Gençtim translate Portuguese
450 parallel translation
Ben de bir zamanlar gençtim.
Também já fui jovem.
O zamanlar daha gençtim ve aile şerefine muazzam bir şekilde düşkündüm.
Eu era jovem e terrivelmente consciente da honra da família.
Çok gençtim.
Era muito pequeno.
Aslında öyle derdim ama daha gençtim.
pelo menos era isso que eu dizia. A verdade é que era mais nova.
Çok gençtim o zaman.
Quando era bem jovem.
Çok gençtim.
Nessa altura, era muito jovem.
Bir zamanlar ben de senin gibi gençtim.
Fui um homem jovem como você, certa vez.
O kürsüye çıktığımda, çok gençtim.
Era muito novo, quando subi àquele púlpito.
Bir zamanlar gençtim.
Fui jovem.
Dedim ya, gençtim ve babamı anlamıyordum.
Como disse, eu era jovem e não entendia meu pai.
O sırada, gençtim ve bana çok ürkütücü gelen isimler, Maude Adams,
Por isso, na minha juventude os nomes que tanto admirava, como Maude Adams,
Onun için çok gençtim.
Era muito jovem para isso.
Evet. Nevers'de gençtim.
Sim, jovem em Nevers.
Ah, ne kadar gençtim bir zamanlar!
Fui tão jovem, um dia!
Hayat hakkında hiçbir şey bilmiyordum, çok gençtim.
Eu não sabia nada sobre a vida, eu era muito jovem.
Hukuk fakültesinden yeni mezun olmuş bir gençtim, çanta dolusu hukuk kitabım, babamın altın saati, 14.80 dolar param vardı.
Era jovem, acabado de sair da faculdade de Direito, tinha um saco cheio de livros legais, o relógio de ouro do meu pai e 1 4 dólares e 80.
Yalnızca çok gençtim, Marnie.
Mas eu era muito nova, Marnie.
Kaptan, gençtim.
Mais jovem, Capitão.
- Ben de gençtim.
- Naquela época, era jovem.
Senden 5 yaş gençtim, general.
Com menos cinco do que tu, general.
Ama Marengo'da gençtim.
Mas em Marengo, eu era jovem.
Belki daha gençtim.
Talvez mais novo.
Onunla evlendiğimde, daha çok gençtim. En iyisini bulduğumu sanmıştım.
Eu era jovem quando o conheci e achava que ele era o melhor dos homens
Gençtim ve cahildim.
Era jovem e cheio das ideias dos jovens.
Arkadaşları keyfi hareketlerde bulunabilirler, ama ben de gençtim ve arkadaşlarım vardı.
Se os amigos dele são um pouco exaltados. Bem... Também já fui jovem e tinha amigos.
Çok gençtim, adama inandım.
Eu era muito jovem, e acreditei.
- Haydi ama. Daha gençtim.
- Ora, eu era muito nova.
Richard ile evlendiğimde çok gençtim.
Eu era muito nova quando casei com o Richard.
Ve çok gençtim.
E eu era muito nova.
Ve ben çok gençtim, Oynuyorum oynamamalıydım, bilirsin, eminim- - Ne yaptığımı biliyordum, fakat kabloyu tutup tutmayacağımı bilmiyordum, onu tuttuğumda nolup ne gideceğini bilmiyordum, sadece çok acı çektiğimi biliyorum.
E eu era mais novo Andava na brincadeira e eu... sabes... não tinha a certeza. Eu sabia o que estava a fazer. mas não sabia se havia de pegar ou não no fio,
Ben de gençtim... bir zamanlar.
Bem, eu também já fui jovem... uma vez.
Bu adı son duyduğumda hala gençtim.
Eu era jovem da última vez que ouvi esse nome.
Bu adı son söylediğimde hala gençtim.
Eu era jovem da última vez que te disse.
Gençtim, her şeyi yerdim.
Eu era jovem. Eu era impetuoso. Eu comia qualquer coisa.
Seni doğurduğumda çok gençtim.
Tive-o muito nova e quando ainda era solteira.
Çok gençtim.
Demasiado jovem.
Ben deli dolu, dünyayı umursamayan bir gençtim, fakat daima dürüst olmuştum ve işlerimde doğruluktan ayrılmamıştım.
Oh, o pai da Nancy queria casá-la com o Barclay.
Bir dakika önce sıkıntılı bir gençtim karanlık küçük bir kentte ve sonra buradaydım Viyana'da, müzisyenler kentinde müzik hayranı, İmparator Joseph'in önünde.
Num momento eu era um rapazote frustrado duma aldeola e no seguinte estava aqui em Viena, cidade dos músicos e do imperador Joseph, o soberano melómano.
Ben de gençtim.
Já fui jovem.
Neyden bahsettiğinizi bilmiyorum. O zamanlar biraz gençtim.
Eu não sei do que está a falar.
O zaman çok gençtim.
Era jovem...
Ama çok gençtim.
Mas eu era tão novo.
- O zamanlar gençtim... - Hadi.
- Eu era jovem quando...
... senden çok daha gençtim, ama senin iki katındım.
- Vá lá. ... muito mais jovem que você, mas duas vezes maior.
Gençtim.
Era nova.
Çok gençtim.
Era tão jovem...
Çok gençtim.
Era muito novo.
Gençtim.
E eu era nova.
- Biliyorsun, annem öldüğünde ben daha çok gençtim.
- Então?
Gençtim.
Era um jovem naquela altura.
Gençtim!
Era muito jovem.