Harem translate Portuguese
230 parallel translation
Burası hapishane, harem değil.
Isto é uma cadeia, não um harém, Capitão Butler.
- Haremin olması için.
- Por causa do harém.
Harem mi kurmuş?
Só num harém.
Sizdiniz, Harem'in gardiyanı.
- Foi você, guardião do harém.
- Yasak mı? Halife ve Vezir dışında hiçbir erkek hareme giremez.
Nenhum homem fora o califa e o vizir pode entrar no harém.
Düşündüm de, büyüdüğümde, belki ben de Halife'nin hareminde muhafız olabilirim.
Quando crescer, também quero ser guarda do harém do califa.
Bu hikaye gerçek mi, Ey haremin muhafızı?
Isso realmente aconteceu, guardião do harém?
Haremim.
Meu harém.
Haremine dedi ki, " Sevgililerim
Em seu harém, todas usavam véu
Majesteleri, oğlumu bir haremde büyütmek istemiyorum.
Majestade, não pretendo criar meu filho em um harém.
Hareminden bir kadın söyledi.
As mulheres do harém me disseram.
Beni haremine mi kapatacaksın,?
Para prender-me em seu harém?
Evlilik akdi harem kurmayı kesinlikle yasaklıyor.
O contrato de casamento proíbe totalmente um harém.
Bu güzel büyücü de mi hareminize dahil?
A bela maga faz parte do harém?
Sonunda bir harem kurdun, Hz. Süleyman.
Finalmente conseguiste o teu harém, Rei Salomão.
- Kokuya bakılırsa, harem olmalı.
- Pelo cheiro, deve ser o harém.
Amiralin haremi mi bu?
Isto é o harém do Almirante?
- Harem kızlarıymış gibi bakarak.
- Olham-nos como se fosse um harém.
Görünüşe göre bu "toprağım" diyip duran herifin haremi falan varmış.
Parece que este tipo, o "Adeus", tem uma espécie de harém.
Konstantinopol'da bir haremde, ilginç bir dava sırasında.
Num caso muito interessante, num harém em Constantinopla.
Burada, bir deniz aslanları kolonisinde, iri bir erkek deniz aslanını haremine zorla girmeye çalışan bir erkeği postalarken görüyoruz.
Aqui, numa colónia de leões marinhos, vemos um enorme macho a expulsar um macho intruso que tenta invadir o seu harém.
Harem ağası mı yani?
Eunucos?
Sahnede bir kız harem dansı yapıyordu.
Era uma rapariga que dançava uma dança de harém
HAREM KÖLELERİ DÜNYACA ÜNLÜ KIZLAR
ESCRAVAS DO HARÉM MOÇAS MUNDIALMENTE FAMOSAS
Şeyhin harem sorumlusuyum.
Sou a guardiã do harém do sheik Hakim.
Harem mi?
Um harém?
Harikulade mücevherleri ile hareme renk katacaklar.
Serão as pérolas mais brilhantes do seu harém.
Bir hayvan gibi haremin içine sızıp, kızlardan biriyle yattı.
Como um animal, invadiu o harém, Onde o descobriram com uma das garotas.
Bu kızlar hareme girmeyi reddetmişlerdi.
Estes são os restos de uma garota do harém e um dos eunucos.
Velvet, sen de ben dönene kadar haremde kal.
- Sim, guardiã. E, Velvet, controla o harém até eu voltar.
Haremim var zannedecekler.
Väo pensar que tenho um harém.
Bahse varım bir paket sigara için bütün haremi getirirsin.
Aposto que arranjas um harém com um maço de cigarros.
Haremime katlmayı düşünür müsün?
Já pensaste em entrar para um harém?
Harem ağası mı? Hadım oğlanı mı?
É o homem cá da casa, ou o eunuco da corte?
Haremde, Majeste.
Num harém.
Bir haremde.
Num harém.
Peki ya doktor hıçkırırsa, ben nerede olacağım? Bebek bezi ile bir harem hapsinde beklerim, olacağı bu. O yaptırtacak.
É verdade que o meu marido não me dá afecto e tem um emprego de zé-ninguém, mas começou a tratar da sua família!
Seni haremlerine alırlar!
Vais para o harém!
Arkadaşlığımdan o kadar çok memnun kalmıştı ki bana haremine girmemi teklif etmişti.
Tinha tanto prazer na minha companhia que me deu acesso ao seu harém.
Harem ağasının korosuyla başlıyoruz :
Começamos com o coro de eunucos :
... harem ağasının hayatı zordur...
A vida de eunuco é difícil
Üstelik harem mantığı yüzünden diğer kadınları da bu duruma üzülmüyor.
- Pois não!
" Soylu ve aziz Harun El-Raşid... Halifelik tahtına çıktığında, birçok gizli düşmanı vardı. Ve bunların içinde, hiç azımsanamayacak bir tanesi,
"Quando o nobre e amado Haroun-Al-Raschid... ascendeu ao trono dos califas... tinha muitos inimigos secretos... estando entre eles... seu irmão mais velho... o violento e cruel Kamar-Al-Zaman... que nasceu como escravo do harém... e vetado, portanto, à sucessão do trono."
Ya da bir harem kızı gibi.
ou como...
- Söylentilere göre sarayın yüksek bir yerinde kaçan korsan gemilerini gözetleyen bir grubu varmış Akdenizde
Os rumores dizem que tem um harém no alto do castelo, que dirige uma frota de navios piratas que espreitam o Mediterrâneo.
Fazla geleni de dostlarım arasında paylaştırdım.
Mando as minhas sobras para um harém na Turquia.
O dünkü çocuk, ne anlar bu işlerden!
Não conseguiria combater, nem para sair de um harém.
Harem ağası!
Eunuco?
Ne var bize göster.
Vou para a porta de um harém, de fralda. Ele fará a operação.
Bu arada bir sürü cariyesi var, inanamazsınız.
Entretanto tem um harém de concubinas que vocês nem imaginam.
Kırmızı Kimono / Gümüş İşlemeli
DANÇARINA / MOÇA DE HARÉM ( CONVITE RECUSADO )