Ilkel translate Portuguese
1,306 parallel translation
Korkarım benim bir ilkel olduğumu düşünecek.
Tenho medo que ela pense que sou um primitivo.
Yardım eder misiniz, yoksa bizi ilkel silahlarla tehdit mi edeceksiniz?
Ajuda-nos ou só nos ameaça com as suas armas primitivas?
Belki o kadar da ilkel değillerdir.
Talvez não sejam tão primitivas.
Düşünüyorum da bu adada olduğumuza göre, burada yapabileceğimiz şeyler var... ilkel şeyler.
Acho que já que estamos aqui nesta ilha, há coisas que podemos fazer, coisas primitivas.
Evet ama anlayabildiğim kadarıyla şu anda yaşadığın şey tüm bu alametler, tüm bu gerilemeler, öngörülerin ve bu astral seyahatle ilgili saçmalıklar aslında baştaki ilkel guruldamalarla birebir benzeyen bir şey.
Pois, mas o que experiencias, tanto como se me dá a perceber com essas manifestações de regressão e precognição e essa puta dessa algaraviada astral transmigradora, apenas equivalente àquele primeiro grunhido primitivo.
1965'te oradaki işimi bıraktığımda- - Kuzey'de olmanın ya da ilkel insanlar arasında yaşamanın erdemli veya dişe dokunur bir tarafı da yok hani.
Quando eu parti em 1965, pelo menos deixei o trabalho... era como se existisse algum mérito especial, alguma virtude... em estar no Norte, ou alguma virtude especial... por ter estado com pessoas primitivas.
Volkanlılar ilkel bir cihaz kullanıyorlardı.
Eles usaram um equipamento primitivo.
Kazanca çok önem verdiklerini kabul ediyorum ayrıca kadınlara yönelik davranışları biraz ilkel.
É verdade que dão demasiada importância ao lucro e o comportamento em relação às mulheres é algo primitivo.
Küçük bir bölgede bitki yaşamı tespit ediyorum. Fosilleşmiş deniz dibinde büyüyen ilkel bir yosun türü.
Eu detectei vida vegetativa, um líquen primitivo em um leito fossilizado de mar.
Tabii biraz ilkel şekilde.
Primitivamente, posso adiantar.
Tabii biraz ilkel şekilde.
De forma muito primitiva, devo acrescentar.
Görüyorsunuz ki, hayatlarımızda ki en ilkel romantik ilişki... hastalıklarımızın sebepleri.
Vejamos, a primeira relação romântica da nossa vida é a causa dos sintomas de nossas enfermidades.
Neden kendi ilkel törenimizi burada gerçekleştirmeyelim?
O quê? E se tivéssemos o nosso próprio ritual primitivo aqui mesmo.
Dr Lovell'a göre bu kadïnïn dogal yasam alanï ormanïn ortasïnda ilkel bir kulübe.
O Dr. Lovell acha que o habitat natural desta mulher é uma cabana primitiva no coração da floresta.
Fakat Veridian 4'de ilkel bir insan toplumu yaşıyor.
No entanto, Veridian 4 sustenta uma sociedade humanóide pré-industrial.
Yaşam dolu bir dünyaya gelir. Orada ilkel bir toplum bulur. İnsanlar!
Veja : ele chegou em um mundo cheio de vida, onde encontrou uma raça primitiva, os humanos!
tedavi ettiği kaba, ilkel insanlar etrafını çeviren yoksulluk ve cehalet.
Trata de gente rude, bruta. Vive rodeado de pobreza e ignorância.
Küçük, kıllı ilkel.
É pequeno, cabeludo, primitivo.
Bütün ilkel uluslardan toplanmış... vahşi paralı askerler ve savaşçılar... acımasızca yakıp yıkmaya ve bizi fethetmeye... azmetmişti.
Ferozes mercenários e guerreiros, de todas as nações brutais, empenhados numa destruição cruel... de conquista.
Bana saldırdığı zaman en ilkel "ya savaş ya sıvış" içgüdüm harekete geçti ve bir hayvana döndüm!
Quando fui atacado... o meu instinto mais primitivo de lutar ou fugir veio ao de cima, e fiquei um monstro!
Bu oldukça ilkel bir ilaç...
Isto é medicina primitiva, não pode esperar salvar...
Elimizdeki Benjamin, oluşumunun ilk aşamasında olan bir ilkel-evren.
O que temos aqui, Benjamin, é um proto-universo na fase inicial da sua formação.
