English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ I ] / Incir

Incir translate Portuguese

240 parallel translation
Bu seferki kamyonculuk oyunu incir çekirdeğini doldurmadı.
E é assim a vida dum camionista.
Şuna bak, muhteşem bir incir ağacı.
Há aqui uma árvore magnifica pela paz que transmite.
Bahçe duvarımızın tam orta yerinde bir incir ağacı vardı.
Havia uma árvore do povo no meio do muro do nosso jardim.
Taze incir.
São figos frescos.
Ve işte, buradaki yeşil arazide çok sayıda incir yedik, ve daha sonra çöl!
Aqui, onde a terra é tão verde, onde apanhou os figos, e depois o deserto.
Aralarında bulunan üzüm bağcıları ve tohum yetiştiricileri, kendi asmaları ve incir ağaçları altında oturmayı umuyordu.
Entre eles marchavam plantadores de vinha e semeadores de sementes, cada um esperançado em se sentar à sombra da sua latada e figueira.
Bir incir ve üç fındık mı, her zamanki gibi?
Vai um figo e três nozes, como de costume?
Tom Doniphon zekiyse hemen teklifte bulunur yoksa daha önce bir işgüzar onun incir çuvalını berbat edebilir.
E se o Tom Doniphon for esperto, declara-se à Hallie antes que a bisbilhoteira com quem eu me casei o chateie.
Zaten buranın yemekleri iğrenç : eşek eti ve incir şarabı.
Afinal a comida aqui não vale nada :
Taze incir, yoğurt, koyu kahve.
Figos, iogurte, café simples.
Sonunda bir sepet içinde, incir dallarının altında başı geldi.
Finalmente, num cesto debaixo de uma camada de figos, a cabeça.
Bunu söyleyen bendim. Yaratılışımızda yok mu zaten... incir ağaçları incir vermek içindir, bal arıları bal yapmak içindir, aslanlar da topraklar fethetmek içindir...
Fui eu quem disse... não será natural que a figueira dê figos, a abelha dê mel... e o leão casse a ovelha...
- Biraz incir kurusu, Hershey çubuk çikolatalar ve öksürük hapları.
- Uns bolinhos de figo. Umas tabletes de chocolate e xarope para a tosse.
Biraz incir, lütfen.
Alguns figos, por favor.
"O gün Los Angeles sert bir incir gibiydi."
"Era um daqueles dias em que Los Angeles parecia um figo duro."
Dertlerim incir çekirdeğini doldurmaz
Os meus problemas encolheram
İpek giysiler, acıkırsanız et ve incir.
Roupas das melhores sedas, refeições boas, figos, quando deseja comer.
Kent ishal olacak sanki bir yıl boyunca tıka basa incir yemişçesine!
Uma longa lista. A cidade será purgada,
Julia, başka incir yeme.
Outro figo não, Júlia!
Anlatın bize, Kaptan. Meraktan ölüyorum. Şunlar taze incir.
Conte-nos tudo, sr, comandante, Estou a rebentar de curiosidade, isso são figos frescos,
Taze incir!
Figos frescos!
Döneceğim, küçük incir.
Eu volto, meu amor. Adoro-te!
Aubagne'ye gittiğimde bir incir ağacının altına oturdum, zihnimi temizledim.
Quando vou a Aubagne, paro no Figuier, isso limpa-me as minhas ideias. Calculei que me custará 15 francos por mês.
İki yüz incir ağacı, iki yüz erik ağacı, iki yüz badem ağacı.
Duzentas figueiras, duzentas ameixieiras. Duzentas amendoeiras de princesa.
Kaynak bu incir ağacının dibiydi.
A fonte estava ali, ao pé da figueira.
Geçen yıl bir tane incir ağacı görmüştüm, bu da suyun varlığına işarettir.
No ano passado, ao passar lá por baixo, ao lado, vi uma figueira, isso prova que a água não está longe.
Badem, iki ardışkuşu, bir sepet incir...
Um punhado de amêndoas, dois tordos, um cesto de figos.
Taze incir mi?
Figos frescos.
Senin çaren kutsal incir ağacında saklı.
Você é o assassino do perjúrio, é o remédio que vem da figueira sagrada.
Kötü bir dünyada yaşıyoruz Jane ve belki sorunlarımız incir çekirdeğini doldurmaz, ama bu bizim incirimiz ve bunlar bizim çekirdeklerimiz.
Esta vida é maluca, Jane, e talvez os nossos problemas não valham um caracol, mas pelo menos é o nosso caracol.
Taze incir ve birazcık konyak.
Figos frescos com conhaque.
Bunun incir olacağını hiç düşünmezdim!
Nunca imaginava tal!
Şeker hurması ve incir.
Tâmaras e figos!
"'herkes kendi asmasından, kendi incir ağacından yiyecek, "'suyunu kendi sarnıcından içecek.
Até eu vir e levá-lo a uma terra parecida com a sua terra... uma terra com milho e vinho Uma terra de pão e plantação.
Ve uçaklardan da incir ve hurma diye bahsederdi.
E para aviões, dizia figos e a data.
İncir yaprağıyla.
Apaixona-te por esse Adão, casa com ele, mas como esposa de Adão, o que vestirias?
İncir ağacı, birçok sebepten ötürü Hindular için kutsaldır.
A árvore do povo é sagrada para os hindus por muitas razões.
İncir çekirdeğini doldurmayacak bir şey için sürüyle kağıt işi çıkarmayın başıma.
E não é em vão que te vou pôr a tratar de papelada por duas semanas.
İncir ağacını dikeceğiz!
- Plantaremos a tua figueira!
- İncir yaprağı.
- Uma parra.
İncir yaprağının nesi ilginç?
Uma parra não é nada interessante!
İncir ağacı bile dikebilirim.
Talvez plante até uma figueira.
İncir satıcısı, ağzı kalabalık, kaba işlerde hep önde!
Ali em baixo, o vendedor de figos. Um fala-barato, sempre na primeira fila. Espere.
İncir ağacında bu mevsim kaç taş yetiştiğine bakıyordu. Eve git.
Contava quantas figueiras há nesta época.
İncir çekirdeğini doldurmaz
Encolheram
İncir yararlıdır.
Os figos fazem bem.
Bunlar taze incir.
São figos frescos.
incir yaprağı çıplak biri için giysi değil midir?
Pessoal, ouviram isto?
- İncir!
- Figos!
"İncir ağacının altında"
Debaixo de um sicómoro
İncir ve hurma mı?
Figos e a data?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]