Göğüs translate Portuguese
4,073 parallel translation
- O zaman göğüs kafesini açmam gerek.
Tenho de abrir o peito dele.
Belirtiler... Şiddetli ve geçmeyen göğüs sıkışması hazımsızlık, bulanık görme, nefes darlığı.
Os sintomas são um aperto severo e persistente no peito, indigestão, visão turva, falta de ar...
Göğüs sıkışması...
Aperto no peito...
Göğüs tepsisi.
- Kit torácico.
Göğüs kafesinde ezilme, kırılmış kaburgalar.
Esterno ferido, costelas partidas.
Zorluklara göğüs gerdi.
Ela tratava de tudo sozinha.
Yang, göğüs tüpü.
Yang, dreno torácico.
Bu sıkıntılara göğüs germelerine yardımcı olmak için.
Para os ajudar a superar.
Feci bir durum olduğunun farkındayım ama bir şekilde göğüs gereceğiz.
Pronto, pronto. Sei que é terrível, mas vamos ultrapassar isto.
Max bilirsin, eğer sevgilim daha büyük göğüs - bizimkinden daha mı büyük?
- Max, se o encontro for desastre... - Maior que nós?
Göğüs ucum, göğüs ucum takıldı!
- O que foi? - Mamilo, mamilo, mamilo! - O meu mamilo está preso!
Jimmy göğüs ucunu bir beşik kazasında kaybediyordu.
O Jimmy quase perdeu o mamilo num acidente com o berço.
O uzun göğüs uçlarının başına dert açacağını söylemiştim.
Eu disse-te que um dia esses mamilos compridos voltariam para te assombrar.
Göğü ucum, göğüs ucum...
O meu mamilo, o meu mamilo, o meu mamilo!
Bu mısır patlağı tanesi Virginia'nın göğüs arasına kaçmıştı.
Esta semente de pipoca caiu pelo decote da Virginia.
Eğer gelişmiş göğüs kasları isteyeceksen geç kaldın çünkü sende zaten var.
Se ias pedir uns peitorais bem-definidos, já vais tarde, porque já os tens.
Göğüs kafesinde tek kurşun yarası.
Ferimento único de bala no peito.
Bana göğüs kiti lazım.
Preciso de uma bandeja torácica.
Göğüs kafesini açmam gerek.
Preciso de lhe abrir o peito.
Göğüs ve batında ezilme ve yaralanmalar var.
Contusões e dilacerações no tórax e no abdómen.
Acıya göğüs germek lazım, değil mi?
Há que ignorar a dor, certo?
Göğüs kafesi ve diyaframdan yapışıklar.
Estão ligadas pelo esterno e pelo diafragma.
- Göğüs filmlerini görmem gerek.
- Preciso das radiografias ao peito.
Kurşun göğüs kafesini delmiş, omurganın arka tarafını delip geçmiş ve en yakın duvara saplanmış.
A bala furou o esterno, foi directamente através das costas, se alojou numa parede adjacente.
- Göğüs kanseri oldum.
- Tenho cancro da mama.
Göğüs kafesinde bunu bulduk.
Encontrámos dentro da caixa torácica.
Aslında bir şey olmadığını güvende olduğumuzu yarın ölülerimizi gömüp buna göğüs gereceğimizi söylemeliyim ama söylemeyeceğim çünkü söyleyemem.
Devia dizer-vos que vamos ficar bem, que estamos seguros, que amanhã iremos enterrar os nossos mortos e persistir, mas não o farei, porque não posso.
Kurban büyük çapta yaralara bağlı olarak çok kan kaybetmiş. Keskin objeler göğüs ve kafada çukurlara neden olmuş. Anında ölmüş.
A nossa vítima sofreu hemorragia violenta e dilaceração no peito e cabeça.
Göğüs kanseriydi. Rahip geldi ve onun için dua etti şimdi yürüyerek pazara gidiyor.
A minha cunhada teve cancro, e veio ter com o Pai para ele rezar por ela e entretanto está sã e salva.
Göğüs kaldıran sutyenler giyip, davanızda...
Se o sutiã serve... Ou no seu caso, não serve.
Göğüs çatalında ceviz bile kırabilirsin.
Podias partir uma noz no decote dela!
Göğüs mü? Acı sos mu?
Peito, picante?
Göğüs ucunda asılı bir bebeği var ve vergi işlerini halletmiş.
Ela tem um bebé pendurado no mamilo e tratou dos impostos.
Travis Berta. Eski Özel Kuvvetlerden taktikçi iyi eğitimli, göğüs göğse çok iyi derecede muharebe edebiliyor.
Travis Berta, ex-forças especiais, militar, muito treinado em combate mano a mano.
Göğüs uçları.
São os mamilos, pronto.
- Göğüs röntgeni çekilsin.
- E uma radiografia peitoral.
Bilinci yok, kafa travması ve göğüs kırıkları var.
Inconsciente, trauma craniano, tórax instável.
Yüzünde çoklu yaralar her iki pelviste kırıklar ve göğüs kafesi kırıkları var.
Lacerações faciais múltiplas, fracturas pélvicas bilaterais, tórax instável.
Pilotum göğüs ağrısı çekiyor.
O piloto queixou-se de dores no peito.
Obezite, göğüs kanseri, kasırgalar yaşlı kadınların çocuk doğurması, iPhone... O işi süper yapıyordu.
Obesidade, cancro da mama, furacões, mulheres mais velhas a terem filhos, iPhones...
Şey, eğer bunu bilseydim, burada kalmazdım. Yeni ikizlerin olduğunu söylediğinde, bir göğüs işinden bahsettiğini düşündüm.
Quando falaste em gémeos novos pensei que eram implantes mamários.
Göğüs boşluğu parçalanarak açılmış.
A cavidade torácica foi rasgada.
Ekibimize geçen hafta bir göğüs cerrahı katıldı,... ve kendisi yeniden damarlanma operasyonu gerçekleştirdi.
Na semana passada, um cirurgião torácico juntou-se a nós, e fez uma revascularização.
Göğüs kanseri.
Cancro da mama.
Kurban göğüs kafesinden delici bir darbe almış bu büyük miktarda kalpsel deformasyona yol açmış.
A vítima sofreu um trauma penetrante nos ossos do peito, seguida de grande erupção cardiacal.
Göğüs kafesini öylece açamazsın ayrıca diyaloglar...
Não pode abrir o peitoral assim, - e o diálogo...
Evet ama tanık iki yıl önce göğüs kanserinden öldü.
Uma testemunha que morreu de cancro há dois anos.
Kan değerlerini, EKG'sini, göğüs filmini, toksikoloji raporunu istiyorum.
Exames de sangue, electro e raio-x do tórax.
Geçen hafta göğüs muayenemi yaptım iyi gibi duruyorlardı.
Eu fiz uma mamografia a semana passada e está tudo bem.
Daha fazla göğüs mü?
Mais peito?
Eskiden göğüs ölçülerim normaldi.
Eu usava uma copa A.