Havai translate Portuguese
2,184 parallel translation
Yani öylesine bir havai fişek gösterisi yaparım diye.
Caso eu quisesse fazer um espectáculo de fogo de artifício.
Bir havai fişek tabancasıyla ateş ederek mi?
Disparando uma arma de sinalização? !
Benim düşen maktül, havai fişek tabancasıyla vurulmuştu.
A vítima da queda foi atingida por um foguete de sinalização.
Havai fişek olayı ve boruya saplanması pastanın üzerindeki çilek gibi oldu.
O foguete de sinalização e o empalamento foram só a cereja no topo do bolo.
Nora ve ben konuşuyorduk, ve düşündük ki belki de şu Hawai düğününü - tekrar gündeme almalıyız.
A Nora e eu estivemos a conversar e achamos que deveriam retomar a ideia do casamento no Havai.
Annelerimiz şu Hawaide yapmayı düşündüğümüz düğünü şimdi yapmamızı öneriyorlar.
As nossas mães querem dar-nos o casamento no Havai, agora que podem pagá-lo. O que achas?
Tekrar Hawai ile uğraşamam.
- O Havai outra vez, não. - Vou dizer que vamos pensar.
- Havai sana yaramış. - Sağ ol.
O Hawaii tratou bem de ti.
Havai'de bıraktığın eşyaların.
Algumas coisas que deixaste no Hawaii.
JOHN MCGARRETT'İN EVİ O'AHU, HAWAII.
CASA DE JOHN MCGARRETT O'AHU, HAVAI
Efendim, Hawaii Valisi sizi arıyor.
Comandante, tenho uma chamada para si da Governadora do Havai.
Babanızın ölümü, Hawaii'deki tüm emniyet teşkilatları ve benim için bir uyarı oldu.
A morte do seu pai foi um aviso, para mim, e para todas as autoridades do Havai.
Hesse'i de Hawaii'ye getirmiş olabilirler.
Podem ter trazido o Hesse para o Havai.
Biri akü asidini içiyormuş, diğeri havai fişek yiyormuş.
Um estava a beber ácido de bateria, o outro estava a comer explosivos.
Havai bir gençle bir kamyonete binecek tipte bir kız değil.
Não entra numa carrinha branca com qualquer um.
Ailem beni bir keresinde Hawaii'ye götürmüştü fakat yerel çocukların vücutları nedeniyle korkup sürekli otel odasında kalmıştım.
Os meus pais levaram-me uma vez ao Havai, mas fiquei intimidado pelo físico dos miúdos locais, por isso não saí do quarto de hotel.
Manhattan siluetinde havai fişekler!
Fogo-de-artifício por cima de Manhattan!
Geçen Noel'de, kaçıp Hawaii'de evlendik.
No último Natal, no Havai, fugimos para casar.
Disneyland havai fişekleri saat 21 : 00'de.
O fogo-de-artifício da Disneylândia é às 21 horas.
Dedim ki, madem buradaki yılbaşını kaçırdık biz de Hawaii saatiyle kutlarız.
Como perdemos o Ano Novo aqui, podíamos comemorar no Havai.
Havai fişek gibi. - Bir proje var mı?
Tens uma campanha?
Havai fişek sesleri duydum ve arka kapıya gittim.
Ouvi fogo-de-artifício e fui à porta das traseiras.
Sonra bir uçağa atlar Hawaii'ye gideriz.
Depois apanhamos um avião para o Havai.
Hawaii'ye uçuş ücretlerine baktım. Sudan ucuzlar.
Os voos para o Havai estão baratos.
- Hawaii'ye git ve yaşa.
Vai para o Havai.
Ben... Ailemle Hawaii'ye gideceğim ve gelmeni istemiyorum Dem.
Eu vou vou para o Havai com os meus pais, e não quero que tu venhas, Dem.
Erkenden gidip havai fişekler için yer kapmalıyız.
