Hım translate Portuguese
13,365 parallel translation
Ben, hım... Joe için düzenlemeler yaptım.
Vou fazer os preparativos para o Joe.
hımm, şu aşamada sanırım benim haricimde başkalarıyla konuşmayı yeğlerdi ama evet.
Oh, acho que neste momento, ela prefere falar com alguém sem ser eu, mas, sim, somos amigos.
Hırsızdım ben.
Eu era ladrão.
Hızlı bir kontrol yapalım.
Corre um diagnóstico rápido.
En hızlı rapor yazma dalında rekor kırdım.
Então, só estabeleci o recorde para a mais rápida com a papelada.
Ben bir hıyarım. "
Sou um idiota. "
Bu şirketin geleceğine inandığım için bir serveti reddettim ama bu hıyar zaman kısıtlamalarından bahsediyor.
Acabei de recusar uma fortuna porque acredito no futuro da editora e este miserável queixa-se de prazos?
Lunaparklardaki hız trenleri harikadır. Bayılırım.
Adoro montanhas-russas nos parques.
Seni Axe'le birlikte gördükten sonra şey yapmak için çok hırslandım...
Depois de vos ver juntos, fiquei muito alterado... Para além da conta...
Sana yaptığım işler hakkında bir kaç makale okutturacağım. Böylece daha da hızlanacaksın. Tamam mı?
Apenas lhe pedirei que leia alguns artigos do trabalho que estou a fazer para que possa entrar no ritmo.
Bunlarda açıklık var mı mümkün olduğunca hızlı araştırmana ihtiyacım var.
Preciso que faças uma pesquisa nestes aqui, o quanto antes.
Üzerine, Diana Ross ve Tony Orlando'ya hızlı tempolu baladlar sattım.
Para além disso, vendi umas baladas animadas à Diana Ross e ao Tony Orlando.
Sert fırtına uyarıları, saatte 80 kilometre hızda rüzgar ve yıldırım.
Graves avisos de tempestade, ventos de 80 km por hora e relâmpagos.
Ben o hırsızı yakalayacağım.
Vou apanhar este ladrão.
Turtle, çünkü OJ'imi hızlı kullanırım.
Turtle, por conduzo o meu OJ demasiado depressa.
Hızlı düşün, suç hayatına ve hızlı paraya mı sığınacağım, hayır
Pense rápido, enquanto recorro A uma vida de crime e dinheiro rápido
Zekiyim, hırslıyım ve başarılı olacağım.
Sou inteligente, sou ambicioso e vou ser bem-sucedido.
Tam hızda ilerliyorsun tatlım.
Tens andado muito acelarado.
Yukarıya doğru hızlı gideceğim, Anahtarlarımı alacağım, aşağı ineceğim Ve sizi hastaneye götüreceğiz, tamam mı?
Tenho que ir rapidamente lá acima, vou buscar as minhas chaves, e vamos levar-te a um hospital, está bem?
Artık daha hızlıyım.
Estou ao corrente de tudo.
Sanırım kendimi kesmezsem yeterince hızlı hissetmiyorum.
Se não me cortar, sinto que não vou rápido o suficiente.
"Yavaş koşarsam 400 metre'ye geçerim, hızlı koşarsam 100 metre koşarım." dedim.
"Se for lento, faço os 400 metros. Se for rápido, faço os 100."
Usain Bolt insanlık tarihinin en hızlı 100 metresini koştu.
Usain Bolt foi o mais rápido nos 100 m na história da Humanidade.
Hissettim, biraz daha hızlandım güçlü ve kuvvetli hissettim.
Senti um impulso. Senti-me forte e poderoso.
Mesela, her yıl ilk yarışımda endişeliyim, hala hızlı mıyım?
Todos os anos me preocupo antes da primeira corrida. Ainda sou rápido?
İyi çalışıyorum, antrenmanlarda iyiyim ama hep hala hızlı mıyım diye endişeliyim.
Treino bem. Saio-me bem nos treinos, mas preocupo-me sempre.
Hala dünyadaki en hızlı insan mıyım?
