English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ G ] / Grandes

Grandes translate Portuguese

19,615 parallel translation
Tüm büyük diskolar buna bayılıyor.
As grandes discotecas só querem disto.
Bazı tehlikelerle tek başına savaşamazsın.
Alguns perigos são demasiado grandes para lutarmos sozinhos.
Bütün iyi plaklara bunu yaparız.
Fazemos a todos os grandes discos.
İkinci adım, büyük kulüp DJ'lerine bu plağı çaldırtmak.
Passo dois, senhoras, é conseguir pôr os grandes DJ a tocar o álbum.
Evet, şu anda dinlediğiniz Dört büyük hatip
Sim, agora estão a ouvir Os quatro grandes oradores
Tabii büyük bir felaket olmadığı sürece.
A não ser que faças alguma asneira das grandes.
Neredeyse bir konuşmanın tamamını sürdürüyor.
- Grandes filhos da puta. Ele tem praticamente uma conversa inteira.
Tüm önemli hikâyelerde olduğu gibi gerçeğe dayanan bir kurgu.
Um ficção, tal como todas as grandes histórias, baseada na verdade?
Bunun büyük olduğunu düşünüyorum.
Acho que esta é das grandes.
Büyük sanatçıların kendilerini daima çalışmalarına sakladıklarını söylerdi.
Disse que os grandes artistas sempre se escondiam atrás do seu trabalho.
Lordum, duruşma boyunca Profesör Evans'tan ve diğerlerinden en az 25 tarih yalanını duyduk.
Meu Senhor, durante este julgamento ouvimos do Professor Evans e outros citações de pelo menos 25 grandes falsificações da história.
Mükemmel tutkuları olan, mükemmel avukatlarınız olduğu sürece.
Contanto que tenha grandes advogados com grande paixão.
Ve Tanrım, gerçekten harika avukatlarım vardı.
E, ah, meu Deus, eu tive grandes advogados.
Majesteleri, maceraya oldukça düşkündü!
Aqui o Menino teria preferido grandes viagens, aventuras...
İnsanlığın başlangıcından beri insanoğlu hiç olacağını düşünmediği bir yerde olmak için kendisini büyük sınırların, en çılgın hayal gücünün ötesine zorluyor.
Desde o início da humanidade, o homem esforça-se por ultrapassar grandes limites, para lá da sua imaginação, para chegar onde nunca pensara chegar.
Orada büyük adamlarla birlikte o masada oturuyor.
Ele está à mesa com todos os grandes.
Gerçek bir belada.
Em grandes apuros.
Sahne için sadece 1 kere.
Uma das grandes para o aplauso.
Koca gözlü, kel ve yabanisin.
É toda calva, de olhos grandes e com um olhar selvagem.
Seri katil olsaydım, halat, balta, çamaşır suyu, amonyak klorofil, yonga aleti, naylon çarşaf ve üç tane battal boy kutuya ihtiyacım olurdu.
Se eu fosse um assassino, precisaria de uma corda, um machado, lixívia, amoníaco, clorofila, um picador de madeira, folhas de plástico e três grandes caixas de fraldas.
Bay Chadwick. Senatörlük adaylığınızın en büyük destekçilerindenim.
Senhor Chadwick, sou uma das suas grandes defensoras ao senado.
Oyunumuz kazanan herşeyi alır.
Não precisa das pretas, tem estas azuis grandes.
Büyümüşler.
Eles estão grandes.
Kalp kalbe karşıymış.
Grandes mentes, pensam igual.
Hem de büyük riskler. Shaw'ı bulacak ya da Samaritan'ı alt edecek bir çözüme ulaşmak istiyorsak.
A nossa única opção é correr riscos, grandes, se queremos ter alguma hipótese de encontrar a Shaw ou uma maneira de derrotar o Samaritano.
Böyle küçük anlar her zaman büyük anlardan daha önemlidir.
