Fibonacci translate Portuguese
104 parallel translation
- Bunlar Fibonacci sayıları.
- Esses são números de Fibonacci.
Bilirsin, Fibonacci dizisi gibi...
Sabe, como a sequência de Fibonacci.
Fibonacci?
Fibonacci?
Fibonacci, 13. yüzyılda yaşayan İtalyan bir matematikçi.
Fibonacci foi um matemático italiano do século treze.
Hilbert'in probleminin kalbindeki denklemleri kullanarak sayıların ünlü Fibonacci dizisini nasıl içine alabileceğini buldu.
Ele percebeu como capturar a famosa sequência de Fibonacci, usando as equações que estavam no centro do problema de Hilbert.
Söylentilere göre birisi Fibonacci'nin yerini biliyormuş ve sen hiç bir şey yapmıyormuşsun.
Dizem que alguém aqui dentro sabe onde está Fibonacci, e tu não estás a fazer nada a esse respeito.
Görünüşe göre Fibonacci yeniden ortaya çıkacak.
Aparentemente, Fibonacci sairá a respirar outra vez.
Fibonacci dizisi.
A Sequência de Fibonacci.
Birileri Fibanacci'yi bulmuş.
Alguém encontrou o Fibonacci.
Fibonacci gerekir.
Era necessário o Fibonacci.
Sana Fibonacci'yi vereceğim... Buna söz veriyorum... Doğru zaman geldiğinde.
Eu dar-te-ei o Fibonacci, prometo-te isso, quando chegar o momento certo.
John, söyleyeceğim şu ki ; buradaki birisi Fibonacci'nin nerede olduğunu biliyor, ve sen bununla ilgili hiçbir şey yapmıyorsun.
John, o boato é que alguém aqui dentro sabe onde está o Fibonacci, e tu não estás a fazer nada em relação a isso.
Belli ki, Fibonacci tekrar günyüzüne çıkıyor.
Aparentemente, o Fibonacci irá aparecer novamente.
Fibonacci'yi bulacağız.
Nós vamos conseguir apanhar o Fibonacci.
Fibonacci.
Fibonacci.
- Birisi Fibonacci'yi bulmuş.
- Encontraram o Fibonacci. - Quem foi?
- Kim? - Fibonacci nerede?
- Onde está o Fibonacci?
Otto Fibonacci seni ele verdi.
O Otto Fibonacci denunciou-te.
Ama şunu biliyorum, Fibonacci önümüzdeki ay ifade verirse, ikimiz komşu olacağız.
O que sei é que se o Fibonacci testemunhar no mês que vem, tu e eu vamos ser vizinhos.
Fibonacci'nin nerede olduğunu söyledi mi?
Disse-te onde estava o Fibonacci?
Sen bana bir uçak bul, sana Fibonacci'yi vereyim.
Arranjas-me um avião, e eu dou-te o Fibonacci.
Fibonacci ifade vermeden, çıkmak zorundayım.
Preciso de estar lá fora antes do Fibonacci testemunhar.
- Birisi Fibonacci'yi bulmuş.
- Encontraram o Fibonacci.
Fibonacci nerede?
E onde está o Fibonacci?
Fibonacci bu mu?
É o Fibonacci?
Birisi Fibonacci'yi bulmuş.
Alguém encontrou o Fibonacci.
- Fibonacci nerede?
- Onde está o Fibonacci?
Fibonacci'nin ortalıkta olduğu söyleniyor.
Parece que o Fibonacci vai voltar a mostrar-se.
- Fibonacci umurumda bile değil.
- Não quero saber do Fibonacci.
Öyleyse neden Fibonacci hakkında konuşuyoruz?
Então, porque estamos a falar do Fibonacci?
Bunu kanıtlamanın tek yolu da, ona Fibonacci'yi vermek.
E a única forma de eu fazer isso é entregar-lhe o Fibonacci.
Fibonacci yarın Kongre önünde ifade verirse,
Se o Fibonacci testemunhar no Congresso para o mês que vem,
Ama ona Fibonacci'yi verirsek, o da bize ne istersek verir.
Mas, se lhe entregarmos o Fibonacci, ele dar-nos-á tudo.
Otto Fibonacci aynı senin gibi.
O Otto Fibonacci é como tu.
Fibonacci'yi istiyorsa, konuşmak zorunda.
Se ele quer o Fibonacci, vai ter de o fazer.
Bu çocuk Fibonacci'yi ele verecek.
Esse miúdo vai entregar o Fibonacci?
Seni Fibonacci için arayabileceğimi söylemiştim.
Lembras-te de dizer que poderia ligar por causa do Fibonacci?
Fibonacci... Onu nasıl buldun?
Então, o Fibonacci, como é que o encontraste?
Bir şerife ulaşılabiliyorsa, Fibonacci'yi koruyan o değildir.
Se o xerife estava disponível, não era ele que guardava o Fibonacci.
Ofisinde olmayan tek şerif Pronzo olduğuna ve karısı ve çocukları evde olduğuna göre, iznini Fibonacci'yle kullanıyor olmalıydı.
Visto que Pronzo era o único ausente e a sua mulher e filhos estavam em casa, as únicas férias que ele estava a passar era com o Fibonacci.
Yeni bir kimlik hazırlamak haftalar sürebilir, yani bir yerel şerif, ıssız bir yerde Fibonacci'yle kalmış olmalıydı.
Pode levar semanas até os xerifes prepararem uma nova identidade, e um xerife local fica encalhado em nenhures com o Fibonacci.
Fibonacci'nin bulunduğu yer.
ali estava a localização exacta do Fibonacci.
Fibonacci mi, güzel kız arkadaşın mı?
O Fibonacci ou aqui a tua linda namorada?
Buradan çıkınca, bana Fibonacci'yi vereceksin değil mi?
Vais-me entregar o Fibonacci quando estivermos fora destas paredes, certo?
Fibonacci'nin nerede olduğunu bilen birisi var ve sen bu konuda hiçbir şey yapmıyorsun.
Alguém aqui sabe onde está o Fibonacci e tu não estás a tratar disso.
Fibonacci'yi teslim edemedin, o yüzden burada artık patron benim.
Não conseguiste entregar o Fibonacci, por isso sou eu quem manda aqui agora.
Bu bir Fibonaci serisi.
É a sequência Fibonacci.
Fibonaci serisi.
A sequência Fibonacci.
Fibonaci sayıları sadece sırasıyla yazıldıklarında bir anlam ifade ederler.
A sequência Fibonacci só faz sentido quando colocados por ordem.
Büyükbabanın Fibonaci dizisi.
A sequência Fibonacci do seu Avô.
Bu Fibonaci serisi.
É a sequência de Fibonacci.