Giles translate Portuguese

Kız kardeşim Beatrice ile kocası Giles Lacy kendilerini öğle yemeğine davet ettirdiler.

A minha irmã Beatrice e o marido Giles Lacy convidaram-se para o almoço.

Giles, burada çok fazla kaldın.

Giles, os seus modos estão demais.

Giles.

Giles.

St. Giles diye bir köyde doğdum.

Eu nasci numa vila chamada St. Giles.

Plymouth'un St. Giles'a çok yakın olduğunu görünce...

Quando eu descobri como Plymouth era perto de St. Giles...

- Bu St. Giles'a ilk gelişiniz mi?

Esta é sua primeira visita a St.

- Evet.

Giles?

St. Giles'ta kalacak mısınız, yoksa sadece bugün mü buradasınız?

É você permanece em St Giles, ou apenas aqui para o dia?

St. Giles'ın dünyanın en harika yeri olduğunu düşünürdüm.

Giles era o lugar mais perfeito do mundo.

St. Giles diye bir köye gitmiş.

St Giles, em Cornualha.

Mesele şu ki St. Giles, Mark Trevor'ın yaşadığı yer.

Bem, o caso é, St Giles é o lugar onde Mark Trevor viveu.

St. Giles köyünü, Brian'ın gözlerinden Mark'ın tanıdığı şekliyle gördüm.

Através de seus olhos eu vi a vila de St. Giles como Mark viu.

Brian'ı baskınlardan uzak tutmak için St. Giles'ta kalmam gerekiyordu.

Eu tive que permanecer aqui em St Giles para manter Brian longe das invasões.

Şimdi sizi İngiltere kırsalındaki dar bir caddeye götüreyim ve orada çiftçi Gileslerin çitinin üzerinde ne duruyor dersiniz.

Gostaria que viessem passear comigo por uma vereda no campo. E ali, o que vemos sobre a cerca do fazendeiro Giles? Mas se não é um melro.

- Adım D.J.Giles, bu da ortağım Bay Ezra Parker.

Chamo-me D. J. Giles. - Meu sócio, o Sr. Ezra Parker. - Olá.

- Şu dizginleri bir dakika çekin Bay Giles.

Um momento, Sr. Giles.

- Siz 12 kişiyle bunu nasıl yapacağımızı söylediğinizde seve seve yapacağız Bay Giles.

Não podemos detê-los, somos só 12, Sr. Giler... assim diga-nos como o fazer.

Giles, generalin söylediğini hatırla, "Biz süvariyiz."

Giles, lembre-se do que disse o General. Somos a Cavalaria.

Hey Giles, ne yapıyorsun?

Giles, que estás a fazer? Giles?

Giles, ne yapıyorsun?

Que estás a fazer?

Giles, özür dilerim.

Giles, desculpa...

- Merhaba, adım Giles Copeland.

- Olá o meu nome é Giles Copeland.

Bazen, şey yaparken... yani... çalışırken kendimi Giles'i düşünürken buluyorum.

Às vezes estou a trabalhar, e dou por mim a pensar no Giles.

GILES REDFERNE

GILES REDFERNE

Giles güzel bir isim.

Giles até é um nome bonito...

Fotoğrafçı Giles Healy, Lacandon yakınlarında orman içerisine bir keşif turu düzenliyordu.

O fotografo Giles Healy fazia uma expedição pela selva habitada pelos Lacandon.

Giles?

Giles?

- Yeniden yazın, Giles'ın dediği gibi.

- Reescreva, como disse Giles.

Bilmiyorum, Giles...

Não sei, Giles...

Sen ne söylüyorsun, Giles?

Que diz, Giles?

Giles Prentice, efendim.

Giles Prentice, senhor.

Giles'a olan derin saygımızla ve onun da inandığı gibi dürüstlük en iyi politikadır, bugünden, dünyanın son gününe kadar da öyle olacaktır, Bugün Utah'da olan şey bir depremdi.

E com o devido respeito para o seu rapaz Giles e a sua crença que a honestidade é a melhor política, desde já até ao fim do mundo, o que aconteceu hoje no Htah foi um tremor de terra.

Giles ve Martha geldi.

O Giles e a Martha estão aqui.

Burada ciddi hastalık var, Giles Çorey. Lütfen sessiz ol.

Estamos na presença de uma grave doença, por isso silêncio.

John! Giles! Köyden haberler var.

Novidades da vila.

- Fesatın sonu yok, Giles.

- Passa-se algo de estranho, Giles.

- Giles Çorey.

- Giles Corey e...

Ben Giles Çorey. Gözlerinizi açmak için bir yeminli ifade yazdım.

Sou Giles Corey e redigi um depoimento que vos abrirá os olhos!

Giles Çorey mahkemeye itaatsizlikten tutuklusun.

Giles Corey, detenho-o por desrespeito ao Tribunal.

Korkma, Giles.

Não temas, Giles!

Giles Çorey'i veya karısını şeytanla birlikte hiç gördün mü?

Alguma vez viu o Giles Corey ou a mulher com o Diabo?

Ben, Bay Giles.

Sou o Sr. Giles.

Anne, bu Bay Giles.

Mãe, este é o Sr. Giles.

Giles'a göre hayır.

Não segundo o Giles.

Güle güle, Giles.

Adeus, Giles.

Giles.

Giles...

St. Giles'ı mı?

St Giles?

- Senin sıran Giles.

- És tu a dar, Giles.

Sen git.

Vai indo, Giles.

Onlara yardım et, Giles!

Ajuda-os, Giles!

- Giles, 21. Yüzyıldayız.

Giles, século XX?