Fulcrum translate Portuguese
235 parallel translation
CIA'in içindeki üst gruplardan, "Dayanak" adında bir ekibe verildim,
Fui recrutado por um grupo chamado Fulcrum, um grupo com acesso especial dentro da CIA.
"Dayanak" ın kendi planları var.
O Fulcrum tinha planos para a sua informação.
"Dayanak", Bilgisayar veya "Kum Duvarı" hakkında birşey bilmeyen birine.
Ele não saberia nada sobre o Fulcrum, ou sobre o Intersect, ou Sand Wall.
Bu "Dayanak" ekibiydi.
Não, esta era uma equipa Fulcrum.
"Dayanak" seni bilgisayar sanıyor.
O Fulcrum pensa que tu és o Intersect.
CIA'ye teslim olmam lazım ama "Dayanak" ın her yerde adamları var.
Preciso entregar-me à CIA, mas o Fulcrum tem operativos em todas as agências.
Transfer esnasında orda olurum, eğer "Dayanak" tan biri orda olursa bende birşeyler çakar. Yoksa sağ salim gidersin.
Eu posso estar lá durante a transferência, se captar quem eles enviarem, é porque são Fulcrum, senão estás de volta a casa.
"Dayanak"'ın izini sürmemi istiyorlar. Kendi başıma, gözlerden uzak.
Querem que eu vá atrás do Fulcrum, sozinho, fora do radar.
Son zamanlarda FULCRUM ajanlarının oraya çok uğradığını biliyoruz.
Achamos que se tornou recentemente a preferida dos agentes FULCRUM.
Bir düşman ajanına muhtemelen Fulcrum'a aitti ve Aldıkça Al'a yerleştirdiler.
Pertence a um agente inimigo, provavelmente Fulcrum, e colocaram-na na "Comprem Mais".
FULCRUM ajanı neden Koca Mike'ın balığını çalar ki?
Porque quereria um agente Fulcrum o espadim do Grande Mike?
FULCRUM ajanını yakalamaya odaklan.
Concentre-se em capturar aquele agente Fulcrum.
Ben... - Ajan Casey FULCRUM köstebeğinin peşinde.
O agente Casey está no encalço da toupeira Fulcrum.
Dayanak John Casey'in NSA'den olduğunu biliyor.
Sabes, a Fulcrum sabe que o John Casey é da NSA.
Seni. Sonra, sen ve ben, bizi senin kalacağın güvenli bir Dayanak tesisine götürecek olan bir ambulansa bineceğiz.
Depois tu e eu vamos embora daqui vamos meter-te numa ambulância que te vai levar para umas instalações seguras da Fulcrum onde vais ficar.
Dayanak Chuck'ı ele geçirdi.
A Fulcrum tem o Chuck.
Teğmen Mauser Dayanak'tandı. Ned de.
O Tenente Mauser é da Fulcrum.
Beni yenmiş olabilirsin Ajan Walker fakat Dayanak kazandı.
Podes ter-me derrotado, Agente Walker mas a Fulcrum venceu.
Ben diğer Dayanak ajanları gibi değilim.
Eu não sou como os outros agentes da Fulcrum.
Ve bulduklarında, sahip olduğumuz tüm Dayanak ajanı Bilgisayar'ın Chuck olduğunu bilecekler.
E quando o fizerem, todos os agentes Fulcrum que temos vão saber que o Chuck é o Intersect.
"Dayanak" tehdidi göründüğünden çok daha ciddi.
A ameaça da Fulcrum está bem pior do que parecia.
Ajan Larkin, "Dayanak" ın çipi çözüp bilgileri açığa çıkarması için zengin bir yazılım uzmanı olan Von Hayes'i tuttuğunu öğrenmiş.
O Agente Larkin descobriu que a Fulcrum contratou Von Hayes um abastado magnata do software, para descodificar o chip e entregar a informação descodificada de volta.
"Dayanak" ajanını belirlemek için.
Tente captar e identificar o agente da Fulcrum.
