Great benefit translate Portuguese
46 parallel translation
Bir sigorta davası. Great Benefit.
Outra é uma questão com uma companhia de seguros.
Onları duymuşsundur.
Great Benefit.
Yapmanı istediğim, Great Benefit aleyhine bir dava dosyası hazırlayıp, üstüne ismimi yazman olacak.
Prepara o processo contra a Great Benefit em meu nome.
Great Benefit aleyhine olan davanıza bakıyorum.
Trato do seu caso contra a Great Benefit.
Great Benefit ilk olarak geçen Ağustos ayında Donny Ray'e teşhis konulduğunda sigorta ödemesini reddetti.
A Great Benefit começou por negar o vosso pedido em Agosto quando o Donny Ray foi diagnosticado.
Great Benefit'teki bu piçlerin aleyhine dava açacağını söyledi.
Disse que vai processar os sacanas da Great Benefit.
Great Benefit'in teklifini reddetmek amacıyla kapışacağız.
Vamos discutir a moção de dispensa da Great Benefit.
Black-Great Benefit duruşması için buradayım.
Venho para a audição do caso Black contra Great Benefit.
İsmim Leo F. Drummond, Tinley-Brit Hukuk Bürosu
Chamo-me Leo F. Drummond da firma Tinley Britt, advogado da Great Benefit.
Great Benefit'in avukatıyım, ve diyorum ki eğer bu genç adam baro sınavını geçtiyse, Sayın Yargıç, davaya müdahil olmasına izin verelim.
O que eu digo é que se este jovem passou o exame permita que ele argumente o caso.
Dart tahtasının merkezine çok yakın atış yapabilirim, ve müvekkillerim olan Great Benefit'e dedim ki, bu davadaki masraflar tek başına büyük bir miktar tutacaktır.
Considero ter boa pontaria e disse ao meu cliente, Great Benefit, que o custo neste caso ia ser elevado.
Tahmin et, yargıç ne yaptı, Great Benefit davasında kendi yerine kimi atadı.
Adivinhe quem é o juiz que o vem substituir?
Great Benefit'in ana merkezi orada.
É a sede da Great Benefit.
Great Benefit'i, temsil ediyorum ve gerçekten de çok üzgünüm... bu koşullar altında, burada olmaktan dolayı çok üzgünüm.
Represento a Great Benefit e lamento muito estar aqui nestas circunstâncias.
Tebrikler... Bay Lufkin Great Benefit'te son zamanlardaki kıyımdan, mucizevi kurtuluşunuzdan dolayı.
Parabéns, Sr. Lufkin, por ter sobrevivido à recente carnificina na Great Benefit.
Bakın, Great Benefit Sigorta Şirketi'nin ameliyat için gerekli parayı ödememesi nedeniyle oğlu lösemiden ölen, bayanın avukatlığını yapıyorum.
É sobre o rapaz que morreu de leucemia porque a companhia Great Benefit não lhe deu o dinheiro para a operação.
Bayan Black, siz Donny Ray Black'in annesisiniz, oğlunuz geçenlerde lösemiden vefat etmişti çünkü davalı taraf, Great Benefit...
A Sra. Black é a mãe de Donny Ray Black que faleceu de leucemia aguda porque Great Benefit...
Great Benefit. 7 Temmuz 1996.
" 7 de Julho de 1966.
Bayan Black, neden Great Benefit'i 10 Milyon Dolar'lık istemle dava ettiniz?
Por que é que processou a Great Benefit em 10 milhões de dólares?
Bay Lufkin, Great Benefit'te Başkan Yardımcısı konumundasınız, değil mi?
Sr. Lufkin, o senhor é vice-presidente da Great Benefit?
Ne zaman Great Benefit'te çalışmayı bıraktı?
Quando saiu ela da Great Benefit?
Bayan Lemancyzk, Great Benefit için ne kadar çalıştınız?
Quanto tempo esteve na Great Benefit?
Great Benefit Şirketi'nin Hakedişler Kılavuzu.
Sim, é o manual dos pedidos da Great Benefit.
