English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ G ] / Ghetto

Ghetto translate Portuguese

114 parallel translation
Anderson, Kaliforniya Los Angeles varoşları
Anderson, California Um Ghetto de Los Angeles
Tam bir getto hayatı sürdü.
Animava o'ghetto'. Sem dúvida.
Onları sonra gettoya götürün.
Então guarda-os e leva-os para o "ghetto".
Getto sağ tarafta.
Atravessava o "Ghetto" de lado a lado.
duvarın ötesine geçmek ".
Saír do "Ghetto".
Ama Baba, ben Getto'dan dışarı çıkıp geri döndüm,
Mas papá, eu saí do "ghetto", e voltei.
Hızla Getto'daki sefaletten uzaklaşıyordum.
quase me tinha esquecido das misérias nas ruas do "ghetto".
Getto'daki dilencilere sorun ".
Os investimentos são no "Ghetto".
Cutek ve O'nun Nazi kolluğu.. Getto etrafında kontrol yapan Almanları eğlendirirdi, Hayvanat Bahçesine turistik ziyaret gibi.
Cutek com a sua braçadeira Nazi, divertia-se, e dava nas vistas como um turista no "Ghetto", como se visitasse o Zoo.
O "Ghetto" kurtuldu.
O "Ghetto" sobrevivia, porque os contrabandistas estavam em todo o lado.
Haydi! Bu gece seni "getto" ya geri götüreceğiz.
Vamos levar-te para o "Ghetto" esta noite.
Getto'da elit bir satıcı gurubu... Casus ve Kaçakçılar, Café Sztuka'da buluştular!
Em pleno "Ghetto", todo um mundo de previlegiados, de traficantes... de delatores e de contabandistas, se acotevelava no Café Sztuka.
Hepimiz Getto içinde eşitiz!
Nós somos todos iguais dentro do "Ghetto".
Getto dışında yakalanmak ölüm demekti.
Ser apanhado a saír do "Ghetto", significava a morte.
Getto ölü bir bölgeydi, artık.
Um novo Bairro do Ghetto, estava morto.
Getto'nun ekmek kaçakçısı.
O contrabandista de pão do Ghetto.
Uzun zaman önce, Getto'da kızım sokaktaydı.
Há muito tempo, no Ghetto, a minha filhinha estava na rua.
Onlar, Getto'daki Almanları öldürüyorlar.
Todos os dias matam Alemães no Ghetto.
Eğer Yahudiler Getto'da döğüşüyorlarsa, Benim de yerim, Onların yanı olmalıydı.
Se os Judeus combatiam no Ghetto, o meu lugar era ao lado deles.
General Stroop, temiz " bir Getto için emir verdi!
O General Stroop, tentava "limpar" o Ghetto!
Kasaplar artık Getto içine girmeye Çok fazla cesaret edemiyorlardı.
Os carrascos já não ousavam a aventurar-se no Ghetto.
Ayaklanmanın 2. gününde, Getto'nun diğer ucunda, Fabrika Sektöründeki. Pek çok Yahudi Büyük bir sessizlik içinde çalıştı.
No segundo dia da insurreição, no outro extremo do Ghetto, no sector da fábrica... de escovas, onde trabalhavam muitos Judeus, ainda estava tranquilo.
Cellatlar insanları öldürdükten sonra Binaları da havaya uçurdular, Getto yerle bir olmuştu.
Os carrascos depois de fazerem explodir casa a casa, arrasaram o Ghetto.
Tam da Gettodaki gibi.
Fizeste como no Ghetto.
Yoldaşlarımla birlikte, Bu döğüşü sonlandırmak için oradaydım... Getto'da Tanklar karşımızdaydı.
Com os meus camaradas, estávamos todos lá, para o último combate... que tinha começado no Ghetto.
- O Shultz şişkosu, Ghetto'da?
- O Shultz gordo, do Ghetto?
Budapeşte'de, gettoda.
Boday, pode descrever os acontecimentos para nós... que tiveram lá lugar a 14 de Dezembro de 1944? No ghetto de Budapeste.
Bizi gettodan çıkardılar.
Eles levar nós do ghetto.
diğer tüm Yahudilerle beraber... "
Nós tivemos de mudar para o ghetto...
Bizleri Lodz Yahudi Mahallesi'nde, Knupfergasse 7'de ara!
Procura-nos no Ghetto de Lodz Knupfergasse 7!
Diğer tarafa geçmek istiyorsan Yahudi Mahallesi'ni tramvayla geçmelisin.
Para atravessar a cidade... Apanhe o eléctrico, para atravessar o ghetto.
Burası herkese kapalı, Almanlara bile.
O ghetto está interdito, mesmo aos Alemães.
Annem hayatta mıydı? Sık sık gettoyu tramvayla geçtim, fakat onu bir daha hiç görmedim
Teria sido a minha mãe... passei várias vezes pelo ghetto, mas nunca voltei a vê-la.
Isaac'i ise Yahudi Mahallesi'nin tasfiyesi için öldürmeyip bırakmışlar, daha sonra da bir ölüm kampına göndermişlerdi.
Isaac ficou até à liquidação do ghetto... depois foi levado para o campo de concentração.
Lisem siyah varoşuydu. Boston'daki Roxbury'de.
Meu alto school era um black ghetto em Roxbury, aqui mesmo em Boston.
# To tell us again that the ghetto # is not as important as gettin'in Bosnia
* Para tell nós novamente que o ghetto não é tão importante quanto gettin'no Bosnia
Sağ tarafta, Getto A :
Do lado direito, "Ghetto A" :
Sol tarafta, Getto B :
Do lado esquerdo, "Ghetto B" :
Bence Getto B'den başlayalım.
Acho que vamos começar pelo "Ghetto B".
Sömürüldüğünü düşüyor musun yoksa... sen, kendin... getto'da yaşayan siyah sanatçı imajını sömürüyor musun?
Sentes que estás a ser explorado? Ou que estás tu mesmo a explorar a imagem dos brancos do artista negro do ghetto?
Gettoyu boşaltıyorlar.
Estão a'limpar'o ghetto.
Peder getto duvarlarının her an yıkılabileceğini söyledi.
O padre disse os muros do'ghetto'vão ser derrubados a qualquer momento.
8 yaşında beyaz bir kız, kenar mahallede, gece canavarlar arasında, elinde quantum fizik kitabı?
Uma miúda branca de 8 anos, no meio do ghetto um bando de monstros com livros de Física Quântica?
Ben şehir dışında inanılmaz bir yerde yaşıyor ve işimle..... ilgileniyorum.
Estava a tratar da minha vidinha, a viver á grande no ghetto.
varoşlarda yaşıyorlar.
Eles vivem no ghetto!
Bir çok siyah genci varoşlardan kurtardık.
Muita juventude negra. Tirámo-los do ghetto.
Ben kötü kıçlı milletin pezevengi olmak istiyorum.
Quero ser um chulo mauzão do ghetto.
Her zaman telefondadır anasını siktimin tüccarıyla ghetto tarzı rock yapar, hep ince tel giyer
Está sempre ao telefone com o cabrão do dealer Adere ao estilo do ghetto, e veste Fila
O küçük değerli hayalin, Emerald City'in, varoşlara döndü.
Seu precioso sonho, seu Emerald City, é agora um ghetto.
Bak : bir rock grubu kuruyorum. "Varoş Mahallesi Çocukları" isminde bir vokal grubu.
Escuta, estou a formar um grupo de Rock, um grupo chamado The Ghetto Avenue Boys.
Yahudi Mahallesi'nde mi?
No ghetto?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]