Heron translate Portuguese
60 parallel translation
İskenderiyeli Heron, buhar motorlarını ve vites dizilerini keşfetti Robotlar üstüne yazılan ilk kitabın yazarı idi...
Heron de Alexandria inventou engenhos a vapor e engrenagens de comboios, e foi o autor do primeiro livro sobre autômatos.
- Adım Cady Heron.
- Chamo-me Cady Heron.
Adı Caddy. Caddy Heron.
Chama-se Cady Heron.
Caddy Heron burada mı?
Temos uma Cady Heron? - É a Cady.
... Cady Heron.
... é Cady Heron.
Cady Heron, müdürün odasına gitmen gerekiyor.
Cady Heron, foste chamada ao gabinete do director.
İçeri girin, Bayan Heron.
Para aqui, Mna. Heron.
- Oturun, Bayan Heron.
- Sente-se, Mna. Heron.
- North Shore'dan Caddy Heron.
- De North Shore, Cady Heron.
Bayan Heron doğru yanıt verirse kazanırlar.
Se a Mna. Heron responder correctamente, temos os vencedores.
Ve yeni Bahar Şenliği Kraliçeniz, Öğrenci Etkinlikleri Kurulunun ortak başkanı Walker Kardeşler Krep Evinden iki adet hediye çeki kazanan... Cady Heron.
E a tua Rainha da Primavera, futura assistente do conselho dos estudantes e vencedora de dois certificados para a Casa de Panquecas Walker Bros é Cady Heron.
Adım Sydney Heron.
Sou a Sydney Heron.
Merhaba, adım Sydney Heron.
Olá, Sou a Sydney Heron.
- Dr. Heron?
- Dra. Heron?
- Dr. Heron, değil mi?
- Dra. Heron, não é? - É, sim.
Teşekkür ederim, Dr. Heron.
Obrigado, Dra. Heron.
Dr. Sydney Heron.
Dra. Sydney Heron.
Ve Derek Shepherd'la Sydney Heron'un düğününe de katılmamam gerek.
E preciso de não comparecer no casamento do Derek Shepard e da Sydney Heron.
Sydney Heron mı?
Sydney Heron?
Derek dün akşam Sydney Heron'la beraberdi.
O Dereck saiu com a Sydney Heron ontem à noite.
Heron simgesi görülmüş.
Viram o símbolo da garça.
- Sen ve Heron'un koridorda ne işiniz vardı?
O que você e Heron estavam fazendo no corredor? - O quê?
- Sydney Heron yardım için burada.
Olá! Olá! Olá!
Sydney Heron göreve hazır.
Sydney Heron apresenta-se ao serviço.
Bir şey anlatayım. Hammaco istasyonunda çalışan şu adamı hatırlıyor musun?
E digo-lhe mais, lembra-se de um tipo que trabalhava no posto da AMCo ali em Port Heron?
Belki duymuşsundur.
Foi em Port Heron. És capaz de ter ouvido falar.
Yani burada yaşıyorsun.
É a caminho de Port Heron.
Port Heron'da bir mezarlık var.
Existe um cemitério em Port Heron.
John O'Heron, 61 yaşında.
Este é o John O'Heron, 61.
John O'Heron'ın hayatını araştırmanızı istiyorum. Bakalım kişisel bir sebep göstergesi çıkacak mı.
Quero que vejam a vida do John O'Heron, para saber se há algo que indique motivos pessoais.
Arkadaşlarına göre O'Heron daha önce sarhoş olup olay çıkarmış ama birinin garezi olduğunu sanmıyorlar.
Os amigos do O'Heron dizem que ele tem história de alcoolismo, mas não conhecem ninguém que lhe tenha rancor.
John O'Heron'ın cesedinin atıldığı yeri inceledim.
Verifiquei o local de descarga onde o corpo do John O'Heron foi abandonado.
Bunlar John O'Heron'ın göz çukurları.
Aqui estão fotos dos espaços oculares do John O'Heron.
Yoldaşlar, John O'Heron'ı şehirdeki hayvan doldurucularıyla karşılaştırdım.
Camaradas, cruzei informação do John O'Heron com embalsamadores de animais na cidade de Okie.
John O'Heron'ın kanı olmalı.
Tem de ser sangue do John O'Heron.
Heron Köprüsü'nü hava uçurmaya çalışan bir grup bile oldu.
Parece que um grupo até tentou explodir a ponte.
Blue Heron mahvoldu!
O Blue Heron está fodido!
Bunlar Mavi Heron'u alanlar olmalı.
Devem ser as pessoas que compraram Blue Heron.
Ailenin uzun zaman Blue Heron'a sahip olduğunu biliyorum.
Sei que a tua família foi proprietária de Blue heron por muito tempo.
Blue Heron'da çalışıyorsun, değil mi?
Estás na obra de Blue Heron, certo?
Bence Heron'dan çekinmemize gerek yok.
Acho que não devíamos afastar-nos do Heron.
Kimin, Heron'un evinde mi?
- com o Heron?
Heron Mills Mülkü...
Propriedade Heron Mills...
Heron Mills.
Heron Mills.
Heron...
Heron...
Bir arazi aracı, Heron Mills Mülkü yönüne ilerliyor.
É um Suburban preto, ia para a propriedade Heron Mills, na montanha.
Ve Caddy Heron.
Cady Heron.
- Cady Heron kamuflaj pantolon giydi.
- Cady Heron usava calças da tropa.
- Her neyse.
- A Sydney Heron veio dar uma ajuda.
Heron Köprüsü bile görünüyor.
Dá até para ver a ponte.
- Heron Köprüsü.
Estão a vir pela ponte.