Götürsek bile, solucan deliğinin verteron düğümleri ilkel evrenin enerji dalgalanmaları ile etkileşime geçip, yıkıcı bir tepkimeye neden olabilir.
Mesmo que o levemos para lá, o nodos da fenda espacial poderiam interagir com as flutuações de energia do proto-universo, provocando uma reação devastadora.
Henüz oluşmuş bir ilkel evrende bu nasıl olabilir ki?
Como é isso possível? Disse que este proto-universo tinha acabado de se formar.
Ne kadar ilkel.
Que bárbaro.
Tüm şakaların, nasıl desek, çok ilkel
As tuas piadas são, falemos a sério, pré-históricas
Korkarım ki hayır, ilkel arkadaşım.
Receio que não, meu amigo primitivo.
Bu gemide yaşayan insanlar- - ilkel canlılar gibi, et ve kana hapis edilmiş bir şekilde, uzayı nasıl biliyorlarsa, o şekilde yaşıyorlar.
As pessoas nesta nave... eles vivem a vida deles presos dentro dos crânios primitivos deles, dependendo de carne e ossos para dizer-lhes como o Universo é.
Simule organları ilkel.
Os seus órgãos simulados são primitivos.
Hastalıklı su tuzlu olmamasına rağmen, ilkel kan testi sonuçları mümkün gözükmeyen oranda sodyum klorür, yani tuz, ortaya çıkardı.
As análises de sangue revelaram níveis impossíveis de cloreto de sódio : sal.
Kendini ilkel bir dışavurumcu olarak mı görüyorsun?
Você define-se como um tipo de expressionista primal?
Beni çok ilkel buluyorsun değil mi? Sahnede..... o küçük östrojen roketlerinle bir arada düşünemiyorsun. Haklısın.
Tem medo que eu seja primitivo de mais para estar em cena com as suas rockettes estrogénias, não é?
O ilkel uşağa ne yapacağını söylüyor.
E diz àquele selvagem de bege o que deve fazer.
- Konuşmak ilkel bir iletişimdir.
- É uma forma de comunicação.
Ama ilkel bir tarafımın bu hareketleri çok sevmesinden nefret ediyorum.
O que mais odeio é a parte primitiva em mim que responde a isso.
Yollar kapalı ve bak Etrafımız ilkel insanlarla çevrili.
As estradas estão fechadas e estamos rodeados de Neardertais.
Ve Minimart'ın oradaki hoş adama da söyledim çünkü hepimizin laboratuvar fareleri gibi ilkel bilim adamlarının ellerinde ölmesini istiyorum!
E ao caixa do supermercado, porque quero morrer como um rato na mão primitiva dos investigadores.
Ne kadar ilkel bir teknoloji Merak ediyorum da bu gezegendeki insanlar vinilin üstün ses kapasitesini Keşfedebilecekler mi?
É uma tecnologia muito atrasada. Quando é que estas pessoas vão descobrir o vinil?
İlkel ama zararsız.
Primitivo, mas inofensivo.
İlkel yaşam formunun istasyondan gitmesiyle, graviton seviyeleri normale döndü.
Com a forma de vida embrionária fora da estação, os níveis de gravitões voltaram ao normal.
İlkel bir kültür tarafından bile hiç bir eski yerleşim izi yok efendim.
Não existe nada que indique qualquer cultura anterior, senhor.
İlkel bir iş ama öldürmeyi seviyorum.
É primitivo mas gosto de matar.
Bu kadar gizemli bir din. İlkel kabileler bile ona inandırılabiliyor.
Uma religião tão mística que até tribos primitivas podem ser convertidas a ela.
İlkel evrenin içinde yaşam belirtileri buldum.
Encontrei vestígios de vida no proto-universo.
Bir DNA zinciri ve biraz ilkel hücre kültürlerini bir araya getirmek üzereler. Söyleyeceklerimin saçma geleceğini biliyorum, Mulder.
Agora, eu posso estar a compreender a estranheza de tudo isto, Mulder.
Kayıp Şehir ilkel bir katedral gibidir.
Enquanto escuta os cânticos Navajos, durante a noite,
İlkel insanlar parlak şeyleri severler.
Os povos primitivos gostam de objectos brilhantes.
İlkel davranışlar sergileyemezsin.
Não se joga com emoção.
İlkel bir kültür bu.
É uma cultura primitiva.
Çok ilkel.
É primitiva de mais.
İlkel ve ücretsiz kanalların aksine buna ücret ödemek zorundasın. - Güzelmiş.
- Isso é bom!