Gata translate Portuguese
990 parallel translation
Kedi Tanrıça Bastet!
A deusa-gata Bastet!
Annelik taslamaya kalkmana gelince bir kedi, senden daha iyi annedir.
E não queiras parecer consciente da tua maternidade uma gata é melhor mãe do que tu.
- İyi. Kedim yine doğurdu.
Bem, a minha gata teve gatinhos outra vez.
Kediye benziyor.
Parece uma gata.
Kediye benziyor, şu kedi insanlardandır kesin. Kral John'ın kedilerinden.
Ela parece uma gata, deve ser um deles, uma das mascotes do Rei João.
Ormandaki gizemli bir kaza neticesinde siz doğmadan öldüğünden babanızı tanımadığınızı söylediniz. Ve bu yüzden, çocuklar sizinle alay etti, annenize cadı, kedi kadın dediler.
Disse que não conheceu o seu pai, que ele morreu num misterioso acidente na floresta, antes da Irena nascer... e por causa disso, as crianças arreliavam-na e chamavam à sua mãe bruxa e mulher-gata.
Bunun kedi şeklindeki Irena olduğuna inanıyorum.
Acho que era a Irena em forma de gata.
Kocanızı öptüğünüzde bir kediye dönüşüp, onu parçalara ayıracağınıza gerçekten inanıyor musunuz?
Acredita sinceramente que se o seu marido a beijasse, se transformava numa gata e o dilacerava?
- Yaşlı anne kedi gibi bakmayı kes.
- Pára de parecer uma velha mãe gata!
Washington Heights'te yaşayan bir bebek bir keresinde benden bir tilki kürk kopartmayı başarmıştı.
Uma gata em Washington Heights conseguiu ganhar um casaco de raposa.
Hiç "bebek" ya da bir "kancık" diye çağırmadığınız bir kadın tanıdınız mı?
Alguma vez conheceu uma mulher que não fosse uma gaja ou uma gata?
Katie, kedim nerede?
Katie, a minha gata?
Kedin orada.
Ali tens a gata.
Seni küçük vahşi kedi! Kan kokusu aldın, ha?
Gata selvagem... cheirou o sangue?
Küçük vahşi kedi.
Gata selvagem.
Sesi kedi gibi.
Parece uma gata.
Saçların ne kadar kırmızı, bacakların ne kadar ince, Dudakların aynı kedi dudağı.
O teu cabelo é ruivo demais, as tuas pernas são finas de mais e tens lábios de gata.
Fakat Filin üzerindeki kırmızıbaşlı vahşi bir kedi ise, Hayır.
Mas com uma gata selvagem ruiva com um elefante, não.
Bu dağ aslanıyla ne tür bir hayat yaşayacağını bilmiyorum... ama renksiz geçmeyecek.
Não sei que tipo de vida terá com essa gata selvagem mas não vai ser tediosa.
- Dışarıdan kedi sesi geliyor.
- Ouço a gata lá fora.
Ama ikincisini öldürmek için bir sokak kedisinin yardımına ihtiyacın vardı.
Mas precisaste da ajuda de uma gata suja para matar o segundo.
Nişanlımı dilediğim gibi yakalayıp oradan oraya saçma sapan bir şekilde uçuracak bir pozisyona sahip biri değilim şu anda.
Compreende que não estou em posição de me pôr a arrastar a minha noiva para um barracão, como uma gata de rua.
Daha çok Meksikalı yabankedilerinin arasından sürmüş gibisin.
Como uma gata mexicana que se lhe atravessou no caminho! - Pedaço de...
Kendimi hep kızgın damdaki bir kedi gibi hissediyorum.
Sinto-me como uma gata em telhado de zinco quente.
Kızgın damdaki kedinin zaferi ne olabilir?
Qual é a vitória de uma gata num telhado de zinco quente?
Kedi Maggie hala yaşıyor!
Maggie,''a gata'', está viva!
Skipper'ın neden kriz geçirdiğini öğrenmek istiyorsan Kedi Maggie'ye sor!
Quer saber o que destruiu o Skipper? Pergunte à Maggie,''a gata''.
Babası Brick, annesi de Kedi Maggie.
Um filho do Brick e da Maggie,''a gata''.
Yarın dünyanın en ünlü kedisi olacaksın.
E amanhã vais ser a gata mais famosa do mundo.
Kedi atomu parçacıkları.
Uma corrente de átomos de gata.
- Dişi bir ayı ağır davranmış gibi. - Evet.
Só uma gata faria um golpe tão fundo.
Demek dişi bir... ayıyla dalaştın?
Com que então, meteu-se com uma gata?
Carol, sarı kedimizi hatırlıyor musun?
Carol, lembras-te daquela gata amarela que tínhamos?
Kedi sessiz bir şekilde sinsice eve girmeye çalışırdı
Agora a gata está muito calma, mas conseguia-a ouvir de madrugada,
Küçük vahşi kedi.
Pequena gata selvagem.
Bugün senin yanında vahşi bir kedi gibi savaştı.
Esta tarde ela lutou como uma gata selvagem ao seu lado.
Ağzımın içi, dişi kedi pisliği gibi.
Até parece que uma gata deu à luz cá dentro da boca!
Bir şişman kedi gibi besili.
Cheio como uma gata prenhe.
Bu kısrak, Yüzbin $ nakit paraya değer mi demek istiyorsun?
Estás a querer dizer-me que achas que esta gata brava vale cem mil dólares em dinheiro?
Benim de "Esmer Güzeli" adında bir kedim var.
Tinha uma gata que se chamava Bela da Sombra.
O sadece benim kedim.
Aquela, Sra. Lincoln, é simplesmente a minha gata.
Kedin mi?
A sua gata?
Külkedisi balodan o kadar aceleyle ayrıldı ki, cam gözünü unuttu...
A Gata Borralheira saiu do baile täo à pressa, que se esqueceu do olho...
- Kedinize tasma takın.
- Ponham uma trela na gata.
Yarın, şunun gibi bir parça senin sırtını kaşırken ben nerde olacağım? Dur biraz.
Amanhã, uma gata estará arranhando suas costas... no Plaza e onde eu estarei?
Sokak kedisi gibi oldu.
Parecia... uma gata selvagem de rua.
Aslında iki kişilik spor modelden söz ediyordum bebek.
É que imaginei um modelo esportivo, gata.
Hayır bebek.
Não, não, gata!
Sayonara. Her dilde sana elveda bebek.
E todas as outras formas de adeus, gata.
Kedimi de alacağım.
Levo a gata.
Dikkat et.
- Eu estou bem, gata.