Ainda sou o homem mais rápido do mundo?
Isınmada hızlı olduğumu hissettim, ayaklarım hafifti.
No aquecimento, senti-me rápido, leve.
Uzun zaman sonra en iyi çıkışımı yaptım 40 metreyi koştum ve hızlanmadan sonra herkesin yanındaydım ve uzaklaşıyordum.
Foi o melhor início desde há muito. Corri até aos 40 metros e, ao sair da fase de aceleração, estava ao nível de todos e a afastar-me.
Buradaki parçacık hızlandırıcıda mı çalışıyordu?
Ela trabalhou com o acelerador de partículas daqui?
Dedim, "Teşekkürler." Hızlıca çıktım. Tek bir şey söylemedim.
Um dos momentos mais desconfortáveis da minha vida foi quando tive de passar por 13 pessoas que foram informadas de que iam morrer e eu fui escolhido para viver.
"Hızlıca yüzüme çırpabiliyim." "Suyunuzu sıcak mı soğuk mu istersiniz?"
- "Quer a água quente ou fria?" - " Qual é o teu problema?
Tanrım, kesinlikle o hayatı özledim Lisede, çocukları kendimize nasıl çektiğimizi görmek için koridorda yanımızdan hızla geçmelerini sağlardık.
Meu Deus, eu... perdi completamente essa mudança na vida... que... No liceu, costumávamos roçar-nos nos rapazes nos corredores, só para ver se os conseguíamos excitar.
Hırslarım var.
Tenho ambições.
Ne kadar hızlıyım ama!
Isso é que é rapidez!
Bir daha hırsızlık yaptığını duyarsam bu sefer altınını değil, elini alırım.
Sê apanhado a roubar outra vez e tirarei as tuas mãos, não só a tua moeda.
Hırsı yüzünden anneme daha fazla mı ihanet edeyim?
Se trairei a minha mãe por causa da ambição dele? E a tua.
Umarım iyi dinlenmişsinizdir Çünkü olaylar biraz daha hızlanacak.
Espero que não estejam cansados porque as coisas estão prestes a ficar piores.
Ne var, yoksa gaza basmadan önce rüzgarın hızını mı hesaplıyorsun?
Vais calcular a resistência ao vento antes de acelerar?
- Bir hırsız mısın yani?
- Então, é um ladrão?
- Sarhoşluk ve hırsızlık mı?
- O alcoolismo? O roubo? - Sim.
Arazi iyi olunca hızlı olmak zorundaydım.
Olhe para essa terra no Golfo Verde.
Bana bütün iyi niyetleriyle Isodyne'da yaptığımız çalışmaların doğasını hatırlattılar ve hıyanet, hapis, idam gibi kelimelerden bahsettiler.
Eles solicitaram-me para me lembrar sobre o trabalho que fazemos nas zonas protegidas na Isodyne e depois lançaram palavras como "traição," "prisão"... e "pendurado."
Şu an gördüğümüz bu çizimler bir hızlı nötron reaktörü tasarımı.
O que estamos a ver aqui é um projeto de um reator de neutrão acelerado.
- Yapmayın ama, çok hızlı yaparım.
Va lá. Será rápido.
Birkaç hırsızı şaşırttım.
Surpreendi um grupo de assaltantes.
- Frankie, hareketlen.Hızlanmamız lazım.
- Frankie, despacha-te. Rápido.
Biraz daha hızlı git, 30 dakika çalışacağım.
Vai um pouco mais depressa e estudamos 30 minutos. Prometo.
Hızlı gidebileceğimiz bir yer bulalım.
Vamos para um sítio onde possamos guiar depressa.
Bazı hastalarımız bu tedavi sırasında kalp atışında hızlanma yaşar. Sanrılar veya çocukluk anıları görürler.
Alguns pacientes sentem um aumento do ritmo cardíaco... têm visões... até mesmo recordações primitivas.
En hızlı atlarımızdan birini almanız için gerekenleri yaptım.
Já tratei de tudo para levares um dos nossos cavalos mais rápidos.