English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ G ] / Gözyaşları

Gözyaşları translate Portuguese

1,527 parallel translation
Bırak gün ışığı gözyaşlarını kurutsun.
Deixa que a luz do dia Te seque as lágrimas
Gözyaşlarına karşı savaş verdiğim onca yıl neden geçmiş ölmüyor?
Demasiados anos Retendo lágrimas Porque não pode o passado Limitar-se a morrer?
Artık anılar yok sessiz gözyaşları yok.
Não mais recordações Não mais choros em silêncio Não mais olhares saudosos
Gözyaşların beni çağırdı
Não chores mais, eu estou aqui
Gözyaşlarımın mavisi insan tenini boyar.
O azul das minhas lágrimas mancha a pele humana para sempre...
# Ve, şimdi yıllarla karşı karşıyayım # senin sevmen gibi... # tüm gözyaşları da yok oldu.
Oh, e agora encaro os anos a maneira como me amaste... Varreu todas as lágrimas
# Gözlerimden yaşlar boşaldı # ve şimdi yıllarla karşı karşıyayım # senin sevmen gibi... # tüm gözyaşları da yok oldu.
Oh, e agora encaro os anos O jeito que me amaste... Varreu todas as lágrimas.
İsa'nın gözyaşları.
Jesus chorou.
Sahte gözyaşlarıyla daha iyi bayan.
É óptima com as lágrimas falsas, senhora.
Sakın gözyaşlarını akıtma, Julia, bunun için çok yaşlıyım.
Deixa-te de choros, já passei a idade.
İkimiz de biliyoruz ki bir musluk gibi gözyaşlarını tutabilir ya da akıtabilirsin, şimdi son verir misin ağlamaya?
Bem sabemos que abres e fechas as comportas, portanto fecha-las?
Timsahın Gözyaşları'nda oynayan çocuk değil misin sen?
Não és o miúdo do filme Lágrimas de Crocodilo?
Timsahın Gözyaşları.
Lágrimas de Crocodilo.
TİMSAHlN Gözyaşları Yaşam.
LÁGRIMAS DE CROCODILO VIDA.
Sen Timsahın Gözyaşları'ndaki adam mısın?
Não és o tipo do Lágrimas de Crocodilo?
Ama bazen konuşmak gözyaşlarını getirir.
Mas, às vezes, começamos a falar e debulhamo-nos a chorar.
Gözyaşları, söyleyemediğin şeyleri anlatır anlıyor musun?
E, ao chorar, dizemos aquilo que não teríamos dito, se tivéssemos falado.
Gözyaşları için vaktimiz yok.
Não temos tempo para choro.
Gerçek yıldızların gözyaşlarına ayıracak vakitleri yoktur.
As verdadeiras estrelas não têm tempo para lágrimas.
Ama Paulina'yı terketmiş. Buraya dönüp öğretmenlik yapmasının... tek nedeni bu. Dünyaya küsmüş, gözyaşları sel gibi akmış.
Ele deixou-a, por isso ela veio pra cá dar aula.
Gözyaşları.
Lágrimas.
Tanımadıkları biri için döktükleri gözyaşları...
... entre essa gente que chora por alguém que não conhece.
- Tatlım her şey çok kötü geçtiyse... ne yaparız biliyorsun, hemen gözyaşlarımızı bırakırız.
Mas se tudo fosse assim, sabes como estaríamos? Desfeitas em lágrimas.
Sevinç gözyaşları döküyor.
Ela está chorando de alegria.
Sevinç gözyaşları mı döküyorsun?
Está chorando de alegria?
Gözyaşları üzüntüden mi, neşeden mi?
São lágrimas de dor ou felicidade?
Gözyaşlarım dilimi bağlıyor.
Lágrimas salgam minha língua.
52 yaşında boşanan, gözyaşlarına boğulan, eşlerini hiç sevmediklerini kabul eden ve yaşamları bir elektrik süpürgesiyle yutulmuş gibi olan insanlardan biri olmak istemiyorum.
Não quero ser um desses homens que se divorciam, aos 52 anos, admitindo que nunca amaram a mulher e que a sua vida tinha sido sugada por um aspirador.
Gözyaşlarına boğulurum.
eu prendo-te em lágrimas.
Gözyaşlarına boğulacaksın sandım.
Pensei que ias começar a chorar.
Benim haricimdekilerin, gözyaşlarını görebiliyordunuz.
Podia ver todos a chorar, excepto a mim.
Ona baksana, gözyaşlarına boğulmak üzere.
Olha para ela, quase a explodir de lágrimas.
Gözyaşları mı gördüm?
Será que vejo lágrimas? Ei!
Kalabalık Toom Parinya'nın geri dönüşünü sevinç gözyaşları ile karşılıyor.
Dão as boas-vindas a Toom Parinya no seu regresso a casa, lágrimas de alegria.
Grace arabayı görünce gözyaşlarını tutamadı.
A Gracie desatou a chorar quando o viu.
Senin gözyaşların sinyal olacak. Sinyal.
As tuas lágrimas são o sinal, o sinal
Gözyaşları ve arzular, nasıl buldun?
Você é uma revelação, Sunny. - Nenhuma revelação.
O kadar mutluydum ki, gözyaşlarımı tutamadım.
Fiquei tão feliz que não pude conter as lágrimas.
Gözyaşlarımı saklayamıyorum
Não posso esconder as minhas lágrimas.
Odadan çıktığında gözyaşlarına gömülmedilerse gerçeği söylememişsin demektir.
Se não estavam a chorar, não lhes contaste a verdade.
Zaten sabahtan beri gözyaşlarına boğulmak ve kendine acımak için bekliyordun.
Por estar prestes a lavar-me em lágrimas e dar uma péssima figura minha?
Göster gözyaşlarını.
- Choro abertamente.
Biz, uygunsuz travmatik bir olaydan sonra bile şaka yapabilir, gözyaşlarımız arasından gülebiliriz.
É o que fazemos, rir até chorar, contar piadas, desapropriadamente cedo, após um evento traumático.
Cohenler için değil. Biz, uygunsuz travmatik bir olaydan sonra bile şaka yapabilir, gözyaşlarımız arasından gülebiliriz.
É o que fazemos, rir até chorar, contar piadas, desapropriadamente cedo, após um evento traumático.
Gözyaşlarının tadının daha az acı olmasını sağlıyor.
Ajuda as lágrimas a serem menos amargas.
- Evet, gözyaşları dinmeli.
- Sim, as lágrimas têm de desaparecer.
Sil şu gözyaşlarını... bununla!
Seca as lágrimas com isto!
Gözyaşları dökülüyor muydu ve- -
Houve lágrimas e...?
Lütfen. Bakın bu gözyaşları her şeyi anlatıyor.
Por favor, estas lágrimas falam por si.
Gözyaşları içinde yalvarıyordu ve onu reddetmek için kalbinizin taşlaşmış olması gerekirdi.
Ela implorou e pediu e Teria partido o coração dela se recusasse, por isso... antes de Mr.
Bir daha hiç efendimin gözyaşları size üzülmeyecek.
Até amanhã, devo ver meu senhor agora.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]