English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ I ] / Idade

Idade translate Portuguese

17,590 parallel translation
Kadın annen yaşında.
Ela tem idade para ser mãe dele.
Benim yaşımdaki kadınlar kocalarını terk ediyor mu?
Vês mulheres da minha idade a deixar os maridos?
Şef, gerçek şu ki benim yaşımda birçok şarkıcının sesi inişe geçiyor, ama ben gittikçe daha iyiye gidiyor görünüyorum.
Maestro, é verdade que muitos cantores da minha idade estão em declínio, mas eu pareço cada vez melhor.
- Kaç yaşındaydınız?
- Qual era a sua idade?
Zaten, teyzesi olacak kadar yaşIı.
Ela tem idade suficiente para ser tia dele.
Senin yaşlarında bir yeğenim vardı.
Tinha uma sobrinha da mesma idade da tua gaja.
Görevi erkekliğe giden yolda çocuğa yol göstermek olacak bir adam. Klanın geleceği için en iyi olanı nasıl seçeceğini öğrendiğinden ve böylece şef olmaya layık olduğunu ispat ettiğinden emin olacak.
Um homem cuja tarefa será conduzir o rapaz até à idade adulta garantir que aprenda a escolher o que é melhor para o futuro do clã e que, assim, demonstre que merece ser chefe.
Bazen ne kadar yaşlı olduğunu unutuyorum.
Às vezes, esqueço-me da tua idade.
Karısı ve senin yaşında ikizleri vardı.
Ele tinha mulher e dois gémeos da tua idade.
Sanırım bir çeşit ortayaş krizi felan, yada öyle bir şey.
Acho que estou a passar por algum tipo de loucura de meia idade ou algo assim.
- Ne? Sanırım bir çeşit orta yaş krizi gibi birşey yaşıyorum.
Eu acho que estou a passar por algum tipo de crise de meia idade.
Dün Almanlar Lidice adında bir kasabaya girmiş ve 16 yaşından büyük her erkeği vurmuşlar.
Ontem, os alemães foram a uma aldeia, Lidice, e mataram todos os homens com idade superior a 16 anos.
Bugün burada, on dokuz yaşında ülkesi için Kore'de savaşırken şehit düşen genç Jonah Greenberg için yas tutuyoruz.
Hoje, lamentamos a perda do jovem Jonah Greenberg, falecido na Coreia, a lutar pela pátria, aos 19 anos de idade.
Tek bildiğim şey on yaşındayken bir sabah uyandım ve bir aşçımız vardı.
A única coisa que eu soube aos 10 anos de idade é que acordei uma manhã e tínhamos um cozinheiro.
Anthony'yi getirmek konusunda endişeleniyordum ama bu adam eski kafalıymış.
sabes, estava preocupado por trazer o Anthony, mas este rapaz é esperto para a idade.
O yaştaki herkes gibi duygularıma kapıldım.
Movia-me pela paixão como todos nessa idade.
Bu yaşta hala yatağını ıslatıyorsun!
Na tua idade, ainda a fazer xixi na cama.
Bilirsin, zengin, orta yaşlı beyaz adamlar.
Sabes, homens brancos, ricos de meia-idade?
Kaç yaşındaydın?
Que idade tinhas?
Belli bir yaştan sonra hatırlamak zor oluyor.
A partir de uma certa idade, é difícil de lembrar.
Bir şey istemeye yaşınız yettiğinden beri istediğiniz her şey artık alınmak için bekliyor.
Tudo o que sempre quisestes desde que tivestes idade para querer algo, podeis tê-lo.
Ustam Bremen beni keşfettiğinde neredeyse senin yaşlarındaydım.
Tinha quase a tua idade quando o meu mentor Bremen me descobriu.
Belediye başkanı olduğumda senin yaşındayım.
Tens a idade que eu tinha quando assumi a câmara.
Annemle ilk tanıştığım zaman altı yaşındaydım.
A primeira vez que conheci a minha mãe, eu tinha seis anos de idade.
Ama onun yaşındaki erkeklerin cesaretinin kırılması gerekir.
Mas rapazes com a idade dele requerem desencorajamento.
