English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ I ] / Ilaç

Ilaç translate Portuguese

14,495 parallel translation
- Yok. - Düzenli kullandığın bir ilaç?
- Toma alguma medicação?
Sıcak karşılamaları ve Lallybroch'un günlük sıradanlığı hırpalanmış ruhlarımızda ilaç etkisi yaratmıştı.
A recepção que nos fizeram e as rotinas diárias de Lallybroch foram como um tónico para as nossas almas feridas.
Ona ilaç verdi ama migren çok lanet bir şey.
Ele deu-lhe um remédio, mas as enxaquecas são difíceis de curar.
Hastaların çoğu ilaç tedavisi görüyor.
A maioria dos pacientes estão em terapia farmacológica.
Bay Spector'un ilaç ihtiyacını değerlendireceğiz.
Analisaremos a necessidade de uma estratégia de drogas para o Sr. Spector.
Suyla beraber bana ilaç da vermiş olmalı.
Acho que ele me deve ter drogado quando me deu água.
Belki bu ordu, tarım endüstrisi ve büyük bir ilaç şirketinin yürüttüğü bir GDO deneyidir.
uma experiência de alteração genética que correu mal, feita por uma grande empresa militar ou farmacêutica.
- Onlar bana ilaç vermedi.
Eles não me drogaram.
Ablam gibilere birkaç yüz dolar ve ilaç veriyorlardı hayal gördüren ilaçlar. Çoğunlukla da LSD.
Eles pagavam duzentos dólares a pessoas como a minha irmã, davam-lhes drogas psicadélicas, principalmente LSD.
Bu bir... Bu bir popüler ilaç.
É uma droga popular.
Sizler çok ilaç kullandınız, bunlarla çok uğraş verdiniz.
Eles passaram por tantas acusações de drogas e afins.
Azıyor, o yüzden Yoko orkideli bir ilaç vermiş vücudundan atana kadar eve gelmemesini söylemiş.
- Ele anda atrevido. A Yoko despachou-o com aquela "orquídea" e disse-lhe para não voltar para casa enquanto não se aliviasse.
- Ya ilaç işlemleri?
E a farmacêutica?
Beale ona ilaç verip sorgulayacağı bir mekan bulur.
O Beale vai encontrar um local onde ele possa drogá-lo e interrogá-lo.
Söylentilere göre Bay Turner sakat atlarına ilaç verip formlarının zirvelerinde gibi koşmalarını sağlıyormuş.
Há rumores de que o Sr. Turner droga os seus cavalos feridos, assim eles correm como se estivesse na sua melhor condição.
- Ona ilaç mı verdiniz?
Drogou-a?
Garcia, eğer bunun ilaç karıştırmayla bir ilgisi varsa bilgisayar hatalarından biri olmasa iyi olur.
Garcia, se isto é algum tipo de misturas com os remédios, é melhor não ser outra falha dos teus computadores.
FBW'deyken psikolojik ilaç satan bir müşteri vardı.
Quando estava na FBW, tinha uma conta de um psicostimulante. Eles fizeram uma campanha da treta com genéricos, mas eu mantive o mercado hispânico.
Ona ilaç veremem.
Não a posso medicar.
Bana 13 yıl ilaç verildi.
Fui medicada durante 13 anos.
Sana hiç ilaç verilmemeliydi.
Nunca devia ter sido medicada.
Yıllar önce aile doktorumuz bir ilaç yazmıştı...
Há anos, o médico de família receitou medicação...
- Bana ilaç verdiler.
- Eles medicaram-me.
Aç karnına ilaç içmiştim.
Tomei aquele Lyprexa de estômago vazio.
Ne kadar ilaç kullandınız?
Quanta droga você usou?
O ilaç alım satımına karışan birini daha bulduk.
"Temos alguém que fez a mesma transação farmacêutica."
Sana şimdi ilacını getireceğim.
Espere, vou buscar o seu remédio.
Çok teşekkürler. İlaç almaktan farksız mı bu yani?
Claro, para tomar o remédio?
İlacın etkisinde.
Ela foi medicada.
