Hassas translate Portuguese
4,969 parallel translation
- Hassas olanların bakabileceği şeyler değil.
- Não são para corações fracos.
- Hiçbir zaman hassas olmadım.
O meu coração nunca falhou.
Bazı hassas harcamalarımızın nedenini açıklamazsam beni kovmakla tehdit etti.
Ameaçou despedir-me, se eu não explicar algumas das despesas mais delicadas.
Oran biraz hassas galiba.
Estás sensível aqui.
Hassas sorular.
São delicadas.
Çok hassas oldum. Duygularımın maruz kaldığı en ufak bir saldırı bile büyük bir acıya sebep oluyor.
Tornei-me tão sensível que até a mais pequena irritação a que os meus sentimentos são expostos me causa o maior dos sofrimentos.
- Hem de ne iyi. - Belli mi olur, belki bir gün hassas noktadan vurur.
Quem sabe, um dia, ele até poderá acertar um tiro.
Ne kadar hassas.
És sensível para caraças!
Kütlenin hassas bir bölgede olabileceğinden korkuyorum.
Preocupa-me que a massa esteja num local delicado.
İkisi arasında hassas bir denge vardır hatta tahmin edebileceğinizden çok daha hassas.
A diferença entre ambos pode estar num equilíbrio delicado, muito mais delicado do que possam imaginar.
Keeling, Dünya'nın hassas solunumunu keşfetti.
Keeling descobriu a primorosa respiração da Terra.
Hassas noktanıza bastım.
Vi uma oportunidade para te irritar.
Sadece hassas bir işlem gerektiriyor bildiğimiz "fişi çek ve geri tak".
Só requer um procedimento delicado conhecido como "desconectar e reconectar".
Çok hassas bir çocuk.
Ele é um miúdo muito sensível.
Azgın, bekar ve duygusal olarak hassas şuanda.
Ela está excitada, solteira e emocionalmente vulnerável agora.
- Bu konuda çok hassasım.
Fico aborrecido com isso.
Ben hassas olaylarla uğraşırken yokluğum sırasında Abaddon yandaşlarıma baskı yapıp kaos yarattı.
Na minha ausência prolongada, em que lidei com questões delicadas de Estado, Abaddon fez incursões sobre os meus seguidores, criando o caos.
Hassas sırları düşmanlarımıza göstermesini engellemek diyorum.
Vou evitar que ela exponha segredos aos nossos inimigos.
Hiç kimsede Başkan Moreno'a ait koz yok ve kendisi Durrant'ın insan hakları görüşüne karşı çok hassas.
Ninguém que possa superar o presidente Moreno, e ele é sensível ao ponto de vista do Durant sobre os direitos humanos.
Roderick, onlari hassas bir grup olarak nitelendirdi.
O Roderick identificou-os como um grupo vulnerável.
Bu stratejiler çok hassas çünkü bir kere bile hata yaparsan, oyun senin için oldukça zor bir hal alabilir.
Esta estratégia é muito delicada porque se falhas pelo menos uma vez, a partida pode tornar-se muito difícil para ti.
Dinle, bu durumun ne kadar hassas olduğunu biliyorum.
Escute, eu sei o quão sensível é esta situação.
Uyandığımdan beri aşırı hassas.
Dói-me desde que acordei.
- Çok hassas şekilde kesmişsin.
As tuas incisões foram precisas.
Hassas bir çocuktur.
Ele é uma criança delicada.
Hassas bir durum olduğunu söyleyebilirim.
Disseram-me que têm uma situação delicada.
Seni hassas ayakkabılarınla görmek güzel.
Fico feliz em ver-te usar os teus sapatos delicados.
Will, terapisinde hassas bir noktada.
Will está num delicado ponto da sua terapia.
Hassas, genç zihinleri yoğuran öğretmenlere hep saygı duymuşumdur.
Sempre admirei os professores. Moldam mentes jovens e impressionáveis.
Bu hassas bilgiyi Donanma Bakanlığı, eBay'de satılmasını istemiyor.
Isto é informação sensível que o SECNAV não quer à venda no eBay.
Geçmişimi biliyor, bu davayla olan geçmişimi de biliyor kurbanlar konusunda nasıl hassas olduğumu da.
Ela conhece os meus antecedentes, sabe da minha história com este caso, como qu fico demasiado preso à vítimas.
Ben hassas biriyimdir.
Eu sou vulnerável.
Hassas okurlar.
Leitores sensíveis.
Yaklaşık bir hafta boyunca hassas olacak.
Vai ficar a doer durante uma semana.
Artık bu katı hassas ve tehlikeli araştırmalarda kullanıyoruz. Boş laboratuvarlardan biri aradığınız seviyede güvenliği sağlayacaktır.
Agora, usamos este Nível para investigação, um dos laboratórios vazios deve garantir a segurança que estamos à procura.
" Çok hassas bir konu için acil yardımınızı istiyorum.
Solicite da sua ajuda urgente para uma questão muito delicada.
Şu anda oldukça hassasım.
Estou muito sensível agora.
Bu hassas kadınlar bizim korumamız altında ve bütün gücümüzü bunun için harcıyoruz.
Estas mulheres vulneráveis estão ao nosso cuidado, e nós fazemos tudo o que está ao nosso poder para as proteger.
Eğer Whitaker Pentagon'la alakalı hassas askeri konularla alakalı olarak öldürüldüyse ben bunun hakkında hiçbir şey bilmemeliyim.
- Tem razão. E se o Whitaker foi assassinado devido ao seu trabalho militar altamente delicado eu não devia saber nada disso.
Whitaker son dönemlerde hassas bir proje üzerinde çalışıyor muydu? Devam eden projeler kesinlikle çok gizlidir ama sanırım gerekli hassasiyetleri sağlamışızdır.
O Whitaker andava a trabalhar em algo delicado recentemente? considerando que tudo o que desenvolvemos é delicado.
Birisi onları çalıp hassas askeri bilgileri başkasına satıyormuş.
Alguém andava a roubar e a vender dados militares.
Dr. Sanders ile çok hassas ve değer görmemiş bir araştırma projesini tartışmak için, ortak bir arkadaşımız aracılığıyla tanıştım.
Conheci o Dr. Sanders através de um amigo comum para discutir um projecto de pesquisa delicado e com financiamento reduzido.
Hassas bilgiler.
É uma informação sensível.
Fraunhofer, hassas mercekler için gereken en iyi cam çeşidini bulmak için prizmalarla deneyler yapıyordu.
Fraunhofer fazia experiências com prismas, para encontrar os melhores tipos de vidro para lentes de alta precisão.
- Dr. Crane, bilmelisiniz ki çok hassas bir bölgenize diz atmama ramak kaldı.
Dr. Crane, é bom que saiba que não me incomoda dar-lhe uma joelhada num sítio delicado.
- Hassas bir konu olabilir...
Talvez seja uma situação sensível...
Bunlar çok hassas malzemeler.
É um equipamento delicado.
Şimdi biraz bakıma ihtiyacı olsa da eski bölümde en hassas araştırmalar yapılır.
Agora, apesar do nome, a Antiga Ala é onde as pesquisas mais sensíveis ocorrem.
Hassas zamanlarda hassas davranmak önemlidir. O yüzden domuz pirzolası da yapabilirim. Domuz pirzolası mı?
É importante ser sensível durante épocas delicadas, e então... posso fazer costeletas de porco.
Orası hala hassas bir askeri bölge.
Continua a ser uma zona militar muito sensível.
Kötü Kraliçe'nin çocuklara karşı hassas olduğunu kim bilebilirdi?
Quem diria que um ladrão teria honra.