Ikram translate Portuguese
2,071 parallel translation
Sana ne ikram edelim?
- Senta-te. Tomas algo?
- Sana ne ikram edebilirim?
Arranjo-te uma fatia de torta?
Acaba... istersen bira ikram edelim.
Pedimos cerveja.
Size içecek yada yiyecek birşeyler ikram ederdim, ama...
Ofereceria-te uma bebida ou alguma coisa para comer, mas... Permite-me.
İçecek olarak ikram ediyorum.
Eu sirvo se for beber.
Bir çeşit "hayvanat bahçesine hoş geldin" ikramı gibi.
Elas são um tipo de "Bem-vinda ao zoo!".
" Kendine kahvaltı sipariş et. Benim ikramım.
Manda vir o pequeno-almoço.
Özel ikram.
- Entrega especial.
Ve sonra onu incittiği için kendini kötü hissedebilir ve bu yüzden aralarını düzeltmek için ona şeker ikram ediyor olabilir.
Depois, sentiu-se mal por magoá-lo. E tentou ser simpático oferecendo-lhe um rebuçado.
Çünkü sana bu kurabiyeden biraz ikram edersem kurabiye boğazında kalabilir.
Porque se te oferecesse desta bolachinha, esta bolachinha ainda te mata.
İçecek bir şeyler ikram etmemiştin.
Não lhe ofereci um drinque.
Tüm bildiğim çerez üzerine yoğunlaşmış ikram işinde oldukları.
Só sei que elas têm um serviço de buffet especializado em entradas.
Kekler ikramımız.
Comam uma bolacha.
Kimse içki ikram etmeyecek mi?
Ninguém me vai oferecer uma bebida?
Bu kız yolunu bulsa papazdan suç mahalline uğramayı rica eder sonra da çantasından pasta * çıkarıp ikram eder.
Se ela pudesse pediria ao padre que passasse numa cena do crime, e serviria chocolates tirados da mala.
Onun yerine şeker ikram etsem?
Posso oferecer-lhe um doce em vez disso?
Sizlere kahve ikram etmedik. Buyurun.
Nenhum dos dois bebeu café.
Müessesemizin ikramı.
Esta é por conta da casa.
Size ne ikram edebilirim? Çay mı, kahve mi?
- Posso trazer-lhe algo?
Bir içki ikram edebilir miyim?
Quer algo para beber?
Sana bir şey ikram edebilir miyim? Bir soda olabilir.
Já bebia um refrigerante.
Hadi ama, benim ikramım.
É o meu presente.
- Bay Sokoloff'un ikramı, efendim.
- Uma oferta do Sr. Sokoloff.
İçecek ikram etmeyecek misin?
Não me ofereces uma bebida?
Dinle, eğer satışı yapabilirsem, Benimle "spa" da bir kutlamaya ne dersin. Benim ikramım.
Ouve, se fizer a venda, quero que comemores comigo no SPA.
Size kahve ikram ederken bir yandan da sizi polise şikayet ediyorlardır.
São do tipo que nos oferece café, Mesmo quando fazem queixa de nós à Polícia.
Oda arkadaşlarına ya da en sevdiğin öğretmenine de ikram edebilirsin.
Podes partilhá-los com os teus companheiros de quarto ou com o teu professor favorito.
Sana kutlama purosu ikram ederdim ama senin sigara içtiğini sanmıyorum.
Eu estava a pensar num charuto, mas não penso que sejas o tipo de homem que fuma charuto.
Ne ikram edeceğine bağlı.
Dependeria do que ela fosse servir.
Akciğerlerimin çalışmayı bıraktığı günde solunumu baskılayıcı ufak bir ikram.
Um belo calmante respiratório no dia em que os meus pulmões param.
Ziyarete gelme olasılığına karşın. Geldiğinde bir tane ikram ederim.
- Caso ele apareça, ofereço uma.
Kendi kendime ikram ettim.
Fui-me servindo.
Bu kadar yolu bana atıştırmalık ikram etmek için mi geldiniz?
Fizeste todo este caminho para me dar um lanche?
Arturo, bayan Peters'ı doktorların odasına götürüp bir bardak su ikram eder misin?
Arturo, não te importas de levar a Sra. Peters para a sala dos médicos e arranjar-lhe um copo de água?
Asistanım size içecek bir şeyler ikram etti mi?
O meu assistente ofereceu-lhe café?
Sana şey mi ikram etmemi... Biraz pirzola.
- Quer que eu lhe ofereça uma...
Sana pirzola ikram etmemi istediğini sanm...
- Não. Mas eu pensei que queria que eu oferecesse uma...
Dün akşam sizlere bir şeyler ikram edecektim.
Isso foi o resto da refeição que me deram ontem a noite.
Oğlun burada olduğu için bir tane müessese ikramımız var.
Tens uma rodada porque o teu rapaz está cá.
Daha iyi bir ikram olacaktı tabii ki.
Comida melhor, claro.
Sizi kurabiye ikram edebilir miyim?
Posso oferecer-vos umas bolachas Peak Freen?
- Size içki ikram edebilir miyim?
- Alguém quer tomar alguma coisa?
- Hayatımda yediğim en güzel pretzel dedim ve kendim yemek yerine sana ikram ettim.
Mm. Voce esta sorrindo. Primeira vez em uma semana.
Sana içki ikram edebilir miyim?
Posso arranjar-te uma bebida?
İkram etmiyorum.
Não te estou a dar voto na matéria.
Sakın içki içme. İkram etseler de içme. İçersen iki gün sonra uyandığında ağzında onun bokunu bulursun.
Não aceites nem mesmo um copo... ou vais acordar... dois dias depois com merda na boca.
İkramımız, Madam Doyle.
Da casa, Madame Doyle.
- İkramım olsun.
Pago eu.
Öğrenci kredisi aldım. W.L.V.U.İkram Sınıfı.
Turismo na WLVU.
İkram pek üst düzey değil.
Só estão a servir coisas suaves.
- Kurabiye ikramı falan var.
Oferecem bolachas.