English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ G ] / Günah

Günah translate Portuguese

4,958 parallel translation
Günahının bağışlanması için, dine bağlı olduğunu itiraf etmelisin.
Para encontrar absolvição, o crente tem de confessar.
Eğer beni geri istiyorsan, döndüm, ama senin günah keçin olmak için burada değilim.
Se me queres de volta, eu estou aqui, mas não vou ficar a ser o teu saco dos socos.
Ta ki Günah Yiyen seni kan bağından ayırana kadar.
Até o Devorador de Pecados cortar esse laço de sangue.
İşte en büyük günahım bu.
É esse o meu grande pecado.
O zaman günahın çok küçükmüş, dostum.
Então pecaste muito pouco, amigo.
- Günah Yiyen.
O Devorador de Pecados.
Ben bir Günah Yiyen'im.
Eu sou o Devorador de Pecados.
- Günah Yiyen sayesinde.
O Devorador de Pecados.
Günahı bir mil öteden algılarım.
Posso sentir um pecado a quilómetros de distância.
Hadi lan bunun günahı benim boynuma olsun.
Ok, estou a pecar.
Yazık günah abi ya.
Que pena.
Valla şimdi kimsenin günahını almayayım.
Não vale difamar.
Bir şey derdim de günah.
- Não era correto dizer.
Burası bir mahkeme Bayan Walker, günah çıkarma yeri değil.
Isto é um tribunal, Sr.ª Walker, não um confessionário.
Günah keçisine ihtiyacımız olduğunu da biliyoruz.
E nós sabemos que precisamos de um bode expiatório.
Ama günah keçisinin kim olacağı konusunda bir düşünelim.
Mas vamos ser muito claros acerca de quem deve ser o bode expiatório.
İhanetin sadece insanların işlediği bir günah olduğunu sanırdım.
Pensei que a traição era um pecado cometido apenas por humanos.
Bunun günahı benimdir.
Isso é uma vergonha para mim.
Kesinlikle Herkül senin en büyük günahın hırsın olmamasıydı!
Exactamente! O seu pecado foi não ter ambição.
Evin günah yuvası olduğunu öğrendiler.
Já sabem que somos badalhocos.
Günahına göre bir yere gidersin.
A punição é proporcional ao crime.
Senin günahın nedir?
Qual foi o seu?
Çok günah işledim.
Havia muitos.
Bizi günah yoluna sokma, şeytandan koru.
E não nos deixeis cair em tentação, mas livrai-nos do mal.
O zamana kadar ondan nefret edersen bunun günah olacağını söyledi. Ve daha sonra çocuk sahibi olamayacağımızı söyledi.
Nessa altura, ele disse que eu revelaria um tal ódio por ele que seria pecado e seria um pecado ainda maior termos filhos pois eu era malvada.
Bu günah, Peter. Bu bir günah.
É um pecado, Peter, um pecado.
Eskisinden daha beter günah keçisi olacağız.
Seríamos o bode expiatório.
Bir numarada 6 hafta daha kalmak pek çok günahı örttü.
Mais seis semanas no primeiro lugar compensaram muitos pecados.
" Günah yuvası mı?
" Antro de Iniquidade?
Ama ben çoktan sizin bu günah gecenizi YouPorn adlı siteye yükledim.
Mas já coloquei o teu vídeo da treta num site chamado YouPorn.
Ve Adem'den sonra on nesil boyunca, günah bir parçamız oldu.
E, assim, nas dez gerações desde Adão, o pecado caminhou entre nós.
Her şey, bütün hayatın bir adamın günahını temizlemek istemesi yüzünden böyle oldu.
Testemunhei que toda a tua vida... foi feita para sujar a transgressão de um só homem.
Bu günlerde günah çıkarmada duyulan sıradan şeylerden.
As coisas que se ouvem nas confissões, hoje em dia.
Günah çıkarırken söylediği bir şeyin kaidesinde söylersin.
Fale-lhe com base no que ela disse na confissão. Eu sei, eu sei.
Günah çıkarmasıyla bir ilgisi yok.
Nada que denuncie a confissão dela.
- Günahını bağışlamadınız herhalde?
Não lhe concedeste absolvição, obviamente.
Suç işlemekle tehdit ediyor, günahının bağışlanmasını değil.
Ameaçou cometer um crime, não está a pedir perdão.
Zinanın günahını mı çıkarayım?
Quer que eu confesse adultério?
Affedilmez bir günah işlesen bana söylerdin herhalde?
Vais dizer-me que teria de cometer um pecado mortal, acredito.
Günah işlediğim için beni affet Peder.
Perdoe-me, padre, porque pequei.
Bundan fazla günah işledim.
Pequei mais do que isso.
Günah çıkarırken olduğundan daha dürüstçe değil mi?
Não é ser-se mais honesto do que dizer-lhe na confissão?
- Affedilmez günahı işlememi durdurmasını.
Que me impeça de cometer um pecado mortal.
"Günah Şehri" diye bir üne sahip olmasına rağmen,
Apesar da sua reputação de Cidade do Pecado,
Bugün de karnımızı doyur ve günahlarımızı bağışla. Biz de bize günah işleyenleri bağışlıyoruz.
O pão-nosso de cada dia nos dai hoje e perdoai-nos as nossas ofensas, assim como nós perdoamos a quem nos tenha ofendido.
Günah çıkartmak istiyor.
Ele quer ir à pôrra da confissão.
- Aman, evet be! Günah çıkartın.
Confesse.
Korkarım ki yalnız suç ve günah surlarımızı aşabilir. Biz iyi askerler değil miyiz?
Tenho medo, que só o pecado e as transgressões podem derrubar as nossas paredes, ou por acaso não somos bons soldados?
Mükemmel bir günah keçisiydi.
Ele era o bode expiatório perfeito.
Ve bundan daha büyük bir günah yok.
E não há erro mais imperdoável.
Aksi hâlde günah olmazlardı.
De outra forma, não seriam pecados.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]