Figura translate Portuguese
2,894 parallel translation
Babası Prens Ömer kraliyet ailesinde önemli biri.
O pai dele, Príncipe Omar, é uma figura importante na Família Real.
Endişelenme Roc. Durumumuz hâlâ iyi.
Não te preocupes, Roc, ainda fazemos boa figura.
Ve onları emirlerinle, patronların önünde işe yaramaz mahluklar olarak gösterebildiğin takdirde saygılarını kazanırsın.
E nada mostra mais respeito do que saber que... fizeste figura de estúpido em frente aos saltos altos.
- Tacoma mı? Orası ilk 20'de bile yok.
Nem sequer figura no Top 20.
Ekşi, agresif tatlar, hayatındaki önemli birine karşı bilinçaltında saldırganlık duyduğunu gösteriyor.
E mordaz e agressiva. Possui uma agressividade latente para com uma figura importante na sua vida.
- Lafın gelişi öyle söyledim.
- Era uma figura de estilo.
Elimde bir silah olması işleri biraz farklılaştırıyor, değil mi?
O caso muda de figura por a arma estar na minha mão.
Artık Paşa'nın gözünde yaratmak istediği batılı Türkiye'yi temsil eden kadın figürü haline gelmişti.
Agora, aos olhos dele, ela tornou-se na figura feminina que representava a Turquia moderna que ele queria criar.
Baba figürüne ihtiyacı varmış gibi görünmüyor.
Não me parece que precise de uma figura paternal.
Tamamen saçmaydı.
- Fez uma figura ridícula.
Aynen. Biz aptalı oynayalım yine de.
Exactamente, apenas fizemos figura de parvo.
Bir fotoğraf canlanana kadar yapboza parça eklemeye devam ediyorsun.
Continuamos a adicionar peças ao puzzle até formar uma figura.
Kendimi aptal gibi göstermek için her şey ayarlanmış gibi, değil mi?
Há uma boa possibilidade de estar a fazer figura de parvo, não há?
Öğretmenimin de dediği gibi, hayal gücümün bir parçası.
Como o meu professor diz, uma figura da minha imaginação.
Çünkü eğer yapmazsan aptal gibi görünürsün, değil mi?
Fazes figura de parva se não o fizeres.
Evet, bütün iş arkadaşlarımın önünde tam bir moron gibi gösteriyor.
O que me faz fazer figura de otária perante os meus colegas.
Hank sadece bir kukla. Değil mi?
O Hank é só uma figura de proa para desviar as atenções.
Başka bir bölümden kendini beğenmişin biri.
É uma figura importante de outra divisão do FBI.
Anlamıyorum...
És cá uma figura...
Eğer siyahî birinin kendini aptal durumuna düşürdüğünü görmek isteseydim, tekrar K-Fed ile seks yapardım.
Se eu quissesse ver um negro a fazer figura de parvo fazia outra vez sexo com o K-Fed.
Evet ama buna rağmen Kırmızı Kraliçe Checkmate ile çalışmıyor.
Sim, bem, apesar do estilo, a Rainha Vermelha não é na verdade uma figura do tabuleiro do Xeque-Mate.
Time-Life grubundan bir dergide görüşmeden çıktım. Bir de kimi göreyim?
Saí agora de uma reunião com uma revista ligada à Time Life e vi uma figura elegante.
Duck, sen önemli bir müşteri temsilcisisin.
Ele é outra figura. Duck, és um gestor de conta com valor.
Kaiser'in doğası çok değişken.
O Kaiser é uma figura tão volúvel.
Bu sadece bir örnekti.
É apenas uma figura de linguagem.
Ben Shilpa gibi oynar, Bebo gibi davranırım.
"Uma figura como Shilpa, a atitude Bebo."
Bu... sıklıkla konuşma şeklidir.
Isso é... Uma figura de estilo comum. É?
Sence ne kadar budala göründüklerinin farkındalar mıdır?
Acha que fazem ideia da figura de tolos que fazem?
