Fincan translate Portuguese
2,255 parallel translation
- Aslında bir fincan alırım.
- Por acaso, ia um cafezinho!
Her bant on iki fincan kahveye eşit.
Cada adesivo equivale a doze chávenas de café!
Çıldırdı. Birkaç fincan kahve içirdik, sonra...
Ele passa-se, damos-lhe umas bicas e é como...
Ve bir fincan kahve kazanırsın.
E recebemos uma xícara de café.
- Bir fincan çay alır mısınız, hanımefendi?
- Toma uma chávena de chá, senhora?
Bir fincan çay istiyorum.
Quero uma chávena de chá.
Fincanının içinde.
Na tua chávena.
Sana bir fincan çay yapayım.
Vou fazer uma caneca de chá para ti.
İçeri gelip bir fincan kahve içmek istemez misin?
Queres entrar para beber um café?
Bir fincan çay içmek ister misin, Dennis?
Queres tomar um chá, Dennis?
Bir fincan çay içeceğimizi düşünmüştüm.
Pensei que iríamos apenas tomar um chá.
Ve neredeyse her gelişimde bir fincan çay içiyorum değil mi?
E quase todas as vezes bebi uma chávena de chá, não foi?
"Bana bir fincan Joe ver" dedim,
Disse " quero uma chávena de descafeinado,
"ama önce sütçüyle selamlaşmak istiyorum sonra da sırığı elime alacağım." Bu da bir çeşit, kafeinsiz kahve olacaktı, "Bir fincan Joe kahvesi istiyorum."
"mas quero cumprimentar o leiteiro e vou levá-lo para cima do pé de feijão", que é como quem diz
Şu adamın iki fincan kahve içtikten sonra kimse bakmadığı bir sırada Şeker paketlerini çaldığını?
Que este tipo bebe duas chávenas de café, e depois rouba os pacotes de açúcar quando ninguém está a olhar?
- Buraya bir fincan kahve. - Gina,
- Dois cafés aqui.
Bir fincan çay lütfen, seni pislik tıpası.
Uma chávena de chá, idiota.
- Bir fincan ister misin?
- Quer um copo? - Fico grato.
Bugün hiç, bir fincan kahve aldın mı?
Compraste ao menos uma caneca de café hoje?
Yani, sadece meraktan soruyorum o leş gibi fincanındaki sütümüz kaç günlük?
Só por curiosidade quantos dias tem aquela caneca nojenta que continuas a encher com leite fresco?
O zaman fincanına el koymam gerekiyor.
- Então vou ter de a confiscar.
Bir fincan çay ister misiniz?
Quer tomar uma chávena de chá?
Şu an tek istediğim bir fincan çay.
Só quero um chá.
Bir fincan çay ister misin, Sandra?
- Quer uma xícara de chá?
Ben bir fincan alabilirim.
Eu tomaria uma chávena.
Sana bir fincan çay getireyim.
Vou buscar uma chávena de chá.
Sana bir fincan kahve daha ısmarladım.
Pedi outro café para ti.
- Gel sana bir fincan çay vereyim.
- Venha. Vou dar-lhe um chá.
- Bir fincan kahve ister misin?
- Você quer uma chavena de café?
İç hadi. Ona fincanın dibini göster.
Beba e mostre o fundo da taça.
Sivrisinekler tarafından ısırılıyorum ve 12 saattir duş alamadım Ve şu an bi fincan kahve vermezsen, cinnet geçirebilirim...
Os mosquitos chateiam-me, não tomo banho à doze horas e se não bebo um café agora, nem acredito o que sou capaz fazer.
Bi fincan kahve alabilir miyim?
Sabia-me bem uma chávena de café.
Bir fincan çay veya başka bir içmek ister miydin?
Não queres ir tomar um chá?
En iyi arkadaşlarla bir araya gelip... Bir fincan kahve ve dedikodu zamanı..... Kendilerine katılmayan diğer iyi arkadaşlar hakkında...
É quando as amigas se juntam, tomam café, e conversam, sobre as outras amigas que nesse dia não puderam vir.
- Aman ne harika.Bir fincan kahve alabilir miyim? Bir de -
Um café e um...
Ben de tam bir fincan kahve içmek üzereydim.
Eu ia começar a preparar café.
İş fincan oyununa döndü.
É como jogar às conchas.
Onlar bilemezler. insanlar fincan gibi kirilgandir.
Eles não podem saber, as pessoas são frágeis, como xícaras de chá.
Ayrıca bir fincan kahve almak için aşağıya indim.
Também desci para beber uma chávena de café.
Sadece bir fincan kahve.
É só um café.
- Haydi bir fincan kahve alalım bay Rutley.
- Venha beber um café, Sr. Rutley.
Senin tabakların gibi değildi demek. En azından tükürük için fincanı kontrol edebilirsin. Ne kadar içmişti?
Ao contrário do teu serviço de louça bem, podias ao menos verificar se tem saliva na chávena... e que quantidade é que ele bebeu?
Bir adam bir kıza onu sevdiğini söyleyecek, banyoya gidermiş gibi yapıp bir daha hiç geri gelmeyecek ve sen o kızcağıza bir fincan kahve bile yapamayacak mısın?
Algum tipo já te disse que te amava e depois fingiu ir para a casa de banho e nunca mais voltou. Não podes fazer-lhe uma chávena de café?
Çay poşetine... çay fincanına binmek ister misin?
Queres ir andar nos sacos de chá... chávenas de chá?
Uh, bir fincan kahve, lütfen? Çok tatlısın.
Um café, por favor, Vera querida.
Bir fincan çene kapatıcı alabilir miyim şu göt oğlanı için.
Alguém pega um copo de suco de "cala a boca" pra esse mamãozão.
Kahve fincanına resminizi bastırmışsınız.
Bem, tinham a vossa fotografia na caneca do café.
Bir fincan nane çayı alayım, lütfen.
Quero um chá de menta, por favor.
Bir fincan daha.
Mais um copo.
Pardon, bir fincan kahve alabilir miyim?
Desculpe. Arranja-me um café preto?
- Bir fincan çay getirdim.
- Chá de tília.