İlacın etkisi en az bir saat daha sürer.
Costuma fazer efeito, pelo menos mais uma hora.
Bu adamları durdurmama yardım et, ben de geri dönüp ihtiyacın olan ilacı getireyim.
Ajuda-me a parar estes homens, e eu volto para arranjar os teus medicamentos.
İlacı nereden tedarik ettiğini biliyor musun?
Sabe onde é que ele as arranjava?
Neyse, ona bu antipsikotik ilacı yazmıştım ama faydası olduğundan şüpheliyim.
Seja como for, eu receitei-lhe este antipsicótico, mas duvido que tenha servido de alguma coisa. Porque não?
Ama verdiği ilacın bana faydası olmadı. Sadece düşüncelerimi bulandırdı.
Mas o medicamento dele não me curou, só me torvou as ideias.
Tehlikeli olabilecek ve halüsinasyona yol açan bir ilacı laboratuvar dışında kullanacağız.
O consumo de um alucinogénio psicotrópico potencialmente perigoso tem de ser feito fora de um laboratório.
Birkaç saate ilacı elimizde olacak.
Vamos ter a cura dentro de algumas horas.
. - İki kadeh attım tamam mı? İlaç niyetine.
Bebi dois refrigerantes, está bem?
Ama o kadar bencil olmasaydım o ilacı da yemiş olmayacaktım.
Mas talvez se não fosse assim tão egoísta, não teria conseguido o soro.
bu kan ilacından 49 doz aldım ama yine de lanetimi yok edemiyor bu akşam tang keşişini yiyemezsem, lanet üzerimde kalacak ve onun yerine seni yiyeceğim.
Já tomei 49 doses desta poção de sangue... mas não consigo dissipar a minha maldição. Se não comer o Sacerdote de Tang esta noite, e continuar sem me curar, vou comer-te no lugar dele!
Pepsum İlaç'ta şüpheli alım-satım izlerine rastladık.
Padrão suspeito de venda de ações da farmacêutica Pepsum.
- İlaç falan lazım değil sana.
- Não precisa de medicamentos.
Onun için de ilacın var mı?
E em relação à coisa do Anticristo, tem comprimido para isso?
Her salı akşamı çocuğa uyku ilacı veriyorum böylece The Voice'u izleyebiliyorum.
Eu dou aos meus filhos medicamentos todas as terças à noite... para eu poder ver o "The Voice".
Ve bittiğinde işin içindeki herkesi tatmin,... edecek. ilacımı almama izin vermeni öneririm.
D'Artagnan. A tua carta para a Frente não dizia nada disto. A Guarda Vermelha anda a matar a seu belo prazer, cobardes como o Marcheaux decidem o destino de um homem.
İlaç dolabına ya da mücevher kasana girmediğime şükret.
Tens sorte de eu não ter entrado no teu armario dos remédios, ou na tua caixa das jóias.
İlaç mı lazım? " Dedi ki," Kapa çeneni. Sen adamsın.
Adormece tudo, duras para sempre. "Eu disse :" Nate, preciso disso hoje. "
Komidine bir bardak su döktükten sonra ayağına basıp çenene bir dirsek darbesi attıktan sonra o uyku ilacını kullanacak halim yok.
Não é como fosse derramar um copo de água na mesa-de-cabeceira, pisar o teu pé, acertar-te com o cotovelo no queixo, e injectar-te com esse sedativo.
İlaç beni uyuşturuyordu.
O medicamento entorpecia-me.
Uyumayı sevmem, vakit kaybıdır ama gerekli, o yüzden... uyku ilacı.
Eu não gosto de dormir, é uma perda de tempo, mas é necessário, por isso... comprimidos para dormir.
Yeterince uyku ilacını ezdiğimde babamın öğrettiği bir yemek için malzeme getirtmesini istedim.
Quando já tinha esmagado comprimidos para dormir suficientes, pedi-lhe os ingredientes para um estufado que o meu pai me tinha ensinado.
O böcek ilacıyla ne yapıyorsun?
O que é que estás a fazer com o pesticida?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]