Hanoi translate Portuguese
95 parallel translation
Evim Hanoi'de.
Moro em Hanói.
Hanoi'ye taşınmadan önce bile Lin'e daha arkadaşça bir ilgisi vardı.
Até antes de se mudar para Hanói o interesse dele por Lin ia além da amizade.
Hanoi radyosu, Birleşik Devletlerle Kuzey Vietnam arasındaki anlaşmanın Vietnam Savaşı'na son verdiğini bildirdi.
Rádio Hanoi dá noticia dum acordo E.U. - Vietname do Norte... para terminar com a guerra do Vietname.
Sunucu 3 : 64.000 Dolar için.... Hanoi bombalaması moral bozmak için tasarlanmış...
Por 64.000 dólares o bombardeamento de Hanoi foi projetado para estropiar a moral...
# Profesör Henri Laborit... #... 21 Kasım 1914, Çinhindi, Hanoi doğumlu.
Professor Henri Laborit. Nascido a 21 de Novembro de 1914 em Hanói, Indochina.
Bu adamlar Vietnam Savaşı bittikten dört gün sonra Hanoi Bankası'nı soydular.
Estes tipos roubaram o banco de Hanói quatro dias depois de ter acabado a guerra do Vietname.
Smith, Baracus ve Peck'i Hanoi Bankası işi için paraşütle atlayacakları yere sen götürdün ve bence bugün hâlâ onlar için çalışıyorsun.
Você ajudou o Smith, o Baracus e o Peck, quando assaltaram o Banco em Hanói, e ainda trabalha com eles.
Hanoi Bankası'nı soymak.
Porquê? - Pelo roubo do Banco de Hanói.
Haydi Albay. Hanoi Bankası'mı?
- Então, coronel.
Hepimiz oradaydık ve Hanoi Bankası'nı soyduğun için seni uçaktan atmazlar.
E ninguém nos atirava de um avião por termos roubado o Banco de Hanói. Fomos todos. - Temo que sim.
Savaşı yeniden başlatıp, Hanoi'i bombalamak mı istiyorsun?
Quer recomeçar a guerra e bombardear Hanoi?
Bu Hanna Hanoi!
É a Hanna de Hanói.
2 asker uçak çalıp, Hanoi'ye saldırmaya çalışmakla suçlanıp Askeri Mahkemeye verildi.
"Dois fuzileiros foram julgados em tribunal de guerra por tentativa de roubo de um avião para bombardear Hanói."
Hanoi'de basın yayın mensuplarının askeri sistemimize... gölge düşürmesine izin verilmiyor.
Em Hanói, a imprensa está proibida... de questionar o sistema militar.
Sadece Hanoi'yi bombalayıp çocukları oradan çekmeleri gerekir.
Bastava-Ihes deitar uma bomba sobre Hanói e tirar de Iá o pessoal.
... Hanoi Hilton'dan bildiriyorum.
... reportagem do Hilton em Hanoi.
Bildiğiniz gibi Amerika'nın Laos'taki katılımı 1962 yılında, Hanoi, Pekin ve Sovyetler tarafından kabul edilen anlaşmalara uygun olarak kurulan tarafsız hükümetin talebine bağlıdır.
A presença dos EEU U no Laos deve-se a um pedido de assistência do Governo neutral, instalado pelos acordos de 1 962, com a aprovação de Hanoi, Pequim e a União Soviética.
Hanoi ve Haiphong çevresinde en azından 850 tane uçaksavar ve füze yatağı var.
Há, pelo menos, 850 instalações anti-aéreas e de mísseis, à volta de Hanoi e de Haiphong.
Bunlar, Hanoi hava savunmasını dünyadaki en zorlu olan yapıyor.
Fazem da defesa aérea de Hanoi a mais eficaz do mundo.
Düzlük alanlarda, Hanoi çevresindeki 50 km'lik alanda...
É nas planuras, num raio de 50 km à volta de Hanoi...
Hanoi temsilcileri mesajımızı boş bir zarfta geri gönderdi.
Os representantes de Hanoi devolveram-nos a mensagem num simples envelope.
Oradan alıp Hanoi'ye taşıyorlar.
Levam-nas daqui para ali, para Hanoi.
Hanoi'yi bombalamak istiyorsun.
Quer bombardear Hanoi?
Hanoi'deki bir İsveç kameramanı Amerikan hava korsanlarının düşürülmeleri ile ilgili bu kutlama görüntülerini çekti.
Uma equipa de filmagens suíça filmou estas celebrações em Hanoi, decorrentes da derrota de piratas americanos.