Evet, "Dayanak" her geçen gün yakınlaşıyor bizim odaklanmamız gerek.
Sim, só que com a Fulcrum a aproximar-se cada vez mais, devemos estar... atentos.
Ama yüzünü göremedim.
Vi uma agente da Fulcrum de repente mas não fixei a cara.
Gir ve o ajanı bul.
Volta lá para dentro e descobre a agente da Fulcrum.
Ayrıca "Dayanak" ajanını gördüm.
E observei com atenção a agente da Fulcrum.
Sen "Dayanak" mı dedin?
Disseste Fulcrum?
Federal ajan. Chuck "Dayanak" ajanının elinde.
A agente da Fulcrum tem o Chuck.
Eğer gitmezsek, ajan onu öldürür.
A agente da Fulcrum vai matá-lo se não...
Çipi ve ajanı kaçırmakla kalmadık ikiniz de ölüyordunuz.
E não só perdemos o micro-chip e a agente da Fulcrum, como vocês iam sendo mortos.
Dayanak ajanlarına karşı tek şansımız onlar gibi düşünmek ve hareket etmek.
A única hipótese que temos contra a Fulcrum é pensar e agir como eles.
Dayanak'tan hiç haz etmem o yüzden bir kere soracağım.
Não gosto da Fulcrum, portanto só vou perguntar uma vez.
Ajan Walker'ın vurduğu kişi Dayanak ajanıydı.
O assassino que a Agente Walker matou era membro da Fulcrum.
Bunun Dayanak ajanlarının listesi olduğunu sanıyoruz.
Temos razões para acreditar que a lista é de agentes Fulcrum.
Dayanak'tan önce o listeye ulaşmalıyız.
Temos que apanhar aquela lista antes da Fulcrum.
Ona şantaj yapan Dayanak ajanlarının listesinin onda olduğunu sanıyoruz. Peki.
Acreditamos que tenha uma lista de todos os agentes da Fulcrum que o estavam a ameaçar.
Yani Dayanak listesine ulaşamadığımız bir yana bir de Jill benle, meyve tozunu durularken bir kadınla yakalandığım için mi konuşmayacak?
Não só não conseguimos a lista Fulcrum, como a Jill nunca mais vai falar comigo porque me apanhou nu a lavar ponche com outra mulher?
Bulduğunda Guy ile irtibatta olan bütün Dayanak ajanlarını ifşa etmiş olacağız.
Quando encontrar uma combinação, teremos a identidade de todos os agentes da FULCRUM com quem o Guy esteve em contacto.
Ajan listesini getirmezsem kızı öldüreceğini söyledi. - Bu olmayacak.
Ele disse que se não lhe levarmos a lista do Guy dos agentes Fulcrum, ele vai matá-la.
İşte bütün Dayanak ajanlarının listesi.
Aqui está a tua lista com todos os agentes Fulcrum.
Bay Casey, Dayanak devlet içinde bizden kim olduğunu bilmemenizi ister.
Bem, Sr. Casey, a Fulcrum preferiria que não soubesses quem temos dentro do Governo.
Artık o Dayanak ajanlarının adlarını asla öğrenemeyeceğiz.
Agora nunca saberemos as identidades dos tais agentes da Fulcrum.
Artık ajanların isimlerini öğrenmemiz an meselesi.
Está a descodificar a lista. Apenas uma questão de tempo até sabermos a identidade dos agentes Fulcrum.
Artık ajanların isimlerini öğrenmemiz an meselesi.
Com esta lista, é apenas uma questão de tempo até sabermos as identidades dos agentes Fulcrum.
Jill Roberts Dayanak ajanı mı?
A Jill Roberts é da Fulcrum?
"Dayanak" nedir?
O que é "Fulcrum"?
- "Dayanak" nedir, Bryce?
O que é o Fulcrum, Bryce?
"Dayanak" için.
Por causa do Fulcrum.
"Dayanak" teşekkür eder.
FULCRUM AGRADECE.
Dayanak ajanını hallettim.
Eu apanhei o agente da Fulcrum.