Fui translate Portuguese
70,518 parallel translation
Bir arkadaşımla Sabarmati'ye gittim.
Fui a Sabarmati com um amigo.
Özel uçağınız beni almaya gelince, gitmek zorunda kaldım.
Assim quando o seu avião privado veio buscar-me fui obrigado.
Ben yoldaydım...
Eu fui.
Pazara bakıyordum.
Fui ver no mercado.
Bay Spender tarafından guruba özel doktor olarak tutuldum
Fui contratado pelo Sr. Spender como médico pessoal do grupo.
Müzikalde bir sandalye bile bulamaz bunu aklımdan bile geçiremiyorum..
Alguns aceitam isso. Nunca fui a nenhum concerto, mas também não me importo.
Kızı mı demek istiyorsun?
Eu disse que estava perdido e fui-me embora.
Aslında ayrılacaktım ama sonra...
Na verdade, eu fui embora, mas...
Heyecan vericiydi. Önce toptancıya, sonra da erzak almaya gittim. Ardından da geri dönüştürebilir çöpleri attım.
Fui à Costco, depois fui ao supermercado e depois fui ao ecoponto.
Tek başıma yaptım.
Fui só eu.
Eve geldim, yatağa girdim, kalktım, hepsini tekrar yaptım.
Fui para casa, deitei-me, levantei-me, repeti tudo.
Dosyanızın tamamını görme şansım olmadı.
Não fui capaz de ver o teu dossier completo...
Damızlık kısrak gibi satıldım.
Fui vendida como uma égua reprodutora.
Zincire vuruldum, ihaneti tattım tecavüze uğradım, kirletildim.
Fui acorrentada e traída, violada e desonrada.
Benim yaptığımı bilmesini istiyorum.
Quero que ela saiba que fui eu.
Köle tacirleri tarafından kaçırıldım.
Fui raptada por esclavagistas.
Duvar'ın kuzeyine ilk kez babanla birlikte çıkmıştım.
A primeira vez que eu fui para norte da Muralha, foi com o teu pai.
- Düşmedim, itildim.
Não tropecei, fui empurrado.
Birkaç olayda kahraman olmuşluğum var.
Já fui heróico nalgumas ocasiões.
Çok kaba davrandım.
Não fui muito simpática.
Quarry House Barı'nda Alexei'yle görüşmeye gittim.
Fui encontrar-me com o Alexei na Taverna da Quarry House.
Sadece birkaç kere gittim oraya.
Só lá fui um par de vezes.
Ben yemeği hazırlamaya gidince ortadan kayboldu.
Fui fazer o jantar e ela desapareceu.
Bak, yapmak zorundaydım, başka seçeneğim yoktu.
Fui forçado a fazê-lo, não tive escolha.
Her zaman böylesine tatsız bir yaratık olduğumu unutmam gerekiyor.
Tenho que esquecer que já fui uma criatura insossa.
Onu eve getiren şans tılsımı benmişim anlaşılan.
Parece que fui o amuleto da sorte que o trouxe para casa.
Orada saldırıya uğradım, Willa.
Fui atacado, Willa.
Evet. Alışveriş merkezindeki donmuş yoğurtçu tarafından reddedildim,
Até fui rejeitado pela loja de Fro-yo no Shopping.
"Balığa gittim" diye asmıştım ama... birileri gerçekten ilacını istiyor.
Coloquei a placa "fui pescar", mas... Alguém deve querer muito o seu medicamento.
Birkaç aydır gönüllü olarak çalışıyorum.
Fui voluntária por alguns meses.
Kiliseye geldim.
Eu fui à igreja.
Ona oraya nasıl gideceğini gösteren kişi benim.
Fui quem lhe mostrou como chegar lá.
Bu ofis yetkililerin standartlarını hayata geçirmekte başarısız olduğu için gönderildim.
Fui mandado para aqui porque esta administração falhou no cumprimento dos padrões da Autoridade.
Eğer ona ulaşmaya çalışırsam ifşa olduğumu anlar.
Se eu tentar chegar até ele agora, ele saberá que fui comprometida.
O çocukken beni hatırlattı.
Lembrou-me de quando eu fui aquele rapaz.
Sizin gibi, Ben de seçildim.
Como vocês, eu fui escolhida.
DoJ bana tüm seçenekleri sunmam için yetki verdi.
Fui autorizado a oferecer o menu completo.
O yüzden onun ofisinde değilim.
E por isso não fui falar com ele.
Mezuniyetten üç ay önce atıldım.
- Espera, estudaste aqui? Fui expulsa três meses antes da formatura.
- Bak, onu ben çağırmadım. Bana tecavüz etmedi. Senin canına okumak ve onu öldürmek dışında buna hiç hevesim yok.
- Não fui eu que o invoquei, não fui violada por ele e não tenho nada a ver com isto, excepto que quero acabar contigo e matá-lo.
Sanırım hayat yeni tecrübeler demek. Daha önce hiç amcık tokatlamamıştım, yani...
Acho que a vida é feita de novas experiências, e, nunca fui submisso a mulheres, então...
Buradaki en iyi öğrencin bendim.
Fui a melhor estudante que já teve aqui.
Bakın, ben ayrıldıktan sonra ne oldu bilmiyorum ama Santa Monica'ya resmi yetki ile gittim.
Não sei o que aconteceu quanto me fui embora, mas fui para Santa Mónica a título oficial.
Bize lazım olan şeyleri arıyordum, bak.
Fui arranjar coisas de que precisamos, vê.
İşgal sırasında oğlumdan ayrı düşmüştüm.
Eu fui separado do meu filho durante a invasão.
Iga'ya giden ben değilim Ve tutamadığım sözleri yaptı.
Não fui eu quem foi ter com o IGA a fazer promessas que não podia cumprir.
Douglas'ın suçuydu, benim değil.
Foi o Douglas, não fui eu.
Ben kapattım.
Está bem, fui eu.
Fermuarımı kapalı tutmakta, hiçbir zaman iyi olamadım.
E eu nunca fui bom a correr o fecho de vestidos.
İstifra edebileceğim açık bir mezar ararken garip bir şekilde beni kendine çeken korkunç bir ses duydum.
Ao procurar um túmulo aberto para poder vomitar, ouvi um som horrível, para o qual fui estranhamente atraído.
Yaptım.
- Fui.