Gücü translate Portuguese
10,536 parallel translation
Kızının kanı bir ganimet ve onu bulup kullanırlarsa Marius'un gücü sonsuz olur.
O sangue da tua filha é o objetivo e se eles a encontrarem e o usarem, o poder de Marius não terá limites.
Benim şirin ama hayal gücü kıt yatak arkadaşım, bu benim uzmanlık alanım.
Essa, meu doce mas pouco criativo parceiro, é a minha área de mestria.
Ananı sikeyim Walt Disney, hayal gücü olmayan orospu çocuğu!
Vai-te foder, Walt Disney. Monte de merda sem imaginação!
"Yahudilerden tiksinen o bedeninin hiçbir yerinde benim pipimin ucundaki kadar bile hayal gücü olmayan bücür bir Yahudi düşmanı."
"Um anti-semita baixinho com menos imaginação em todo o seu corpo odiador de judeus do que eu tenho na ponta da minha uretra."
Siyah gücü!
Poder para os negros!
Siyah gücü! - Defolun gidin buradan!
- Poder para os negros!
- Ucuz iş gücü için.
Para cortar nos custos laborais.
V-8 motor, 325 beygir gücü, üçlü klima kontrolü.
Motor V8, 325 cavalos. Controlos climáticos de três zonas.
Kutsal tanrımız, her şeye gücü yeten
Santo Deus, Pai todo-poderoso, eterno Deus e Pai
Sana emrediyorum eski yılan, yaşayanların ve ölülerin adaletiyle, yaratıcın ve tüm evrenin yaratıcısının gücüyle. Seni cehenneme gönderecek gücü olanın adıyla.
Desconjuro-te, antiga serpente, pelo juiz dos vivos e dos mortos, pelo seu Criador, pelo Criador de todo o universo, por aquele que tem o poder de remeter-te para o inferno, para afastar-te com medo juntamente com os teus lacaios selvagens,
Basbakan Lumumba'nin bir suikasta kurban gitmesi. Baris Gücü'nün bölgeye sevk edilmesini bir zorunluluk haline getirmistir.
E com o assassinato do primeiro-ministro Lumumba, temos a obrigação moral de enviar mais pacificadores.
Birlesmis Milletler, Kongo'nun talebi dogrultusunda, söz konusu Baris Gücü askerleri için Irlanda'ya basvurmustur.
As Nações Unidas, considerando os desejos do Congo, pediram, mais uma vez, que estes pacificadores venham da Irlanda.
Baris Gücü olarak hizmet vermek için BM, bize büyük bir onur bahsetti.
A ONU deu-nos esta grande honra de actuar como pacificadores.
BM Baris Gücü'nün Katanga'ya gelecegini duymussunuzdur. Bu yüzden desteginize ihtiyacim var General de Gaulle.
As Nações Unidas vão enviar mais tropas pacificadoras, por isso preciso da sua ajuda, general de Gaulle.
Bölgeye Birlesmis Milletler Baris Gücü askerleri sevk edildi.
Mas as tropas pacificadoras da ONU mostram o seu trabalho.
BM Baris Gücü birlikleri de baskenti Elizabethville'de çatismalar devam eden Katanga Bölgesi'nde.
As tropas da ONU estão a instalar-se na região de Katanga.
BM'nin Baris Gücü askerlerinin saldirganlasmasi biricik ülkem için bir hayli üzücü.
É lamentável para o meu querido país que os pacificadores das Nações Unidas se tenham tornado agressores.
Shredder, infazcı gücü Ayak Takımı ile birlikte sokaklarımızda hüküm sürdü.
Juntamente com o seu exército de vigilantes, o Clã do Pé, o Shredder mandava nas nossas ruas.
Ben üçü bir aradayım. Beyin, kas gücü ve tabii ki çekici bir kişilik.
Sou uma tripla ameaça : cérebro, músculos e, claro, uma personalidade deslumbrante.
Bizde yıldız gücü var.
Temos o carisma das estrelas.
Portalın gücü oradan geliyor.
A força do portal vem de lá.