O yüzden biri ölünce suçu doğaüstü bir şeye atmak daha kolay.
Se alguém próximo não o fizer, por vezes é mais fácil culpar uma figura supersticiosa.
Tuhaf biri.
Uma figura.
çünkü ben, uh, baba olacağım için heyecanlanmıştım biliyorsun, sadece bir baba figürü değil, yani, bir baba.
Porque eu estava animado em ser pai. Não só a figura de um pai. Mas, tipo...
Belki, uyduruk peruklu yaşlı bir adamın onu aptal durumuna düşürmesi zoruna gitti.
Talvez ele não o tenha perdoado. Talvez tenha ficado embaraçado que um velhote com uma peruca horrível o tenha feito fazer figura de idiota.
Hepsi de beni aptal durumuna düşürmek, daha kötüsü kendimden şüphe ettirmek içindi ve sonunda da oğlumu tehdit etti.
Tudo para me fazer passar uma figura de parva. Pior, para me fazer duvidar de mim mesma, e depois para ameaçar o meu filho.
Ama eğer onu şu anda yediğin bokların içine sürüklersen... durum değişir.
Mas se a arrastares para estas merdas em que estás metido, o caso muda de figura.
Efendimizin figürü ne kadar asil ve etkileyici. Pencereden ciddiyetle öne çıkıyor.
A figura de nosso Senhor, em tom grave e solene, destaca-se contra a janela.
Şu zamana kadar'Sower'ı beş kez çizdim ve tekrardan absorbe ediyorum.
Já copiei O Semeador cinco vezes, e estou tão absorvido por esta figura, que vou fazê-lo novamente.
İki figüre de aynı duyguları vererek peyzaj aşılamaya çalıştım.
Eu tentei imbuir a paisagem com o mesmo sentimento como na figura.
Bu oldukça karmaşık makine ve tezgâhlarda küçük bir figür bularak karakalem çizimleri kendisine vererek, çalışmayı düşünüyorum.
Acho que os teares, com sua complicada maquinaria, no meio dos quais situa-se uma pequena figura, são úteis para desenhos com caneta.
Belli belirsiz bir figür var, sanki çabasıyla adeta Şeytan'ın mücadelesini andırıyor.
Uma figura vaga lutando como um demônio no calor completo do dia para chegar ao final de sua labuta.
Objeleri karakterize ederek bir karaktere dönüştüyor ve güçlü anlatımı yakalıyor. Erkeksi... Cesur...
Em sua afirmação categórica do caráter das coisas, uma figura poderosa é revelada... masculina... ousada,
- Babaya sevgi iyice artıyor.
A adoração pela figura do pai torna-se muito mais clara.
Yüzümü kara çıkaracaksın.
- Vou fazer má figura.
Kendi yüzünü kendin kara çıkarıyorsun.
- Vais fazer má figura.
Bu senin lafın mı?
- A figura de linguagem é sua?
Sizin gibi uluslararası alanda güç sahibi aktörlerden birisi için önemli bir şeyler yapmak istedim.
Para uma figura mundial importante como você, - quis fazer algo especial.
Tüm ekibi, ailedekiler dahil... Bu herif de, bunların bir parçası
O fulano é uma figura.
İlla hecelemem mi lazım? Belki de resimle anlatmalıyım?
Preciso falar sílaba por sílaba, talvez desenhar uma figura?
Adi herifin tekidir.
É uma figura desagradável.
Yeni bir avın peşine düşmek istemezsiniz. Üstlerinize iyi görünmek için, zaten yaralı olan bir geyiği alaşağı edersiniz.
Não gostam de procurar caça nova, preferem abater um veado já ferido porque querem fazer boa figura junto dos vossos superiores.
Dün gece orada partnerin seni ektiği için tek başına bekleyip aptal gibi görünen sen değildin.
Não foste tu que ficaste sozinha ontem, a fazer figura de ursa, porque o teu par te deu uma tampa.
Oraya gidip öyle kalmak gibi bir şansım yok.
- Não posso fazer má figura.