Bir saat önce Hanoi'den Fransız bir gazeteci.
Duma repórter francesa em Hanoi, há uma hora.
Sizler Hanoi'deydiniz!
Vocês foram a Hanoi!
Hanoi istasyonunda tutuklamadılar onu.
Não a detiveram na estação de Hanói.
Fransız sahipler uzakta, Saygon, Hanoi veya Paris'teler. Ama Ky La'da hayat, bin yıldır yaşandığı gibi sürmektedir ; Gök Baba Ong Troi ve Toprak Ana Me Dat'ın koruması altında.
Os dirigentes franceses estão longe, em Saigão, Hanói, ou Paris, mas a vida em Ky La prossegue como há mil anos, protegida pelo Pai do Céu, Ong Troi, e pela Mãe da Terra, Me Dat.
Vietcong'la kuzeye, Hanoi'ye giderlerken büyük ağabeyim Bon'la küçük ağabeyim Sau'yu uzun, çok uzun bir zaman göremeyeceğimi hissettim.
Quando eles partiram para Norte para Hanói com os vietcongs eu senti que não veria o meu irmão Bon e o meu irmão Sau durante muito, muito tempo.
Hanoi cehennem çukurunda beş sene beraberdik.
Passámos juntos cinco anos dentro daquele poço em Hanoi.
Bu saat baban Hanoi'ye kapatıldığı zaman babanın bileğindeydi.
Que o teu pai tinha no pulso quando foi abatido sobre Hanoi.
Hanoi'de, beş gece boyunca, bir UFO gözlenmişti.
Foi avistado um Ovni durante cinco noites sobre Hanoi.
Hanoi bombalamasını, kötü bir Tayland yemeğinden sonra planladı.
Planeou o bombardeamento de Hanói após um mau jantar tailandês.
Araç, ben Şirket'le birlikte Vietnam'dayken,... Hanoi üzerinde görülen, askerlerin uğraşıp da düşüremediği araçla uyuşuyor. - Ya içindeki?
A nave tem as dimensões de um veículo que eu vi sobre Hanói quando estive no Vietname com a Companhia, que os Marines não abateram.
Hanoi'den Ho Chi Minh'e giden VN183 no'lu uçağımız kalkmak üzere...
Voo VN 183, de Hanói... com destino a Ho Chi Minh.
Yarın Hanoi'ye geri dönüyorum.
Volto para Hanói amanhã.
Dört yıl boyunca hem burada hem de Hanoi'de bir karar vermeye çalıştım. İçim paramparça, yaşama sevincimi yitirdim.
Há quatro anos... que estou como que a suster a minha respiração.
Biliyorum. Biliyorum, Hanoi'de de farklı değilsin.
Tanto aqui como em Hanói.
Bir şube açmak için Hanoi'ye gelmişti.
Veio a Hanói... para inaugurar uma filial da firma.
Misilleme olarak Japonya'daki Yokota Üssünden kalkan bir B-52,... Kuzey Vietnam'daki Dong Hoi'yi bombalama emri aldı.
Em resposta a isto, aviões B-52 americanos no Japão sobrevoaram Hanoi, a norte do Vietname.
Adamım, eğer anneni Vietnam'a gönderseydik şimdi Hanoi Meydanı'nda bir McDonald's olurdu.
cara, se nos tivessemos sua mãe em'Nam, teria um McDonald's no Hanoi Square agora mesmo.
Ahbap, Hanoi Meydanı'nda bir McDonald's var.
cara, tem um McDonald's no Hanoi Square.
Ama Hanoi harika bir şehir diyorlar.
Mas ouvi dizer que Hanoi é assombroso.
Arthur, Hanoi fikri sence nasıl?
Arthur, como te parece este som? Hanoi.
Hanoi'de köpekleri yiyorlar yahu!
Eles comem cachorros em Hanoi.
Hanoi'de bir arkadaşım kırık bacağını kendi tedavi etmek zorunda kalmıştı.
Tive um amigo em Hanói que foi obrigado a tratar de uma fractura na própria tíbia.
Babam sizinle Hanoi'deydi.
O meu pai esteve consigo em Hanói.
Hanoi'de babamın sağ kalmasını sağlamışsınız.
O meu pai disse que o manteve vivo em Hanói.
Hanoi'de bunu başarmışlardı.
E eu quebrei em Hanói.
HANOİ
Estão em áreas muito concentradas.
- Hanoi Hanna.
- Hanoi Hannah.