Ibm translate Portuguese
311 parallel translation
Aynı zamanda IBM ve ITT'de de hisselerim var.
Também tenho acções da IBM e da ITT.
lBM...
IBM...
IBM hisseleri.
As acções da IPM.
Şu anda Araplar bizim paralarımızı kullanarak büyük şirketleri alıyor ve bizi tek kelimeyle batırıyorlar. General Motors IBM, ITT, ATT, Dupont, Amerikan Çelik ve 20 diğer Amerikan şirketi onların.
Neste momento, os árabes tiraram-nos os dólares suficientes, para virem aqui e com nosso próprio dinheiro, comprarem a General Motors, IBM, ITT, ATT,
Sadece IBM var, ITT var, ATT var Dupont var, Dow var, Union Carbide var, Exxon var.
Só há IBM e a ITT e ATT e Du Pont, Dow, Union Carbide e Exxon.
Eğer bilmen gerekiyorsa, çok güzel bir simsarın yanında IBM kullanıyor.
Se queres saber, ele está a trabalhar numa máquina lBM numa casa de correctores.
Sonunda, bir şeyler yakaladım, ama bir IBM kodu... sadece federal giriş izni var, gizli yani.
Por fim, quando consegui, só com código especial, etc.
Bak, IBM senelik bir yüz ödediğinde istediğin kadar uyku tulumu alabilirsin.
Quando a IBM te pagar 100.000 dólares por ano, podes comprar os sacos que quiseres.
Fort Meade'deki NSA Merkezi'nde bulunan IBM ile arabağlantısı var. Çeşitli programları işletir.
Há interface com um ibm 370s na sede da NSA.
İki oğlum meslek okuluna gitti - - birisi restorant müdürü oldu, diğeri de IBM'de bekçi mühendis, ve onlar serseri değil, anladın mı?
Os meus filhos têm estudos. Um é gerente de um restaurante, o outro é técnico da IBM. E porque não são vagabundos?
IBM binasında mı yani, seni götlek!
Não, técnico na IBM, parvo!
IBM ve Hilton böyle kuruldu.
Foi assim que a IBM e o Hilton venceram.
Bir milyon Büyük Mavi. 350.000 domuz ve fasülye.
1 milhão da IBM. 350.000 de porco e feijões.
Bu işe ilk giren küçük şirketler 20 yıl sonrasının IBM'i veya Bell Telephones'u olmayı umuyor.
As pequenas empresas que estão nisso esperam ser as próximas IBM.
Oh, bu arada... IBM'nde ki yazı... onun Prestige Elite olma ihtimali... yok, değil mi?
Aliás, as letras do sua maquina, nestão com defeito?
Güvenilir şirketlerin hisselerinden vazgeçme ; IBM
Prefiro ficar com o investimento mais seguro de todos, a IBM.
Öncelikle Disney, ATT IBM, degerli pay senetleriyle yakindan ilgilenecegiz.
O que faremos é o seguinte. Primeiro atrairemos Dysney, TNT, IBM. Acções de primeira linha.
IBM yükselmiş.
Olha, a IBM subiu 25 centavos.
lBM kullanmayı öğrendim. Ama onlar Wang kullanmamı istediler.
Aprendi num IBM... puseram-me a trabalhar num Wang.
lBM'de harikalar yaratıyor.
Ela é barra num IBM.
IBM'de 28 yıl.
28 anos na IBM.
IBM ve Macintosh programlarında kesinlikle işin ehliyim.
Estou à vontade nos programas da ibm e da Macintosh...
IBM bilgisayarları kaldırdın.
Mudou as IBMs de sítio.
IBM-uyumlu 500 mg sabit disk, CD-ROM ve 14.4 modemler.
Compatíveis com a IBM, disco de 500 MB, CD-ROM e modems de 14.4.
Kimse sana söyledi mi bilmiyorum ama lBM bir süredir kimseyi işe almıyor.
Possivelmente não saiba, mas - na IBM não contratam a ninguém.
Dakikada yüz yirmi kelime yazarım, lBM, Mac, yazım programları, veriler.
Cento e vinte palavras por minuto, IBM, Mac, processador de texto, cálculo.
IBM'de iyi bir işim var mı?
Eu tenho um bom trabalho no IBM?
Baba, biliyor musun Microsoft ve IBM gibi markalarla yarışmak nelere mal olur?
Pai, sabe o que é concorrer com a Microsoft ou a IBM?
IBM'de çalışıyor.
Trabalha na IBM.
Neden o zaman bütün mahalleye IBM'de çalıştığımı söyledin?
E porque é que dizes a todo o bairro que trabalho na IBM?
- İyi o zaman sen IBM'de çalışıyorsun sende rahatsın bende Tamammı?
Então, trabalhas na IBM, assim deixam-nos em paz.
- Hayır Hayır IBM IBM!
- Não. Na IBM, IBM.
- Orada Polis Merkezi var ama IBM olduğunu hatırlamıyorum?
- Aí há uma esquadra, nenhuma IBM.
IBM, ATT ve polaroid ve...
IBM, ATT, Polaroid e
İnan bana. Şimdi l.B.M. al. Servet kazanırsın.
Acredita, compra IBM antes que se desmembre.
I.B.M. Yıldızküresi, Microsoft Galaksisi, Starbucks Gezegeni.
Uma Constelação IBM. Uma Galáxia Microsoft. Um Planeta Starbucks.
IBM altına yapacak.
A IBM vai mijar nas calças!
Steve'in IBM'i yoketmeye doğuştan takıntılı olduğunu düşünür olmuştum.
Eu achava que Steve nascera obcecado por destruir a IBM.
Yani o günlerde, bizi referans alırsak IBM hemen hemen Pentagon gibiydi.
Na época, a IBM era praticamente como o Pentágono.
Biz, pasaklı kaçıklardık IBM'cilerin oyuncak gibi gördüğü bilgisayarlar arasında kaybolmuştuk.
E nós, éramos uns malucos, no meio de computadores... que a IBM considerava coisa de criança.
IBM tipinde biri gibi görünüyorsun.
Você tem o estilo da IBM.
Canavarların en korkuncuna, IBM'e.
O pior de todos :
IBM'in burayı Apple ile rekabet etmek için kurduğunu biliyoruz ve onları piyasadan silmek için bir bilgisayar yapmaya çalışıyorsunuz.
Sabemos que a IBM montou esta unidade para competir com a Apple. E vão montar um computador que acabará com o deles.
İşte buradayız, bu küçücük ekip IBM'e problemlerine çözümü olduğunu söylüyor.
Éramos uma coisa de nada a dizer à IBM... que tinhamos a resposta para os problemas dela.
Zilyon tane IBM bilgisayarını çalıştırmak için mi?
Para fazer os computadores da IBM funcionar?
IBM'e söz verdim.
- Falei com a IBM.
IBM'i aldık. IBM.
Você conquistou a IBM!
Düşünüyorum da IBM bizim gibi bir avuç palyaçoyla niye anlaşma yapmak istesin ki?
Pense, porquê negociar com uns palhaços como nós?
IBM'in bizim kim olduğumuzdan haberi bile yoktur.
- Sabes, Steve?
İyi ya.
A IBM não sabe quem somos.
IBM.
IBM.