Havaya translate Portuguese
8,076 parallel translation
Komşuların evini havaya uçuruyor... savaştan sonra dönme diye.
os vizinhos mandam-lhes a casa pelos ares... para que não voltem depois da guerra.
Neyi havaya uçurdunuz?
Rebentaram o quê?
Söyle ellerini havaya kaldırsın.
Diz-lhe que mostre as mãos.
Havaya falan mı karıştı?
Evaporaram-se ou quê?
Onu burayı havaya uçurmayı planlarken yakaladılar.
Apanharam-no a tentar explodir um local.
Havaya kaldırdığı yumruk, sol görüşlü radikal gurup olan The Crowd'un bir üyesi olduğunu gösteriyor.
O punho erguido indica que ele é provavelmente um membro... do grupo radical de esquerda'A Multidão'.
Hocalarımız hükümet binasını havaya uçurdu.
Os Mestres explodiram o edifício do governo.
Sassen kendi binasını neden havaya uçursun ki?
Porque é que o Sassen explodiria o seu edifício?
Hab delinirse havaya uçarım.
Se houver uma fuga no Habitat, então, vou implodir.
Evet, havaya uçtum.
Sim, portanto, fiz-me ir pelos ares.
Kazara, Hab'ı havaya uçurdum.
" Rebentei com o Habitat sem querer,
Bütün hava gider ve bizim de ölmemek için havaya ihtiyacımız var.
E o ar sairia todo e precisamos dele para não morrermos.
Müzik o kadar yüksek sesle çalıyordu ki kilisenin tavanını havaya uçuracaktık neredeyse.
E a música tão alta que quase rebentámos com o telhado da igreja.
Eğer o duvarlar yeterince güçlendirilmediyse sizin diliniz tüm tüneli havaya uçurur.
- Espera aí. Se essas paredes não forem bem reforçadas, a tua solução afunda o túnel.
Ellerini havaya kaldır!
Mãos para cima!
Kocan dün akşam ana caddede bir kamyonu havaya uçurdu.
O teu marido fez explodir uma bomba ontem à noite, na Main Street.
Çocukları havaya uçurmanın kurallara aykırı olduğunu sanıyordum. - Öyle değil mi Sean?
Pensava que mandar crianças pelos ares ia contra as regras.
Etrafındaki her şeyi havaya uçuracak.
Vai rebentar tudo à volta.
Birkaç laf edince nasıl havaya girdiğini biliyorsundur.
Você sabe como ele fica quando começa a falar.
Sonra kendi ofisini havaya uçurmakla tehdit ettiği için tutuklandı. 2 gardiyanı yere serip hapisten kaçtı.
Então, foi preso, por ter ameaçado explodir o seu próprio edifício de escritórios, deixou dois guardas inconscientes e fugiu da prisão.
Eğer onları dizginlemezsen, ayaklanıp tüm Slovakya'yı havaya uçurabilirler.
Se não as ancorarem, podem acumular bastante energia e explodir por toda a Eslováquia.
- O binayı havaya uçurmana Sarah yardımcı oldu mu?
A Sarah ajudou-o a explodir aquele edifício? Quem é você?
Az önce yaptığı bomba Pablo'nun Gaviria'yı havaya uçurma plânıydı.
Esse era o plano do Pablo, explodir Gaviria.
Bugün havaya uçan uçakta bir bomba olması muhtemel.
Pode ter sido uma bomba que explodiu um avião na Colômbia hoje.
Hemen havaya girmeyelim.
Não nos vamos precipitar.
Eller havaya.
Mãos no ar.
Kordiseps mantarı sporlarını havaya salar ve bunu yapmak için de bir karıncayı zombiye dönüştürür.
O fungo "Cordyceps" lança os seus esporos no ar, e transforma uma formiga num "zombie"... para isto.
Ellerini kâğıtlarıyla havaya kaldırmışlardı.
