Fogo translate Portuguese
23,976 parallel translation
Sopanla ateşi dürterdin, kundakçı gibi etrafta dolaşıp her şeyi ateşe verirdin.
Costumavas acender a tua vara na fogueira, corrias à volta como uma piromaníaca a atear fogo a tudo.
Sanırım sensörler devreye girmedi. Daha büyük yangın lazım.
Suponho que os sensores não sejam reativos... o fogo tem que ser maior.
Vay be.
Fogo.
Aslında Ateş Adam olduğumu söylerdim ama beni aşar.
- Adorava poder dizer que acendi um fogo à distância, mas acho que isso vai além dos meus poderes.
Polis kalabalığa ateş açmış.
A polícia abriu fogo sobre a multidão.
Sen annemi ateşe vermiştin.
Pegaram fogo à minha mãe.
- Annemi ateş hattına attın.
Puseste a minha mãe na linha de fogo.
Ateş topu hayaleti patlattı!
Uma bola de fogo fez explodir os fantasmas.
Bunun sen ve Donnie'yle hiçbir alakası yok.
Isto não tem nada que ver consigo ou com o Donnie. Só foi apanhada no fogo cruzado.
Kavurucu nefesiyle.
A cuspir fogo branco.
Of evet, ben...
Fogo, sim, eu...
- Buraya bayildim lan.
Fogo, adoro este lugar! Negan.
Tuh be.
Fogo.
Biri olecek! " korkusunun herkesin gotunu tutusturmasi ne tuhaf.
Acende um fogo sob o cu de todos!
Kamyonetini asla ateşe vermemeliydik.
Nunca devia ter deitado fogo ao teu camião.
Ve senin ölmen için yapılan bir çatışmada öldürülmeyi içermiyor.
E isso não inclui ser morto por fogo cruzado destinado a ti.
Söylemekten nefret ediyorum ama hala ateş gücümüz ve şansımız varken belki de onları hemen dışarı atmalıyız.
Detesto dizer isto... Mas devíamos expulsá-los agora enquanto podemos e temos poder de fogo.
Gece ayrıldık ve... Ateş etmeler esnasında aydınlatma fişeğiyle gece etrafı aydınlattım...
Fomos separados à noite e... durante o tiroteio, iluminaram a noite com aquele rasto de fogo...
Bataryam azalmaya başladı.
O fogo está a abrandar,
Ateşten, bağını gevşetmesini istiyorum.
Peço ao Fogo... para soltar a sua presa.
Ben çapraz ateş arasında kaldım ve buna dönüştüm.
Fui apanhada no fogo cruzado e tornei-me nisto.
Tıpkı dost ateşi felaketi gibi.
É como um acidente de fogo amigável.
Koptuğu anda maytap gibi bir ses çıkarıyor.
Faz um som de fogo-de-artifício.
Ateşi söndür.
Apaga o fogo.
Seni hayal edebileceğinden daha derine çekebilir ya da içinde bir ateş yakar.
Pode atirar-te mais para o fundo do que crês ser possível. Ou pode acender um fogo dentro de ti.
Vay anasını be. Başardın Pablo!
Bem, caga fogo felpudo e guarda os fósforos.
Bir de yine söylüyorum, Erlich'i yakıyorsun.
Mas estás a deitar fogo ao Erlich.
Yani memlekette biz buna lastik yangını diyoruz.
Por isso, lá onde moro, chamamos a isto o fogo dos pneus.
Ağır ateş altındayız.
Estamos sob fogo pesado.
Kusura bakma, başka silahım yok.
Desculpa, era todo o poder de fogo que tinha.
Üzgünüm ama ben gidip ölürsem zafer pırıltıları içinde olur, dost kurşunuyla değil.
Desculpa. Se eu morrer, será num gesto heróico, não através de fogo amigo.
Ateş dikkat çeker, tatlım.
O fogo chama a atenção, querida.
Aşk nefret ateş, buz polonyum, dondurma, tarantula...
Amor... ódio... fogo, gelo... polónio, gelado, tarântulas... tudo. Toda a criação de Deus... dentro de mim.
Ya ateş varsa?
E se houver fogo?
Topraklarınız gözlerinizin önünde yanarak yerle bir oldu. "
"o mesmo fogo reduzindo a cinzas toda a região vizinha."
- Eğer Tanrı'nın planı, O'nun mantığı, O'nun yargısı bir günahkarı daha, kaybolmuş bir ruhu daha ateşe göndermekse, ben ne yapabilirim?
- E se é o plano de Deus, se o motivo Dele, o Seu juízo, é conduzir mais um pecador, mais uma alma perdida para o fogo, que posso eu fazer?
Ayrıca, Eugene'in çapraz ateşte kalmasını istemem.
De resto, não quero que o Eugene seja apanhado no fogo cruzado.
Adamım yaralandı. - Tamam.
- Os meus homens estão a controlar o fogo!
Ya ateşte yanıyoruzdur, ya da selde boğuluyoruzdur. Ya da şunun midesine iniyoruzdur.
Ou ardemos no fogo, afogamos nas cheias, ou... somos comidos por isto.
Onun ardından tırmanmayı denedim. Ama Merdiven'e dokunmaya kalktığımda ateş içinde yanıyordu.
Tentei escalar depois dele, mas quando toquei n'A Escada, queimava que nem fogo.
Ateş seni öldürmez.
O fogo não o matará.
Ateşten hoşlanmıyorsun, değil mi?
Não gosta de fogo, pois não?
Ateşe ateşle karşılık verdim.
Combati fogo com fogo.
Üçüncü olarak, o gece 38 dereceydi. ve sadece dışarıya çıktım. çünkü, her yer dahimiz sayesinde alevler içindeydi, yani
Terceiro, estavam 100 graus naquela noite e só sai porque a roulotte pegou fogo graças a esse génio ai.
Yangında yanan adam.
O homem que se queimou naquele fogo...
O yüce kısrakların bedenleri aşağıdaki ateşte yanıyor olabilir.
Os corpos daquelas magníficas éguas ardem no fogo ali em baixo.
Ateş falan almaz değil mi?
Não vai pegar fogo ou algo assim, vai?
Patlamasın sonra kuzum aman diyeyim. Yok hanımefendi.
Poderia explodir em uma bola de fogo.
Patlama ihtimali var mıydı?
Poderia ter explodido em uma bola de fogo?
Bir sürü silahla.
Com muito poder de fogo.
d d Yüreğimi yakanı?
Não vês o fogo A queimar no meu núcleo?