Orta Çağ'da değiliz ve insanlar seni bekliyor. Diğer insanların da buraya gelip günahlarını çıkarmalarına müsaade eder misin?
Não estamos na Idade Média, e há uma fila para a confissão, por isso podes deixar as outras pessoas virem aqui e confessar os seus pecados?
Muhtemelen sadece bir dedikodudur ama yaşına uygun birilerini yurt sırasına alsan iyi olur.
Provavelmente é só um rumor, sabes, mas devias sair com alguma rapariga do dormitório, de idade apropriada.
Yaş, kilo, boy, ırk, ailenin öldüğü sırada serbest olup olmadıkları gibi özelliklere.
Idade, tamanho, altura, raça. Se estava livre durante o homicídio dos seus pais.
- Kaç yaşındasın?
- Que idade tens?
Kaç yaşındasın?
Que idade tens?
Yeterince büyüğüm.
Tenho idade suficiente.
Orta yaşlı, İrlandalı bir dedektiften ve son zamanlarda bıçaklanmış bir İngiliz'den oluşan bir taarruz kuvveti yerine GCPD'nin müdür vekili daha iyi iş yapar diyorum ben.
Podia mandar uma força de ataque com um irlandês de meia-idade e um inglês recentemente esfaqueado, mas acho que o Capitão interino da Polícia pode fazer melhor.
Yaş : 42. Meslek :
Idade : 42.
Artık belli bir yaşa gelince kendilerini öne çıkarmak istiyorlar.
Estão na idade de fazer o que lhes apetece, não é?
Ayrıca annem orada hayatı için mücadele verirken... o Vegas'a gİdİp Rosy Hills adında bir... garsona çakıyor. Muhtemelen benden pek büyük değil.
Enquanto ela está lá a lutar pela vida, ele vai para Vegas foder uma... empregada chamada Rosy Hills, que deve ter minha idade.
Başkan Edwards'ın bu işten kâr sağlaması için seçmenlik yaşını 10'a düşürmesi gerek.
E, para ter certeza de que ele será recompensado, vamos baixar a idade de voto para 10.
O benim yaşlarımdayken, insanlar kasvetli arabalar kullanıyordu kasvetli evlerde, eski telefonlarla, parasız, yemeksiz, televizyonsuz... fakat insanlar dürüsttü.
Quando tinha a minha idade, as pessoas conduziam carros tristes até casas tristes, com telefones velhos, sem dinheiro, comida ou televisões, mas as pessoas eram genuínas.
şey gibi... benim yaşımdayken benim olduğum kadar mutlumuydun?
Por exemplo... Tão feliz como pensavas que ias ser quando tinhas a minha idade?
Yaş bir orta sınıf uydurmasıdır.
A idade é um conceito burguês.
Yaş bir orta sınıf uydurmasıdır.
- A idade é um conceito burguês.
Kaç yaşındayım sence?
Que idade achas que tenho?
Altı yaşında.
Ela tem seis anos de idade!
Orta Çağ'da yaşayan 25 yaşında akıl hastası bir kadına benziyormuşsun.
Diz que pareces uma mulher de 25 anos da Idade Média, presa numa espiral de demência.
Kaç yaşındasın?
Que idade tem?
Yeterince büyüdüğünde, yeterince güçlü olduğunda sana vermelerini söyledim.
Disse-lhes que ta dessem quando tivesses idade suficiente, força suficiente.
Kendimden on altı yaş küçük kızlarla takılmıyorum.
Não ando com pessoas que têm um sexto da minha idade, sim?
Hayatımız boyunca tanıdığımız önemli insanların ve bazı en yakın arkadaşlarımızı kaybettiğimiz yaştayız.
Estamos naquela idade onde estamos a perder alguns dos nossos mais queridos amigos, pessoas que conhecemos a vida toda.
Tanrımızın vazifesine başladığıyla aynı yaş.
A mesma idade que o nosso Senhor tinha quando começou o seu ministério.
Şu pizzaya bak ne kadardır orada?
Olha para aquela piza. Que idade tem?
- Üzgün gözüküyor. - Çeyrek hayat krizinde mi?
"Estará na crise de um quarto de idade?"
Karanlık çağlarda kalmamız için mi?
- Querem ficar na Idade Média?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]