Götürecegim translate Portuguese
3,993 parallel translation
Önce babama kahvalti götürecegim.
Vou levar pequeno-almoço para o meu pai antes.
Gece daha yeni başlıyor, seni köpek dövüşü izlemeye götüreceğim.
A noite ainda é jovem. Vou levar-te a uma luta de cães.
Yaralarının izin verdiği hızla onu eve götüreceğim.
Acompanhá-lo-ei até casa ao ritmo que as feridas permitirem. Vão!
Yüce İsa'ya ve Meryem Ana'ya yemin ederim ki bir gün ondan intikamımı alacağım ve ona adalet ve ölüm götüreceğim!
Juro a Jesus Cristo, nosso Senhor e à Virgem Imaculada, que um dia, vingar-me-ei dele e trá-lo-ei à justiça e à morte, e que Deus me ajude.
İlk kez giderken çocukları da götüreceğim oraya gitmeleri çok önemli.
Vou levar as crianças pela primeira vez, porque é importante que elas vão.
Bunu laboratuara götüreceğim. Tamam.
Vou levar isso para o laboratório.
Başındaki bitleri hallettikten sonra, seni atlıkarıncaya götüreceğim
Mal lhe tirem os piolhos levo-os a andar de carrossel.
Çünkü onu Zumba dersine götüreceğim, burada oturup üçünüzle konuşmaktan... bin kat daha cazip.
Porque gostaria de a levar a uma aula de Zumba, que é algo que eu preferia muito mais estar a fazer do que falar com vocês os três.
Seni götüreceğim, gidip babana söyleyeceğiz tamam mı?
Vamos voltar é dizer ao teu pai.
Bana dayanacaksın tamam mı? Seni götüreceğim.
Apoias em mim, Porque vou levar-te.
- Seni götüreceğim tamam mı?
- Vou levar-te, - Tudo bem? Tudo bem.
Lydia'nın arabası hasarlı olduğu için onu okula ben götüreceğim.
Prometi à Lydia que lhe dava boleia, pois o carro dela está partido.
Onu evine götüreceğim.
Vou levá-lo para casa.
- O kızı babasına geri götüreceğim.
Devolver aquela menina ao pai dela. - Não.
Hayır, hayır, şimdi seni evine götüreceğim tamam mı?
Não, não. Eu levo-te a casa, sim?
Hastaneye gittiğimiz zaman seni iyileştireceklerdir. Bende seni eve götüreceğim ve orada herkes yanında olacak.
Vamos levar-te ao hospital, e vão tratar de ti, vou levar-te para casa, e toda a gente vai cuidar de ti.
Bunu gazetelere götüreceğim.
Vou levar isto aos jornais.
Bunu en tepedekilere götüreceğim.
Vou levar isto directamente para o topo.
Bu haini ülkesine geri götüreceğim.
Vou devolver este malandro ao seu país.
Açık saçık giyin. Çok hoşuma gidiyor. Seni bir yere götüreceğim.
Veste-te de prostituta, como eu gosto.
Onu Pound Kasabası'na götüreceğim.
Conseguimos.
Onu karakola götüreceğim, tamam mı?
Vou levá-lo para registar a detenção, está bem?
Yarın onu eve götüreceğim.
E amanhã, trago-a a casa.
Seni bu hurdalıktan götüreceğim.
Eu levo-te deste ferro-velho.
Genç bir kızım var yarın jinekologa götüreceğim ve sana söylüyorum...
Tenho uma filha adolescente que vou levar ao ginecologista amanhã.
Pekala, bunu sahneye götüreceğim. Tommy ile konuşacağım. Heyecana kapılma, tamam mı?
Vou levar isto para o palco e falar com Tommy.
Kalırsanız, babama götüreceğim.
Se ficar, devolverei ao meu sogro.
Aile İrtibat memuru bulduk onu Latimerlara götüreceğim.
Já temos um Oficial de Ligação Familiar, vou levá-lo aos Latimer.
İncelenmesi için Danny'nin bilgisayarını götüreceğim.
Tenho de levar o computador do Danny para investigação.
- Canavarı yanımda götüreceğim.
- Levarei a besta comigo.
Bunu operaya götüreceğim.
- Vou levar este à ópera.
Ben Ruth'u eve götüreceğim.
- Vou levar a Ruth a casa.
Oraya kendim götüreceğim, her adımında bebek gibi bakacağım ona.
Vou vigiá-lo durante o processo não vai sair da minha vista.
Kızları alıp ailemin yanına, California'ya götüreceğim- -
Vou levá-las para casa dos meus pais na Califórnia...
Eğer müsade etmeyeceksen polisle konuşurum. Kızları götüreceğim.
Se não me deixares falar com a policia, eu levo as nossas filhas.
Telefonu arabaya götüreceğim. Sonra hemen döneceğim.
Vou por o telefone no carro.
Şükürler olsun, gırtlağında sorun yok. Ama yine de emin olmak için seni muayenehaneme götüreceğim. - Sakın!
A laringe não parece estar fracturaca, mas temos de ir ao consultório para ter a certeza.
Öyle yapacağız, tabii. Onu alıp götüreceğim.
Pode ter a certeza que o faremos.
Seni buradan götüreceğim.
Eu não sou capaz! Vou tirar-te daí.
* Götüreceğim seni dosdoğru tehlikeli bölgeye *
Levo-te até à zona do perigo
Bu gece onu alıp, götüreceğim.
Vou levá-lo comigo para casa esta noite.
- Bir şişe şarap götüreceğim, kadın daha çok şey söyleyebilir.
Levo-lhe uma garrafa de vinho, e talvez tenha algo mais para dizer.
Çocuk Gözcü'yü geleceğe ben götüreceğim Peter.
Vou levar a criança Observadora para o futuro, Peter.
Onu geleceğe ben götüreceğim.
Vou levá-lo para o futuro.
Bak... Sadece güven bana, Büyük planların var ve seni yanımda götüreceğim. tamam mı?
Tens planos e eu levo-te comigo.
Seni eve götüreceğim.
- Vou levar-te para casa.
- Kediyi götüreceğim.
- Eu levo o gato.
Ve "Seni kimsenin artık incitemeyeceği bir yere götüreceğim" der.
E diz ele, "Levo-te para onde mais ninguém te poderá fazer mal".
Onu doktora götüreceğim ama söylüyorum sana Jen, o sadece aynı eski karısının yaptığı gibi ona el pençe divan duracak birisini istiyor.
Eu levo-o ao médico, mas aviso-te, Jen, ele só quer alguém que lhe dê tudo de mão beijada como a ex-mulher dele fazia.
Seni eve götüreceğim.
Eu levo-te a casa.
Evet, Eğer işlerini hallederse Benimle birlikte New York'a Hanna'yı götüreceğim
Sim, se correr bem, vou levar a Hanna comigo para Nova Iorque.
götüreceğim 23
götür 56
götür beni 46
götürün 170
götür beni buradan 40
götürün onu buradan 54
götür şunu 30
götür onu 81
götür onu buradan 45
götür onları 29
götür 56
götür beni 46
götürün 170
götür beni buradan 40
götürün onu buradan 54
götür şunu 30
götür onu 81
götür onu buradan 45
götür onları 29