English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ H ] / Hafif

Hafif translate Portuguese

4,753 parallel translation
Hafif raylı sistemle bağlantılı olarak arazide jeolojik araştırma yapıyorlar.
Estão aqui a fazer um estudo geológico em ligação com o caminho de luz.
Geri kalanınız da hafif trafik sıkışıklığı ya da küçük kasırga uyarısı Jared yüzünden buluşmaya geç kalacağımızı düşünmesin.
Agora, vocês... nem pensem que vamos faltar a este encontro devido a um ligeiro engarrafamento de trânsito, ou de um pequeno aviso de tornados, ao Jared...
Hafif bir şeyler mi okuyorsun? Ya, keşke.
- Uma leitura ligeira de Verão?
Kaba adamlar, hafif meşrep kadınlar, viski, günah ve silah.
Homens rudes, putas, uísque, pecado e armas.
- Çetin kelimesi bile yanında hafif kalır.
Dificuldade não define isso.
Yüzsüzden daha hafif bir şey olduğunuz asla söylenemez Bayan Morgan.
Nunca permita que lhe digam que não é audaz, Mna.
Hafif bir rüzgarın bile seni yere yıkacağını düşünmüştüm.
Achei que bastava uma aragem para te derrubar.
29 Ağustos 1981'de Angola'nın 160 km içerisinde, hafif Toyota pikap içindeydim ah.. hafif araçlarla arazi görevindeydim, 250 kalibre Browning ağır makineli tüfekler için platform görevi görüyordu.
Em 29 agosto de 1981, a 150 km de Angola estávamos em uma operação com veículos leves e... o veículo em que eu estava era um Land Cruiser com plataforma para 2 armas cal. 50
Karışık demek hafif kalır, kardeşim.
Tenso não é a palavra certa, irmão.
Bu geceki ilk hafif siklet karşılaşmasında karşınızda yerel favori...
Na primeira luta pesos-pluma da noite teremos a favorita local,
Kullanılan silaha gelince 1982 öncesi yapılmış, standart 20 mermilik şarjörlü tam otomatik olmak üzere modifiye edilmiş eski model bir KG-9 hafif makineli silah olduğunu belirledik.
Relativamente ao histórico da arma, identificamos como sendo já antiga, anterior a 1982, metralhadora KG-9. Modificada para ser totalmente automática, com cargas para balas de calibre 20.
Darvany Jennings'in yerini bul ve oğluna kimin hafif makineli silah verdiğini öğren.
Localize a Darvany Jennings, e descubra quem forneceu a arma ao filho.
Ve sol bileğin şu basketbol oynarken incittim dediğin hâlâ iyileşmemiş çünkü parlak kravatın hafif sola kaçmış.
E o teu pulso esquerdo, que alegas ter aleijado a jogar basquetebol ainda não está curado, porque o nó da tua gravata berrante está ligeiramente deslocado para a esquerda.
Yardımcının benim hafif dokunuşuma senin sert sevgini seçtiği için kazandın.
Ganhaste porque os associados preferem o teu amor duro ao meu toque leve.
Allah'a şükürler olsun, hafif yaralandım.
Graças a Alá, já dói menos.
- En hafif benim.
- Eu sou a mais leve.
- Hafif kalır.
No mínimo.
- Daha hafif olur, tamam mı?
Vai ficar muito mais leve, está bem?
- Aslında bal rengi. Korneanın kenarında yeşil hafif bir parlama.
- Na verdade, são castanho imperial com um leve brilho verde na orla da córnea.
- Evet. Son bir şey daha Albay Mariga - İkimiz bu anlaşmayı daha hafif bir ceza karşılığında tanıklık etmen için mi yaptık?
Só mais uma coisa Coronel Mariga, você e eu temos um acordo para que testemunhe em troca de uma sentença mais leve?
Fark eder mi? Hafif bir ceza ile kurtulabilecekken her şeyi Ava'nın üstüne yıkabilecek misin?