Tinham as mãos no ar com os documentos deles.
"Bir gülücük, sıkı bir iç çamaşırı gibidir yanaklarını havaya kaldırır." - "Yanaklarını havaya kaldırır."
"Um sorriso é como roupa interior apertada." "Ele faz-te elevar as bochechas".
Veya belki de oradaki duvarı havaya uçururum.
Talvez rebente. Ou talvez... rebente só aquele muro.
Ya bombanın havaya uçurabileceğinden büyükse?
E se for grande demais para bombardear?
İlk tümsekte havaya fırladım.
No primeiro solavanco, saí disparado.
Geri zekalı gibi paldır küldür girişin pek havaya sokmuyor.
Não digo. E quando tu entras como um parvo não ajuda a criar o clima.
Eğer saatte 6 mayın temizler ve kendinizi havaya uçurmazsanız üç ay içinde evinize geri dönebilirsiniz.
Se desarmarem 6 minas por hora e não explodirem no ar, poderão ir-se embora em 3 meses.
Bizden nefret ettiğinizi biliyorum. Havaya uçamız ya da açlıktan ölmemiz de umurunuzda değil.
Sei por que nos odeia e não se importa se explodimos ou morremos de fome.
Sahilde havaya uçmaktansa İngilizler tarafından vurulmayı yeğlerim.
Prefiro que os ingleses atirem em nós.
Eller havaya!
Mãos ao alto!
Evlat, o bıçak onun boynuna biraz daha yaklaşırsa kafanı havaya uçururum.
Filho, se encostares a faca no seu pescoço, expludo a tua cabeça.
Bizi hükümet ajanı aracında görüyor ve kaçışını örtbas etmek için orayı havaya uçuruyor.
Vê-nos a sair de um veículo governamental, e explode o local para encobrir a sua fuga.
Evi havaya uçurduysa muhtemelen şehirden kaçmayı planlıyor yani yeni bir pasaporta ihtiyacı olacak.
Se ele explodiu a casa porque pensou que tinha sido descoberto, então, pretende mudar-se e irá precisar de um novo passaporte.
Yani evdeki patlamada havaya uçan, beyin ameliyatı geçiren ve iki hafta boyunca katatonik olan Pierce bu ismi gördüğünü düşünüyor ve sen bütün saha ekiplerini harekete geçiriyorsun?
Então, o Pierce, que foi lançado para fora da casa na explosão, fez uma cirurgia cerebral, e, depois, ficou catatónico durante duas semanas acha que viu esse nome, e mobilizaste todo o escritório?
Sanki beynimle vücudum arasında kesintisiz bir bağ oluşmuş gibiydi. Atletler havaya girince hissetmesi gerektiği gibi.
A minha mente e o meu corpo estavam completamente ligadas, como os atletas se devem sentir quando estão no auge.
Atlet gibi havaya girmiştim.
Estava no auge, como um atleta.
Törenin sonunda bütün öğrenciler sivri keplerini havaya atıyor.
No fim da cerimónia, os estudantes atiram aqueles chapéus pontiagudos ao ar.
Adamı düzüşmek için havaya sokmakta iyi bir dövüş gibisi yoktur.
Não há nada como uma boa luta para nos pôr com vontade de foder.
Brandt bombayı hazırlarken binasını havaya uçurdu.
O Brandt explodiu o apartamento dele enquanto a preparava.
Cephaneliği havaya uçurup...
Vamos ao arsenal. Explodimo-lo.
Karısı onun oturduğu binayı havaya uçurmakla tehdit ettiğini söylemişti.
É aquilo que sei.
Bir binayı havaya uçurdun, Alan!
Tu é que explodiste um edifício, Alan! - Mataste pessoas!
Ne yani, bizi havaya mı uçuracaksın?
O quê? Vais rebentar connosco?
Biraz temiz havaya ihtiyacım olabilir.
Talvez precise de ar fresco.