English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ G ] / Göreceksin

Göreceksin translate Portuguese

4,442 parallel translation
Yani... Beni daha sık göreceksin.
Portanto... vais continuar a ver-me.
Eminim daha önce bir cenazede kullanılmamıştır fakat göreceksin...
Não estou certo. Nunca foi usada num funeral.
Onu öldürürsen başına neler gelecek göreceksin!
Matem-na e vejam o que acontece!
Vücudunda % 7 yağ bile olsa hepimizin seni hâlâ sevdiğimizi göreceksin.
E mesmo que tenhas sete por cento de gordura corporal, verás que todos vamos gostar de ti, de qualquer forma.
* Ve bana gelince, göreceksin şimdi *
E quanto a mim, verão
* Sana verebileceğimi göreceksin *
Verás que te posso dar
Sanırım şansımızın değişmek üzere olacağını göreceksin, Santana.
Acho que vais achar que a nossa sorte está prestes a mudar, Santana.
- Her şey yolunda gidecek. Göreceksin.
- É uma coisa boa, vais agradecer-me.
- Kırmızı bir ışık göreceksin.
- Verás uma luz vermelha ligada.
Peki, gönderdiğim notlarımı okuduğunda, Marshall'ın altındaki pislikleri göreceksin.
Quando ler as notas que eu enviei, irá ver a porcaria toda que acontece em Marshall.
Sen onu göreceksin. O seni görmeyecek.
Tu vê-la, mas ela não te vê.
Dünyaya geri getirdiklerinde insanların biz ucubelere nasıl davrandığını kendi gözlerinle göreceksin.
E, quando regressar, ficará a saber como tratam as aberrações.
Göreceksin.
Vais ver.
Bunu bozmayayım. Sen de göreceksin.
Para quê estragar-te a surpresa, Vais ver por ti próprio.
Göreceksin.
Oh, vais ver.
Göreceksin.
Tu vais ver.
Sen yalnız kendi gözlerinle seyredecek ve kötülerin cezasını göreceksin.
Somente com os teus olhos contemplarás, e verás a recompensa dos ímpios.
- Hiçbir şey, merak etme, Anna. Sadece bir karışıklık oldu, göreceksin hemen gelecek.
Nada, não te preocupes Anna, deve ter sido só um percalço, já deve estar a caminho.
Haftada birkaç gün öğleden sonra gelip motelde çalışması için Emma'yı işe aldım. Yani onu sürekli etrafında göreceksin.
Contratei a Emma para vir trabalhar no motel algumas tardes por semana, por isso vais vê-la por aqui.
Göreceksin!
Vais ver!
Eğer Tusk, Başkan'ın sağ kolu olursa, yönetimin desteğini doğalgazdan nükleer enerjiye kaydırdığını göreceksin.
Com o Tusk ao lado do Presidente, vais ver a Administração a transferir o seu apoio, para a energia nuclear, e a afastar-se do gás natural.
Neler olacağını göreceksin.
Vais ver o que te acontece.
Ce-ee oynarken göreceksin bir de.
Havias de vê-lo a brincar ao cu-cu. É incrível.
Dizlerin üzerinde zarif bir şekilde işini göreceksin.
Seguimos com os nossos joelhos e sempre graciosamente.
Tarihlere bak, onu avladığımı göreceksin.
Podes ver pela data que tenho andado a segui-lo.
Göreceksin.
Descobrirás brevemente.
Hope'u bir dahaki sefer ne zaman göreceksin?
Quando é que vais voltar a ver a Hope?
Gerçi sen beni muhtemelen daha sonra göreceksin.
Exceto que provavelmente verás... mais tarde.
Giriş yapıp yapmadığını göreceksin.
Vais ver se ele entrou ou não. - Ele está lá?
Yeniden toplanacağız ve ilerleyeceğiz Bran. Daha iyi ve daha sağlam olacak. Göreceksin.
Vamos nos reorganizar e continuar, melhores e mais fortes, vai ver.
Yakında göreceksin.
Você vai ver, em breve.
Uyursun ve uyandığında orada olacağız, göreceksin.
Você pode dormir e vamos estar lá num instante, vai ver.
Sanırım dünyanın o kadar kolay değişmediğini göreceksin.
Vais descobrir que o mundo não muda tão facilmente.
Haklı olduğumu göreceksin. - İyi.
Verás que tenho razão.
Oraya ilk kimin varacağını da göreceksin.
- Está bem. - E também verás quem chega lá primeiro.
Benim yaşıma geldiğinde bunun çok önemli olduğunu göreceksin.
Vais ver como é importante, quando chegares à minha idade.
- Çünkü yapmazsan bir sabah uyandığında, oğlunun New York otobüsüne atlamış olduğunu göreceksin.
Porque se o não fizer, vai acordar uma manhã e descobrir que ele está num autocarro a caminho de Nova lorque.
O günü ben göremeyebilirim ama sen göreceksin.
Posso não viver para ver esse dia, mas tu irás.
Diğer taraftan sen de Emma'yı yine göreceksin.
O reverso da moeda é que vais ver a Emma de novo.
O her ne görürse sen de göreceksin.
Aquilo que ela veja, tu verás.
Eğer bu çizgileri uzatırsan hep aynı yere doğru yürüyor olduğunu göreceksin, tamam mı?
Portanto, se esticares esta linha, verás que tens caminhado em direção ao mesmo lugar, certo?
Gününü göreceksin Vauser, değil mi?
Queres levar outra lição, não é, Vause?
Artık bizleri çok daha fazla göreceksin dostum.
Agora, vai ver-nos ainda mais vezes, amigo.
Ama en fazla bu kadarını göreceksin.
Mas sou o mais próximo que você consegue chegar.
Bak, haklı olduğumu göreceksin.
Verás que tenho razão.
Bana kızgın olduğunu biliyorum ama artık göreceksin ki yaptığım her şey kaybedilen tüm o yaşamlar, bir hiç uğruna değildi.
- Sei que estás zangada comigo, mas verás que tudo o que fiz, todas as vidas perdidas não foram em vão.
- Göreceksin.
- Vais ver.
Göreceksin, doğruyu söylüyorum.
Vai ver que estou a dizer a verdade.
Son kez göreceksin.
É a última vez que a verás.
Değerli olduğumu göreceksin.
Verá que sou valiosa.
Göreceksin.
Verá.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]