Great Benefit'teki grup poliçem ile masrafların karşılanması gerekirdi, ama tabii ki onlar bunu reddediyorlar.
Era suposta estar coberta pela minha apólice na Great Benefit mas eles negam o meu pedido.
Great Benefit'e karşı kızgın olmanız mı?
Por estar zangada com a Great Benefit?
Bayan Lemancyzk? Great Benefit'ten nefret ediyorum ve de orada çalışan bir sürü aşağılık kişiden.
Odeio a Great Benefit e a maioria dos vermes que lá trabalham.
Great Benefit'teki bazı yöneticilerle bir ilişki yaşadığım sürece maaşım artırıldı, ve terfi ettirildim.
Desde que fizesse amor com certos directores da Great Benefit tinha aumentos de ordenado e era promovida.
Great Benefit'in bir çalışanı olarak, gizli kişisel sigorta bilgilerini ifşa etmeyeceğinize dair bir vaatte bulunmuştunuz. - Evet mi?
Menina Lemancyzk, como empregada da Great Benefit prometeu não divulgar informação confidencial, não é verdade?
Gerçekte, Great Benefit ve Bay Lufkin'e karşı çok kızgındınız, değil mi?
De facto, está muito zangada com a Great Benefit e com o Sr. Lufkin, não está?
Yarın Great Benefit'in CEO'su ile görüşmen var.
O chefe da Great Benefit vem amanhã.
Bay Keeley, bu Great Benefit broşüründeki, siz misiniz?
Esta brochura da Great Benefit... É o senhor?
Great Benefit'in Sigorta Ödentileri Kılavuzu hakkında konuşmak üzereydik.
Íamos falar do manual da Great Benefit.
Great Benefit'in tam ve eksiksiz kılavuzu mu, efendim?
Esse manual de pedidos está completo?
Pekala, Bay Keeley, 1995 yılında Great Benefit'te kaç poliçe vardı?
Diga-me, Sr. Keeley, quantas apólices teve de facto a Great Benefit no ano de 1995?
Bu, Great Benefit'in sağlık komitesine ait bir rapordur.
Um relatório da Comissão Médica da Great Benefit.
Bay Keeley, bu başkanlığını yürüttüğünüz Great Benefit Sağlık Komitesi'nin bir raporudur.
É um relatório da Comissão Médica da Great Benefit a que o senhor presidia.
Great Benefit, kemik iliği kliniklerine yatırım yapmak üzere finansal olarak hazırlanmalıdır. "
"Seria financeiramente vantajoso investir em clínicas de medula óssea."
Great Benefit'le ilgili olanların hepsi bu, değil mi?
É o que conta para a Great Benefit.
Great Benefit Sigorta talebimizi geri çevirmişti. Haydi.
A Companhia Great Benefit negou o pedido.
Eğer Great Benefit'i cezalandırmazsanız... sonraki kurbanları siz olabilirsiniz.
Se não punirem a Great Benefit podem ser a sua própria vítima.
" Bay Wilfred Keeley, Great Benefit CEO'su, dün öğleden sonra JFK'den, Heatrow'a kalkan bir uçağa bindikten hemen sonra gözaltına alındı.
'Wilfred Keeley, director da Great Benefit, "foi ontem detido no JFK " após ter embarcado num voo para Heathrow. "
Avrupa'da herhangi bir otelde isim kayıtlarına rastlanamadı... " Bugün Saat 17 : 00'de, Cleveland Federal Mahkemesi'nde sigorta şirketi Great Benefit'e iflas istemiyle dava açıldı.
Hoje, pelas 17 horas, a Great Benefit apelou à protecção segundo o código das falências.
Pekçok eyalet şu an Great Benefit'i inceliyor, ve birçok dava dosyası mahkemelerde açıldı.
A companhia está a ser alvo de investigações e tem muitos processos pendentes.
Great Benefit aynen, hiç ödeme yapmayan bir kumar makinesiydi.
A Great Benefit é como uma má máquina de moedas. Nunca paga.
Great Benefit iflas etti.
A Great Benefit foi à falência.