Her şeyin bir zamanı var translate Portuguese
54 parallel translation
Hayatım, her şeyin bir zamanı var.
Minha querida, tudo a seu tempo.
Her şeyin bir zamanı var devrimlerin bile!
Sabe... há um momento para tudo. Até mesmo para revoluções.
- Her şeyin bir zamanı var, efendim.
- Tudo a seu tempo, senhor.
Her şeyin bir zamanı var.
O que tem de ser feito, está a ser feito.
Bu vazife bana düşer. - Her şeyin bir zamanı var.
Cada coisa a seu tempo.
Her şeyin bir zamanı var.
Uma coisa de cada vez.
Her şeyin bir zamanı var.
Tudo a seu devido tempo.
- Her şeyin bir zamanı var.
Tudo a seu tempo.
Her şeyin bir zamanı var.
Tudo tem o seu tempo.
Her şeyin bir zamanı var.
Tudo no seu devido tempo.
Her şeyin bir zamanı var... göklerin altında her amacın bir zamanı var.
Para tudo existe uma razão... um tempo para cada propósito sob o céu.
- Her şeyin bir zamanı var.
- Tudo a seu tempo.
Her şeyin bir zamanı var.
Está quase no fim.
Dharma, Greg... Unutmayın ki her şeyin bir zamanı var...
Dharma, Greg lembrem-se de que, para tudo, há uma época.
Her şeyin bir zamanı var, aşkım.
Tudo na sua hora, meu amor.
Her şeyin bir zamanı var.
Tudo na sua hora.
Hayatım, her şeyin bir zamanı var.
Ora, minha querida, tudo a seu tempo.
Her şeyin bir zamanı var demek ki.
As coisas tinham de acontecer a seu tempo. A seu tempo.
Çünkü her şeyin bir zamanı var. - Artık susar mısın lütfen?
Podes parar de falar, por favor?
Ama her şeyin bir zamanı var. Anlaşıldı mı?
Mas há um tempo para tudo, tudo!
Her şeyin bir zamanı var Beowulf.
Tudo a seu tempo, Beowulf.
Sakin ol Carrère, her şeyin bir zamanı var.
- Calma, cada coisa a seu tempo.
Her şeyin bir zamanı var, Mary.
Tudo a teu tempo, Mary.
Her şeyin bir zamanı var.
Tudo a teu tempo.
Her şeyin bir zamanı var.
Um passo de cada vez, meu.
Her şeyin bir zamanı var, Danny.
Tudo a seu tempo, Danny.
Benny her şeyin bir zamanı var dostum.
Benny, um dia de cada vez.
- Her şeyin bir zamanı var evlat.
A seu tempo saberás, filho.
- Her şeyin bir zamanı var.
- Tudo a seu tempo. - Sinto muito.
Her şeyin bir zamanı var.
Há uma altura para tudo.
Kes şunu David. Her şeyin bir yeri ve zamanı var.
Isto não é lugar para essas coisas.
Seni görmek de güzeldi. Affedersin Barry, her şeyin sırası var ve şu an uygun bir zaman değil.
- Lamento, Barry... mas há hora para tudo.
Güzel çünkü her şeyin bir yeri ve zamanı var ve şimdi iş yapma zamanı.
Tentando aproveitar-se da minha filha. - Mas, mamãe... - Cale-se!
Her zaman söyleyecek bir şeyin var Figgsy. Haydi Freddy.
Tens sempre qualquer coisa para dizer, Figsy...
- Bakın, çocuklar. Hikâyemi öğrenmenizi benden çok isteyen olamaz. Ne yazık ki, her şeyin bir zamanı ve mekânı var ve elbette, her şeyin de bir fiyatı var.
Ninguém deseja tanto contar o que aconteceu, só que há lugar e hora para tudo.
Her şey için bir zaman var Ve her şeyin bir yeri
Um tempo para tudo, E tudo para o seu lugar
Ama sen durmuş, "Her şeyin bir zamanı var." diyorsun.
"Todas as coisas a seu tempo."
Her güzel şeyin bir zamanı var.
As coisas boas a seu tempo.
Ama her şeyin bir zamanı ve yeri var.
Mas na hora e local certos.
Sınırı geçtiğin zaman, her şeyin eridiği ve korkusuz hissettiğin bir an var.
Quando se ultrapassam os limites, há um momento em que tudo... desaparece, e não se sente medo.
Tamam, bazı insanlar her şeyin bir komplo olduğunu düşünmek ister. ve eminim bu adam onlara gerçekten çekici geliyor, ama, Marco şu anda önümüzde çok iş var, ve bir 4400 yeteneği olabilecek bir şeye harcayacak zamanımız yok
Algumas pessoas querem pensar que é tudo uma conspiração, e tenho a certeza que este tipo os está a apelar, mas, Marco, nós já temos muita coisa com que nos preocupar, e nós não temos tempo
- Her şeyin bir zamanı var.
- Quando nos apetecer.
Sevdiğiniz her şeyin altında yatan sürekli orada var olan korkuyu yaşadığınız zaman tüyleriniz ürperir kalbiniz sıkışır ve bir zamanlar sokakta yürüdüğünüz halinize bakıp merak edersiniz, acaba tekrar o insan olacak mısınız?
E quando nos toca, mostra que sempre esteve ali, à espera sob as superfícies de tudo o que amamos. Aí, ficamos assustados, o nosso coração adoece e olhamos para a pessoa confiante que um dia já fomos e perguntamo-nos, será que eu...? Será que um dia voltarei a ser ela?
... gerçekte hiç de bir şeyin var olmadığını ve her şeyin uzay ve zaman içinde küçük döngülerden yapılı olduğunu söyleyen bir diğeri "kuantum döngüsü çekimi" olarak adlandırılır.
Outra, chamada de "Gravidade Quântica Canónica" sugere que nada existe e que tudo é feito, em última análise, de pequenos "laços" no próprio espaço e tempo.
Buna pişman değilim. Bir saniyesi için bile pişmanlık duymuyorum, Carlton. Ama bana her şeyin boşa olduğunu anlatacaksan ve şimdi, sana en çok ihtiyacım olduğunda orada değilsen o zaman kimim var benim?
Não me arrependo, não lamento nem um segundo, Carlton, mas, se vais me dizer que foi tudo em vão e agora, quando mais preciso de ti não posso contar contigo, com quem posso contar?
İşine geldiği zaman her şeyin bir kuralı var, ama benim işim- -
És todo a favor de regras no teu trabalho, mas quando se trata do meu..
Her şeyin bir yeri, bir zamanı var.
Há um tempo e um lugar para tudo.