmiyoruz?
Se Tréville sabe que o Feron está por detrás de tudo o resto, porque é que não falar com o Rei?
Bana anlatmadığın şey ne, Feron?
O que é que me estás a esconder, Feron?
Vali Feron bu durumu açıklayacak.
O Governador Feron explicará tudo.
Feron dikkat dağıtmada yeteneklidir.
Feron tem um talento particular para a distracção.
Yok sağ ol, Feron.
- Não, obrigado, Feron.
Ne olduğunu anlat, Feron.
Diz-me o que é que se passa, Feron.
Feronla bir birlik, Grimaud'un emirlerini KızıI Muhafızlara kullandırtabilir.
Uma aliança com Feron coloca a Guarda Vermelha à disposição do Grimaud.
Ee Feron, değiştim mi peki?
Então, Feron? Estou transformado?
Valinin kanıtlarının oluşumunu beklerken, mahkeme yarın öğlen yapılacaktır.
Isto é gozar com a justiça! Que provas é que tem? O argumento do Ministro Tréville irá prevalecer, Governador Feron.
Masum insanlar kanıt olmadan suçlanıyor, ve kimse onları savunmuyor.
O perigo que ameaça Paris é o mesmo homem que a deveria proteger. O Feron.
Majesteleri Kızıl Muhafızların Komutanı olarak Féron'u atadı.
Se está tão interessado em remover qualquer coisa que seja incriminatório, talvez devesse destruir o local.
Buraya kadar nasıl gelmişler? Yargıca gitmeden önce hiçbir kanıtımız yok.
Para viver. Iremos descobrir a verdade, Sylvie. Sem isto, o Feron não terá provas quando for falar com o Magistrado.
Kral'a söyler misin, Feron?
Sim, gosto de estar aqui quando ele acorda.
Daima kontrol, Feron.
Quer que eu o entregue às pessoas de Paris. Todo ele! Os Mosqueteiros levaram tudo!
Feron, dinliyor musun?
Feron! Está-me a ouvir?
Onu Feronla gördün mü?
Viu-o com o Feron?