- Kaplumbağa gücü!
- Poder das tartarugas!
Kaplumbağa gücü!
Poder das tartarugas!
Manyetik mühürdeki gücü kesersen kasadaki yedek patlayacak ve kasa kapalı kalacak.
Se cortares a energia do selo magnético, a reserva do cacifo é accionada e mantêm-na fechada.
Gücü kapatmamız gerek.
Temos que cortar a energia.
Teyzem misafir geleceği zaman işi gücü bırakıp Bebek Hanım'ını banyoya sokardı.
A minha tia, quando ouvia que um convidado vinha, largava tudo e dava banho na Srta, quando era pequena.
Olabilir. Yine de sizde yeteneğin de ötesinde bir görme gücü var.
Ainda assim, você possui uma visão que transcende a mera habilidade.
Sizi seven adamın sizi koruyacak gücü var.
O homem que a ama, tem poder para a proteger.
Manny, bedeninin başka bir gücü bu.
Manny, isto é apenas outro poder que o teu corpo tem.
Ben de on adam gücü var.
Tenho a força de dez.
Onun Onu takip edenlerin taptığı bir çekim gücü var.
Ela tem um magnetismo que os seguidores dela adoram.
Evet, ama o genç bir kadın. Genç bir kadının gücü ve... Ve mükemmel tekniği, ve bu... bu...
Sim, mas ela é uma jovem com a força de uma jovem e... com uma técnica perfeita, e...
Gücü yetiyorken bütün alfalara sözünü geçiriyor.
Ele tira prazer de chatear gajos como nós porque pode.
Bu milislerin sınırsız ateş gücü mevcut ve koordineli saldırabilirler.
Estas milícias têm poder de fogo ilimitado, e conseguem ser coordenadas.
AC-130, silahlı İHA, gerçek Amerikan ateş gücü.
Um avião Spectre, um drone ISR... Poder de fogo americano, pá.
Gençliği ve hayat gücü kanda, balgamda boğuluyor.
A sua juventude e vigor afogam-se em sangue e muco.
İyi de, bunları satın almaya kimin gücü yetecek?
Muito bem, mas quem terá dinheiro para isto?
Karşılık verecek gücü kalmasın.
Vai ficar sem força.
Cottonmouth'un eski gücü kalmamıştı.
O Cottonmouth estava enfraquecido.
Artık üzerinizde bir gücü yok.
Ele não tem mais poder sobre vocês.
Çocuklarımıza..... kötü bir insanın bize yaptığı şeylere karşı..... Tanrı'nın doğaüstü gücü sayesinde nasıl sırtımız dik savaştığımızı anlatın!
Fiquem para que as nossas crianças de futuras gerações saibam que pelo poder de Deus, nos fortalecemos contra a acção do mal.
Tanrı, yaşamımızın gücü iken..... kim bizi korkutabilir?
O Senhor é a força nas nossas vidas. Quem devemos temer?
Özel Delta Gücü'ne katılır. Ez-Geç programı gözlem listesine seçilir.
Webb entra para o 1º das Forças Especiais Delta.
Hayal gücü yok.
Ele simplesmente não tem a imaginação.
75 dolar. Ama işçilik gücü de var.
$ 75 dólares
- Tamam. emiş gücü normal.
- A sucção está bem.
Eğer kolyeyi buraya koyarsak gücü sıvının içine gidecek ve seni içerden koruyacak.
Se o colocarmos aqui, o poder dele vai passar para os líquidos e vai proteger o interior do teu corpo.
Şükür, Tehran etrafına daha çok savunma gücü konuşlamışlar.
Graças a Deus. Parece que puseram mais defesas à volta de Teerão.
Onların gücü, ağırbaşlılığı ve desteği bize davada şahane bir ilham ve dayanıklılık kaynağı oldu.
A força, dignidade e apoio deles ao longo deste julgamento foi uma tremenda fonte de inspiração e força a todos nós.
- Siyah gücü!
Poder para os negros!
İçindeki gücü görmek istiyorum.
Quero ver a força que eu sei que tens.