Vais mesmo fazer a Ava pagar por isto quando te podes livrar só com uma palmadinha na mão?
Hafif esmer.
Tipo bronzeada.
John, hafif bombayı başlatmışlar.
John, eles ativaram uma bomba de luz.
O hafif şeyler yer.
Ela bebe batidos.
Bu sabah havanın hafif gök gürültülü olacağı söyleniyordu?
A meteorologia disse que ia haver leves trovoadas esta manhã.
Hafif beton, izolasyon gibi ve alçıya da eklenir. Hatta dişmacununda bile olur.
É usada em betão, isolantes, um aditivo do gesso e pode ser encontrada em pasta dos dentes.
Hafif boyalı cila muamelesi mi?
Envernizar as cores?
Görsel maceranı uzatmak için hafif bir uyarıcı ekledim. Harika.
Adicionei um estimulante suave para prolongar a tua visão.
Öyle hafif bir okuma değil tam olarak.
Não é propriamente uma leitura ligeira.
Birinci katta hafif kirleticiler orta tehditler ikinci katta ve ağır toksinler üçüncü katta bulunuyor.
Contaminantes leves estão presentes no nível 1. Ameaças moderadas no nível 2. E as toxinas mais perigosas no nível 3.
Bu daha hafif ve daha tutarlı.
É mais leve, e a monitorização mais consistente.
Ama senin için planladığım kaderin yanında onlarınki hafif bir uyku gibi kalacak.
Sofreram muito. Mas o seu destino fará o sofrimento deles parecer um sono tranquilo.
Hafif tereddüt et tüm vücut darbe almasın, dedim.
Atirava-te ao chão com uma hesitação, não com o golpe certeiro no corpo.
Kolluk kuvvetleri tarafından takip edildiğimi öğrenince hafif endişelenirim.
Fico um pouco ansioso quando sei que a polícia me segue.
Şişenin neden hafif olduğunu bilmiyorum.
Não sei porque o frasco parece estar mais leve.
- Yeni müşteri hafif bir BC ve biraz da DÜŞ arıyormuş.
Um cliente que queria um PC e um pouco de EDJ. - Como?
Bayan Mason'ı hafif karakterli bir insan olarak tanıyorum.
Eu conheço a Senhora Mason como uma mulher de pouco carácter.
Bense hafif derecede çoklu kişilik bozukluğu yaşayan başarılı bir kadın olarak kalacağım.
Eu continuarei a ser uma empresária bem sucedida com transtorno dissociativo de identidade.
Hafif silah, tam otomatik Glock.
Pistolas... Glocks automáticas.
Hafif bir serinleme, soğukla alakası yok.
Está um pouco mais fresco, mas longe de estar frio.
- Sadece hafif bir reçete.
É só uma ligeira prescrição.
Bunlar çocuklara bile hafif gelir.
São demasiado macios para os miúdos.
Bu yüzden hafif adımlarla ilerleyeceğiz.
Então, vamos ser prudentes.
Geçen yıl olan hadisenin etkisi hafif kalmayacak biliyorum ama geçecek.
A sua mulher é a Katherine Glendenning. Todos temos medo dela. Porque pensa que lhe pedi para acompanhar-me, Clara?
"Bir parça" hafif kalır.
Isso é um eufemismo.
Hafif ve serinletici olduğunu düşünmüştüm, o kadar tatlı değil.
Pensei que era leve e refrescante, não é assim tão doce.
Hatta belki sandalyesinde hafif geri yaslanıp başını azıcık sallar bile.
Pode até recostar-se na cadeira e acenar ligeiramente.
Bu sadece hafif bir dokunuştu.
Isso foi apenas um toque.
Hafif bulanık oldu ama bence böylesi daha iyi.
Pois, saiu um bocadinho desfocada, mas acho que isso funciona em teu favor.
Çok güzel. Fakat çok hafif.
É bonita, mas leve demais.
Onu daha güçlü ve hafif yapabilir.
Seria mais forte e leve.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]