Grenier translate Portuguese
32 parallel translation
Deniz mahsulü severseniz Grenier var.
Se gosta de marisco, há o Grenier.
86, Général Grenier Bulvarı, Neuilly'de.
Boulevard General Grenier, 86. Em Neuilly.
Bir gece yarısı babamın, iş ortağı Andy Grenier'le tartıştığını duyarak uyandım.
Acordei por volta da meia-noite com o meu pai a discutir com o sócio dele, Andy Grenier.
Sebastian.
- Sebastian. - Lorde Grenier.
Lord Grenier. Üzümlerimizle hasat dönemi nasıl gidiyor?
Como é que as colheitas têm tratado as vossas uvas?
Lord Grenier Charles ile samimileşti hediyelerle desteğini kazanmaya çalışıyor.
Lorde Grenier tem cativado Carlos, bajulando-o com presentes.
Lord Grenier kral ve naibinin aralarında....... bir güven kurulmadan çalışamayacığını biliyor.
Lorde Grenier sabe que um rei e o seu regente não podem trabalhar juntos sem confiança.
Grenier'in kendisini mevkii için hazırladığını düşünüyoruz.
Achamos que o Grenier se está a posicionar para o cargo.
Lord Grenier kendine çok güveniyor gibi gözüktü oylamaya hâlâ haftalar kalmasına rağmen sanki çoktan kazanmış gibiydi.
Lorde Grenier parecia muito confiante, como se já tivesse ganhado, apesar de a votação ser apenas daqui a umas semanas. Porquê?
Belki de Meclis'i rüşvetle kullanıyordur.
Talvez esteja a usar o dinheiro para subornar o Conselho. Grenier quer garantir que não tenho poder na corte.
Seni her yerde arıyordum.
Há algo que tendes de saber sobre o Lorde Grenier.
- Bayılmak mı? Grenier beni sadakatinin hediyelerle alınabileceği bir çocuk olduğumu sanıyor.
O Grenier acha que sou uma criança que pode ser comprada com prendas.
Grenier'ı kendim halletmek istedim.
Mas estava errado, Maria.
Lord Grenier de kendini mevki için favori olarak yerleştirdi. Barış tasarısıyla işini yürütüyor.
Está a correr sob uma plataforma de paz.
Grenier İskoya'daki her bir Fransız askeri geri çekecek.
Grenier retirará todos os soldados franceses da Escócia. Sei que não é o que quereis.
Yanımda olmasına ihtiyacım olan tek kişi o.
É dela que preciso a meu lado. - Temos de impedir o Grenier.
- O vakit Grenier'i durdurmalıyız.
- Como? Sou rei sem poder real.
Bu yüzden buradayım.
Recentemente, Lorde Grenier vendeu a sua maior vinha.
Lord Grenier en büyük olan üzüm bağını yeni sattı.
Porque precisaria de tanto dinheiro?
Banka kayıtları Lord Grenier'in Kraliyet Danışma Meclisine rüşvet vermesiyle ilgili kanıt içermiyordu.
Os registos bancários não forneceram prova de que Lorde Grenier esteja a subornar o Conselho.
Zor olabilir. Grenier sekssiz bir evlilik içinde.
Grenier está num casamento sem sexo.
Ya Lady Grenier? Hiç birini yanına almış mı?
E Lady Grenier tem algum amante?
Lady Grenier'i rahatlatacak birini bul.
Encontrai alguém para consolar a Lady Grenier.
Umarım Lady Grenier ilişki sonrası konuşandır.
Como esperava, Lady Grenier foi muito conversadora no pós-coito.
Kraliyete karşı olan komplon Fransa'ya bir hakaret. Lord Grenier.
O seu plano contra a Coroa é uma afronta a França, Lorde Grenier.
Grenier'in aksine Meclis benim niyetlerimi bilecek.
E, ao contrário de Grenier, o Conselho saberá dessas intenções.
Grenier'in kaçtığı söylendi. Hem de aceleyle. Teşekkür ederim.
A notícia é que Grenier fugiu, rapidamente.
Grenier Meclisde gücümün tükendiğini görmek istiyor.
E, de momento, ele e os nobres estão em vantagem.
Lord Grenier ile ilgili bilmen gereken bir şey var.
- Carlos, sei que gostais dele.
Charles bana neden gelmedin?
Queria tratar eu mesmo de Grenier.
Oylama onları acilen yurda getirmek için.
Grenier posicionou-se como líder da corrida.
Lady Grenier o günden beri teselli edilemez halde.
Lady Grenier tem estado inconsolável desde então.