Görürsünüz translate Portuguese
872 parallel translation
Gidip gitmediğimi birazdan görürsünüz.
Demonstrarei-te se puder ou não.
- Birazdan görürsünüz.
- Já vai ver.
Baylar, bardak yıkarken görürsünüz beni yaparım yataklarınızı şikayet etmeden bir Peni bahşiş verirseniz, teşekkürler ederim ben bu otelde kirli çamaşırlarımı görürsünüz sadece kiminle konuştuğunuzu bile bilmeden.
Meus senhores, lavo os copos E faço-vos as camas sem piar E vocês dão-me um tostão e eu agradeço rapidamente E vêem-me esfarrapada nesta estalagem decadente
Bana karşı dürüst olursanız, benim doğru adam olduğumu görürsünüz.
E descobrirão que eu sou assim, a menos que me enganem
Görürsünüz.
Verá.
Görürsünüz.
Eu acalmo-o.
Afrika'da Kaptan Fry kadar uzun yaşarsanız Bayan Parker yerli hurafelerin az da olsa, gerçekliği olduğunu görürsünüz.
Quem, como o Capitão Fry, viveu tanto tempo em África, Miss Parker vai perceber que há um certo fundo de verdade nas superstições dos nativos.
Dört bir tarafta, dimdik yukarı çıkan yahut karanlığa doğru inen merdivenler kokuşmuş dar sokaklar bit kaynayan, pislik içindeki üstü kemerli geçitler görürsünüz.
Qualquer lugar que olhar, escadarias sobem íngremes como escadas de mão... ou descendem nos escuros abismos pútridos... e pórticos enlodados,... molhados e piolhentos.
Siz bu pencereden bakın, bu taraftan inerse görürsünüz.
Olhe por esta janela, e veja se ela sai.
Iste bunlari görürsünüz.
É isso que iräo ver.
@ Hayallerinizin gerçeğe dönüştüğünü görürsünüz @
Verás que os teus sonhos se realizam...
Umarım, elimizdekilerle yetinmeyi hoş görürsünüz.
Espero que não se importem de comer o que houver comigo.
Bir şeyler duyarsınız, onu görmek istersiniz, sonra da onu görürsünüz.
Ouve-se uma coisa. Espera vê-la e depois a vê.
Pekâlâ! Burası kimin eviymiş görürsünüz siz!
Já vais ver de quem é esta casa!
- Görürsünüz bakalım.
- Seja como for, vão levar um tiro.
Hazırlık çalışmalarını seyretmek çok güzel. Başta mı gidiyorlar, arkadan mı geliyorlar görürsünüz. Geçmişlerini öğrenirsiniz.
Mas gosto de os ver correr primeiro de saber se comandam a prova de ver as avaliações e de ver o que é que os faz correr.
- Evet. Sizinle böyle kişisel bir konuyu konuşmamı mazur görürsünüz umarım.
Perdoe-me por lhe falar de um assunto pessoal.
Fırsat olmadı. Onu yakalayalım görürsünüz.
Mais rápido, senhorita, por favor.
- Sonunda zarar görürsünüz.
Sinceramente não devia.
- Arkadan daha iyi görürsünüz.
- Vê-se melhor lá atrás.
Sonu nereye varır, görürsünüz.
Percebe onde isto vai dar?
Böyle partilerde bazan ev sahibesini görürsünüz... bazan de göremezsiniz.
Por vezes conhece-se a anfitriã numa festa como esta... e às vezes não.
Başına ödül konan birisi varsa onu hemen yakınınızda görürsünüz.
Toda vez que o vêem sabe-se que há alguém por perto com a cabeça a prémio.
Bu bir efsane değil. Yakında kendi gözlerinizle görürsünüz.
Isto não é nenhuma lenda, como já vai ver.
Kabul edenlere baktığınızda, salaklar, parfümlü şemsiyeliler.. ve kuş taklitçilerini görürsünüz.
Idiotas afectados e perfumados, que carregam guarda-sóis e cantam como pássaros.
Hemen ana cadde üzerinde, mutlaka görürsünüz.
É mesmo na rua principal, não pode errar.
Gizlenmiş çiftlikler görürsünüz!
Fazendas escondidas!
Yürüyebilirseniz görürsünüz.
Veja se pode caminhar.
Şu kapılardan sola dönünce sağ tarafta görürsünüz. - Sağ olun.
Por aí à esquerda e à direita.
Umarım siz de bizi mazur görürsünüz.
Espero que o senhor também seja compreensivo.
Belki bir ara gelip bizim oraları görürsünüz. Yani denk düşürebilirseniz.
Talvez possa visitá-la, se tiver oportunidade.
Hep Truvali hayaletler görürsünüz.
Vocês vêem fantasmas troianos por todo o lado.
Yapılınca görürsünüz.
Contanto que seja feito.
Hem de bedavaya. Siz görürsünüz.
De graça também.
Acısını çıkaracağız bunun, görürsünüz!
Os velhacos não nos deixam conversar.
Ne yaptığını bilmek istemezsin, bayan. Kabuslar görürsünüz.
Não gostaria de saber o que ele fez, teria pesadelos.
Ev kadınıysanız faydasını hemen görürsünüz.
Se fosse dona de casa, Sir Wilfrid, saberia imediatamente.
- Görürsünüz şimdi.
Vai ver.
Fakat umarım bize katılmayı uygun görürsünüz.
Mas espero que lhes apeteça juntarem-se a nós.
200 altını bir arada bir daha zor görürsünüz!
Não verão 200 peças de ouro novamente!
Kurallara bakarsanız, cerrahların taşımadığını görürsünüz.
Se for pelo livro, senhor, verá que cirurgiões não as carregam.
Eğer bir denizaltınca takip edilirseniz, görürsünüz, Bay Potter.
Se estiver sendo seguido você verá o submarino, sr. Potter.
Görürsünüz, Kızıl Ordu zamanında gelecek.
Você verá, o exército vermelho chegará em tempo.
Liseyi mutlaka görürsünüz.
O liceu vê-se bem.
Dünyanın en iyi giyinmiş, en güzel kadınlarını görürsünüz.
Você vê as mais bem vestidas, mais bonitas mulheres do mundo.
Dışını kaldırırsanız, içini görürsünüz.
"Quando se tira o exterior, fica o interior."
İçini kaldırırsanız, ruhunu görürsünüz. "
"E quando tiramos o interior, vê-se a alma dela."
Sizin 20 adamınız bizim 20 adamımıza karşı savaşsın. Cesaretiniz varsa çıkın, korkaklık ne demek görürsünüz o zaman! Yoldan çekil!
Que vinte dos seus lutem contra vinte dos nossos, se tiverem coragem, e verão quem são os covardes!
Canınıza okuyacağım! Görürsünüz siz!
Vão pagar!
Yaşlı bir adamı mazur görürsünüz.
Tem de desculpar um velho.
Beni mazur görürsünüz öyleyse?
Vai-me dar licença, então?