Fico translate Portuguese
27,550 parallel translation
Senin adına çok mutlu olduğumu bilmeni isterim.
E... quero que saibas que fico muito feliz por ti.
Senin adına çok mutluyum.
Fico mesmo, mesmo contente por ti.
Ben annemlerle kalacağım.
Eu fico com os meus pais.
Jekyll'ı alıp, Storybrooke'da kalsam böylece sen de kendini küçük düşürmemiş olsan. Çünkü herkes Kraliçe'den çok korktuğu halde senden pek korkmuyorlar.
Eu levo o Jekyll e fico com Storybrooke e tu evitas envergonhar-te, porque ao passo que todos temiam a Rainha, a ti...
Nostalji için demek isterdim ama ne zaman bir şeyi atmayı düşünsem kulaklarım çınlıyor ve karnımda kelebekler uçuşuyormuş gibi oluyor.
Eu gostaria de dizer que é nostalgia, mas sempre que penso em atirar para o lixo alguma coisa, as minhas orelhas começam a zumbir, e fico com borboletas no estômago.
Beni buraya getirmen gerçekten çok güzel.
Para dizer a verdade, fico feliz por ter vindo aqui.
Senin adına çok sevindim.
- Fico feliz por ti.
Senin adına sevindim.
- Fico feliz por ti.
Ben de herkesin iyi vakit geçirmesine seviniyorum.
Bem, fico feliz por todos se estarem a divertir.
Bak, iyi olacağım.
Já fico bem.
- Yok, hiç alınmadım.
- Não fico ofendido.
Duruşma için Ralph'ın yanında kalacağım.
Fico com ele para a audiência.
Bulunduğumuz durumlar bir yana, seninle tanıştığım için mutluyum.
Circunstâncias à parte, fico feliz por nos termos conhecido.
Zayıflıktan beslenirim, beni daha güçlü kılıyor.
Alimento-me da fraqueza. Fico mais forte.
Benim de kafam çok karışıyor Asher.
Eu também fico confuso muitas vezes, Asher.
Sinyalini bekleyeceğim.
Entendido. Fico a espera do seu sinal.
Kötü bir kızsın Chloe.
Tu és uma rapariga má, Chloe. Fico lisonjeada.
Bazen kafama takıyorum.
Às vezes fico com tudo na minha cabeça.
Eğer öyleyse, memnunum.
Se isso é verdade, fico contente.
Çok fazla veya yetersiz konuşursam diye korkuyorum.
Fico com medo de falar demais ou de menos.
"Aynı takımda olmamıza sevindim. A.D."
Fico feliz por pertencermos à mesma equipa. "A.D.". "
Kötü günleri oldu ama iyiye gittiğini bildirmekten dolayı mutluyum.
Bem, ela teve uns dias maus, mas fico feliz por informar que ela está melhor.
Sorunlarını halledebilmelerine sevindim.
Fico feliz por eles terem conseguido ultrapassar os problemas.
Merak etme, arkamı dönerim.
Não te preocupes. Fico de costas para ti, claro.
Yardım edebildiğime sevindim.
Fico contente em poder ajudar.
Aslında biliyor musun .. tüm bu vampir saçmalıklarının bittiğine çok memnunum. Ahh.
Fico feliz por a mania dos vampiros ter acabado.
Stefan... bunu yaptığımız her defasında biraz daha umutlanıyorum.
Stefan. Sempre que fazemos isto, eu fico com algumas esperanças.
Ah, Georgie... sözlerin çok hoş olsa da, bu aşk meşk işlerine kapalı gibiyim şu aralar.
Georgie. Não penses que eu não fico lisonjeado, mas eu estou praticamente fechado para negócios.
Ve sonradan kendisi bana yönetmenliği kendisinin yapacağını söyledi Ve ben de belki de tarihteki en berbat "Hamlet" prodüksiyonu ile başbaşa kalmıştım.
E depois ele diz-me que ele próprio ia fazer isso, e eu fico com talvez a pior produção de Hamlet da história.
Ben idare ederim.
Eu fico bem.
Ben yanında olacağım.
Eu fico do teu lado.
Bunun için çok mutluyum.
Fico feliz.
Tekrar teşekkürler. Sana borçlandım.
Fico a dever-te.
- Ne olursa olsun iyi hissetmene çok memnun oldum.
Mesmo assim, fico feliz que estejas bem.
İyi olmasına sevindim.
Fico feliz por ela estar estável.
Boşlukları doldurmak ben de istiyorum ama bence oturup konuşabileceğimiz bir yere gitmeliyiz.
Fico feliz por... preencher os espaços em branco, mas talvez deviamos ir a algum lado onde nos poderiamos sentar.
Bana bir vampir ver olur ama tanrının kardeşi?
Olha, dá-me um vampiro e eu fico bem. Mas isto... A irmã de Deus?
- Aferin.
- Fico feliz por ti.
Bak baba, şeye sevindim...
Ouve, pai, só fico feliz por tu...
- İyi ki gelmişim. - Tebrik ederim.
- Fico feliz por estar aqui.
Leonard, seni seven ve önemseyen bir kadın bulduğun için çok mutluyum.
Leonard, fico tão feliz por teres encontrado uma mulher que te ame e que se importe contigo.
Bu şimdilik bana uyar.
Fico bem com agora.
Eğer sihir benim anlamadığım bir bilimse, ondan anlayan birileri olduğuna memnunum.
Se a magia é uma ciência que não entendo, fico contente que alguém a entenda.
Yarıştan sonra konuşmak için sabırsızlanıyoruz!
Fico ansioso por falar consigo depois da corrida.
Ben kalırım.
Eu fico.
Bazen kalbimi çok fena acıtıyor, nefes alamıyorum.
Às vezes, fico tão angustiado que nem consigo respirar.
Bunu duyduğuma sevindim.
Fico mais sossegado.
Ondan bahsederken bir tuhaf oluyorum.
Fico nervoso quando falo dela.
Sevindim.
Fico contente.
Beni hiçbir şey sıkıştıramaz.
Eu não fico preso a nada.
Yardımcı olabildiğime sevindim.
Fico feliz por ter sido útil.