English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ I ] / Impasse

Impasse translate Portuguese

483 parallel translation
İstiyorsan onu da yaparız.
A gente resolve esse impasse juntos.
Bu durgunluk yillari sirasinda, duvarlarinin saglamligina güvenen Truvalilar saldirganlari gece baskinlariyla kamplarinda sürekli tedirgin ettiler.
Durante estes anos de impasse, os troianos, protegidos pelas suas muralhas, assolavam os invasores com ataques nocturnos aos seus acampamentos.
Neyse, ajansta biz böyle bir olayla karşılaştığımızda- -
Continuando, na agência, quando chegamos a um impasse destes...
Ona, ajansta biz böyle bir olayla karşılaştığımızda olanlardan bahsediyorum.
Estou a contar-lhe o que fazemos na agência quando chegamos a um impasse destes numa reunião.
Benimle çatışmaya devam edersen hiçbir şey yapamayacağız.
Se continuares a opor-te, acabamos num impasse.
Evet, içinde bulunduğum ikilemden kaçmanın en kolay yolunu seçmiştim. "
"Sim, uma forma elegante de sair do impasse."
Sen buradayken bankaya ani bir saldırı oldu ve Şerif takviye birlikleri istedi.
O assalto ao banco, este impasse no rancho, o xerife a pedir reforços...
- Oylama çıkmazda. - Hayır çıkmazda değil.
- Então estamos num impasse.
Bu gece saat 02 : 00'de General Jack Lesley, ilerlemenin durduğu Cassino savunma hattına yol açacak ve bir kolorduyla... -... sahile yerleşerek...
Hoje, ás 02h00, o general Jack Lesley ultrapassará a frente de Cassino, que continua num impasse, e desembarcará numa praia de...
Geriye bir hamle kaldı.
Precisamos é de uma manobra de diversão para sair deste impasse.
Ama pata kaldık ve Aile, üç piyon kaybetti.
Mas acabou num impasse, a Família perdeu três peões.
Biz daha güçlüyüz! - Bir üstünlük sağlayamıyoruz.
- Não podemos ficar num impasse.
Savaş tekrar bir çıkmaza girmişti.
Mas foi barrado em Gazala. De novo se instalou o impasse.
Fazla uzun süredir oturuyoruz
Vivemos num impasse Há tempo de mais
İlk defa olarak, çıkmaz durumdan kurtulmak için İmparator Hirohito, karar vermeye çağrıldı.
Pela primeira vez, para quebrar o impasse, o Imperador Hirohito, foi chamado a decidir.
Ancak Tahran'dan sonra, Churchill İtalya'nın çıkmaza girdiği düşüncesini reddetti.
Mas depois de Teerão, Churchill recusou-se a aceitar o impasse em Itália.
Yenişememe söz konusuydu.
Era um impasse.
Bu cangıl çıkmazında, verilen mesaj kesinlikle memnuniyetle karşılanıyordu.
Naquele impasse, na selva, a mensagem foi certamente bem-vinda.
Görevi, çıkmaza bir son vermek ve Japonları alt etmekti.
A sua missão : acabar com o impasse e derrotar os japoneses.
Zor bir durum.
Um impasse.
Bunker Hill'deki durumu açmaz diye tanımlar mısınız?
Descreveria a situação em Bunker Hill como um impasse?
Ben buna açmaz demem.
Não lhe chamaria um impasse.
- Ateş ederseniz ölürler.
- Temos um impasse aqui.
Bunlar cephede işe yaramaz, Ernesto.
Há um impasse na frente, Ernesto.
- Evliliğiniz bir çıkmaza girmiş bayım. - Sen buna karışma.
É claro que seu casamento chegou a um impasse.
Buradayım. Kısıldım kaldım.
Estou num impasse.
Ama bir anlaşmaya varamazsak, içinden çıkılmaz bir duruma gireriz.
Mas se não pode haver nenhum negócio, então encontramo-nos num impasse.
- Bu yolun sonu.
- Já te disse que é um impasse.
Davada hiçbir yere ulaşamadım.
Cheguei a um impasse.
Babamın mağazasındaki parfüm bölümünde.
Isto leva a um impasse e a um desejo da minha parte de te incutir alguma sensatez.
Bu da durumu bir çıkmaza ve ve beni, bilgimi senin üzerinde kullanma arzusuna sürüklüyor.
Isto leva a um impasse e a um desejo da minha parte de te incutir alguma sensatez.
- Beraberlik.
- Um impasse?
- Beraberlik.
- Um impasse.
Yaklaşık 3 saat içerisinde Carraya Bölgesi'ne varacağız.
Eu tenho um impasse a considerar sobre minha recente experiência inexplicada.
Başın derde girerse, onu ara.
Se chegares a um impasse, procura-o.
Sonra birden, erkeğin aklına bu çıkmazdan kurtulmak için bir fikir gelir.
Pânico. De repente, ocorre ao tipo que há uma maneira de sair deste impasse.
Ve taraflar geceye dek birbirlerini kollayarak, pozisyonlarını bozmadılar.
Assim, os dois lados permaneceram nesse impasse até ao anoitecer.
Ancak, suni insan olarak gelişmem de içinden çıkılmaz bir hal aldı.
Todavia, o meu crescimento como forma de vida artificial está num impasse.
Kafkasya'da başlayan bu kriz şimdi de Uzak Doğu'ya sıçradı,... ve Küba krizinden bu yana yaşanan en kötü kriz olmaya dönüyor gibi.
E, uma crise que começou no Caucaso, alastrou agora ao Extremo Oriente e parece ter-se tornado no pior impasse desde a Crise dos Misseis de Cuba.
Buna Meksika usülü bekleme deriz.
Chegámos àquilo a que se chama um impasse.
Ateşkes bitti.
O impasse acabou.
Ve bu durağanlık içerisinde, hiçbir ruh tanrısına varamıyor.
E enquanto este impasse durar, nenhuma alma se pode encontrar com o seu Deus.
NEB Loncası, madenleri tekrar açmak için, bizi silahlı kuvvetlerle tehdit etti... Dört yıl kadar soğuk savaş dönemi yaşandı.
A Corporação NBE ameaçou-os e houve um impasse durante anos.
Karınızın coğrafi sorununu çözdüm.
Não pude deixar de o ouvir. Tenho a solução para o impasse geográfico.
Çete lideri Buffanonun aleyhindeki delillere rağmen jürinin oybirliğine varamadığından bahsediliyor.
Apesar das provas da acusação contra o chefe da mafia Boffano, a especulação volta-se para a possibilidade de impasse do júri.
Peki, görünen o ki bir çıkmaza giriyoruz.
Parece que caminhamos para um impasse.
Anlaşmazlığınızı sonlandırıp, gemimi korumayı öneriyorum.
Eu sugiro, para acabar com seu impasse e salvar minha nave, que sigamos isto à risca.
Hâlâ başladığımız noktadayız.
- Acho que estamos num impasse.
- İşte biz aynı yerdeyiz.
- Cá estamos nós num impasse, outra vez.
Hiç bir ilerleme kaydedemedik.
Num impasse.
Şu anda tıkandık kaldık.
Agora, estamos num impasse.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]