Temos de chegar cedo para apanhar bons lugares para o fogo de artifício.
Hawaii güzeldi.
O Havai é giro.
Jim ve ben iş için buradayız ama yarın Hawaii'ye, oradan da New York'a biraz alışveriş yapmaya gidiyoruz.
O Jim e eu estamos aqui em negócios mas amanhã vamos para o Havai e depois para Nova Iorque fazer algumas compras.
Kolombiya âdeti diye Noel'de havai fişek patlatmamıza ses etmiyorum.
temos fogo-de-artifício no natal, como se faz na Colômbia. Sem problema.
Hawaii'de buna ihtiyacınız olaca...
Pessoal, vão precisar disto para a vossa viagem ao Havai...
Hawaii'ye gidebilmek için size yalan söyledim.
Apenas menti para que pudessemos ir ao Havai.
Hawaii'nin tadını çıkarın.
Vão e divirtam-se no Havai.
Misal, ben bir keresinde tuvalete birkaç havai fişek düşürmüş ve onları mikrodalga fırında kurutmaya çalışmıştım.
Por exemplo, lembro-me de uma vez em que deitei foguetes para a sanita, e tentei secá-los no microondas.
- Havai fişeği mikrodalgaya koydum diyor yahu.
Como é que uma criança... Meu Deus.
Çocukluğumda, babam ve asker arkadaşları içip içip, izli mermilerle gece nizamiyede atış yaparlardı. Bana bunun havai fişek olduğunu söylerlerdi.
Quando era criança, o meu pai e os amigos militares ficavam embriagados e lançavam balas traçadoras à noite na base e dizia-me que era fogo de artifício.
Aslında bir tür havai fişektirler.
E são um tipo de fogo de artifício.
Altından havai fişekler.
O preço do ouro sobe em flecha.
Havai fişek gösterisine kadar bekliyoruz.
Esperamos até começar o fogo-de-artifício.
Havai fişekler başladığında.
Quando começar o fogo-de-artifício.
Bu yüzden bu geceki havai fişek gösterisini onların miraslarına adamak istiyorum.
Por isso gostava de dedicar o espectáculo de fogo-de-artifício desta noite ao seu legado.
Havai fişekler başladığından beri görmedim.
Não o vejo desde que isto começou.
Yani... Yasadışı havai fişekleri aldım. Sevdiklerinden...
Já comprei o foguetes ilegais, aqueles que tu gostas, com raios dourados.
- Birinci sınıf bir eğitime dandik bir avantajla başlamak adına yasadışı havai fişekleri kenara ittiğine inanamıyorum.
Não acredito que troques o fogo-de-artifício por um pobre vislumbre de educação de qualidade. Eu sei, sou uma grande decepção.
Havai fişekleri sever misin?
Gostas de fogo de artifício? Feche os olhos.
Afrika'dan dönüşümü kutlamak için, kuzenim ve ben bir yığın havai fişek aldık.
Para celebrar o meu regresso de África, O meu primo e eu comprámos fogo de artificio.
Asıl nokta, Travis'e onunla nekadar gurur duyduğumuzu gösterecek birşey bulmak yani ben havai fişekleri düşünüyorum,
A questão é pensarmos em algo para mostrar ao Travis como estamos orgulhosos, por isso pensei em fogos de artifício.
Ben de onu bir haftalığına Hawaii'ye götürüyorum.
Vou levá-lo ao Havai por uma semana.
Ailemi seviyorum, tamam. Onlarla yemeğe çıkmayı, barbekü yapmayı da seviyorum ama onları Hawaii'de de sevmek mi zorundayım?
Adoro a minha família, adoro-os em jantares, em churrascos, mas tenho de os adorar no Havai?
İnsanlar buram buram Hawaii koktuğumu söyler.
As pessoas dizem que sou o Havai em pessoa.
Sonra da uçağa atlayıp Hawaii'ye gideriz.
Apanhamos um avião para o Havai.