Os pequenos momentos são sempre mais importantes que os grandes.
- Ağır topları getirebilmek için. Hedefleri de biziz.
Para que pudessem enviar as armas grandes, e nós, somos os alvos deles.
Buraya geri gelmek epey cesaret ister Fusco.
Tens uns grandes tomates para voltares aqui, Fusco.
Kafayı üşütmüştü ama çok güzel hikâyeler anlatırdı.
Ela era louca, mas contou-me grandes histórias.
Ve iki buçuk metre kar vardı ama yine de beyazlığın içinde kaybolmuş kapıların ardındaki büyük evler seçilebiliyordu.
A neve tinha mais de dois metros de altura, mas ainda conseguíamos distinguir muitas casas grandes por trás de grandes portões, perdidas no branco.
Bak Prairie, bütün büyük işlerin, önemli işlerin bedeli büyük olur.
Prairie, todas as grandes obras, obras importantes, surgem a grande custo.
Dalgalar çok büyüktü, altına girdim, o kadar karanlık, siyah ve soğuktu ki... ama birden bedenimin dışına çıktım.
Eram demasiado grandes e senti-me a afundar e tornou-se muito escuro, negro e frio, e de repente eu estava fora do meu corpo.
Beni asla büyük görevlere götürmüyorsun.
Tu nunca me levas a grandes missões!
Keşke sadece büyük görevler olsaydı.
Eu quero que tenhamos grandes missões!
Büyük kararlarda söz hakkın olacak.
Vais ser tu a decidir sobre as grandes questões.
Hiçbir şey vermeden bu kadar rezil edemezsin adamları.
Não temos grandes opções.
Karton dosyalar, etiketler ve büyük zarflardan istiyorum.
Quero porta-documentos com etiquetas e envelopes grandes.
Bir çoğu büyük kürk tedarikçileri.
Muitos deles com grandes fornecimentos de pele.
- Önemli aracılar ve büyük bankaların borsa şubeleri.
Os melhores corretores da bolsa, os braços dos grandes bancos.
Yağlı müşterilerine iyi bakıyorlar.
Cuidam dos grandes.
- İyi düzenek.
- Grandes instalações...
Başka hangi büyük koleksiyoncuları biliyorsun?
Que outras grandes colecções continuam por lá?
Hilma af Klint'in çalışmalarını keşfettiğimde beni büyüleyen şey 20. yüzyılın başlarında çizilmiş bu ihtişam ve muamma dolu çizimlerdi.
O que me fascinou quando descobri a obra de Hilma Af Klint, foi o facto de estas grandes e enigmáticas pinturas terem sido produzidas em princípios dos anos 1900.
Bunlar çok bol olur.
Parecem demasiado grandes.
Büyüyünce oyuncu olmuyorlar çünkü büyüyünce görünüşleri değişiyor kulakları büyüyor filan ve eskisi kadar sevimli olmuyorlar.
Quando crescem, não são atores, porque, quando ficam mais velhos, começam a ficar estranhos, com orelhas grandes e dizem coisas do género : "Já não sou tão querida como era."
Yani kulaklarım büyüyecek, çirkinleşecek ve iş bulamayacak mıyım?
Então, vou ficar com orelhas grandes, feia e não vou conseguir trabalhos?
Büyük eşyalarınızı azaltarak, yaşam alanını azami düzeye çıkarma.
maximize o espaço comum, limitando-se a poucos itens grandes.
Hadi gidelim bu sefer ki berbat olacak.
Vamos, rápido! Esta é das grandes.
Şişmiş ve eski.
Pequenas. Grandes.
Sadece...
Não sou de grandes mocas.
Bu durum kamu çalışmalarını ulaşım sistemlerini ve küresel veritabanlarını etkiliyor.
Os Estados Unidos e o mundo em geral estão a passar por grandes falhas em todos os sistemas, afectando trabalhos públicos, sistemas de transportes, e as base de dados globais.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]