Iris translate Portuguese
1,624 parallel translation
Gözünüzün ön kamarasında, kornea ile iris arasındaki boşlukta bir kanama meydana gelmiş.
Tiveste uma hemorragia na câmara anterior do olho, que fica entre a córnea e a íris.
Iris.
Iris.
Benim adım Iris, seninki ne?
Chamo-me Iris e tu?
Iris, senin neyin var?
Iris, o que é que se passa?
Olayımdan uzak dur Iris.
Deixa-me em paz, Iris.
Kes şunu, Iris.
Pára com isso, Iris.
Yüzbaşı Beck, Dolandırıcılık Şubesine transfer oldu ve Teğmen Iris Langlois, onun yerine şefliğe atandı.
O Capitão Beck integrou a Brigada de Fraudes e a tenente Iris Langlois passa a chefiar o grupo.
Zor be Iris.
É difícil, Iris.
Ben Jack. Iris'in arkadaşı Jack.
Sou o Jack, o amigo da Iris!
Bak, Iris seni davet etti. Misafirimsin. Gönül rahatlığıyla kalabilirsin.
A Iris convidou-te a ficar cá, és muito bem-vindo.
Iris'in bana tarif ettiği gibi değilsin, sanırım.
Não és nada como a Iris te descreveu.
Iris'le senin bir başka ortak özelliğiniz.
Mais uma semelhança entre ti e a Iris.
Hadi, kalkmak zorundasın. Iris garajın önünde.
Levanta-te!
Iris bunu bilmemeli.
ela não pode saber disto.
Iris'in bilmemesinin daha iyi olacağı konusunda hemfikir değil miydik?
Não concordámos que era melhor a Iris não saber de nada?
- Tamam. Eğer Iris bunu öğrenirse, bence hepimiz için kötü olur. Hepimize- -
penso que seria mau para todos se a Iris soubesse disto.
Sevmiyorum. Iris'in flört planı bu günlerde nasıl ilerliyor biliyor musun?
Sabes qual é o esquema da Iris actualmente?
Iris!
Iris?
- Iris, çok üzgünüm.
- Lamento imenso...
Iris?
Iris?
Bu özel bir ürün, iris esanslı, pudralıdır.
Esta é algo de especial, com um leve toque de íris.
Iris orda evet
- Sim, Iris, há. - Aranha?
... ve yalan söylediğini bile bilmeyenler... Iris gibi.
E os que não sabem que estão a mentir. Como a Iris.
Iris. Sigara?
Iris, tens um cigarro para disfarçar o cheiro?
Iris!
Iris!
Al Iris. Hayır
- Aqui, Iris.
Sus Iris!
- Cala-te, Iris.
Kapa çeneni Iris!
- Cala-te, Iris!
Iris yeter!
Iris, chega!
Ana Ceci... de Iris.
A Ana Ceci... também não.
Hiçbişey bilmiyorsun
- Iris, tu não sabes nada.
Bilmiyorsun
- Não sabes, Iris.
Iris asla gerçeği söylemez... ve Andrea çok yalnız
Sei que a Iris nunca diz a verdade. E que a Andrea é muito solitária como uma cadela.
Iris değil.. o sadece güzel olmak istiyor
À Iris não. Ela só quer ser bonita.
Ben Iris West-Allen canlı olarak bildiriyorum. Uzaylılar Central Şehrine acımasız global bir saldırı düzenledi.
Os alienígenas trouxeram o seu ataque global a Central City.
Iris, çık oradan.
Íris! Sai daí!
Burada seni yakalayacak kimse yok, Iris.
Ninguém a vai prender, Iris.
Iris hep depresif bir kız olmuştur.
Iris sempre foi mal-humorada.
Normal olmak Iris için çok önemli.
Para a Iris é muito importante ser normal.
Düzenli adet görüyor musun, Iris?
Tem uma menstruação regular, Iris?
Iris cinsel olarak aktif değil. Erkek arkadaşı bile yok.
Iris não tem relações sexuais, não tem namorado.
- Seks yapmadık. - Yeter artık Iris.
Não tivemos sexo.
Hamilesin.
Deixa-te disso, Iris. Estás grávida.
Iris'te disosiyatif kimlik bozukluğu mevcut.
Iris tem um distúrbio de identidade dissociativa.
Iris hiç ciddi bir travma geçirmedi.
Iris não teve nenhum trauma grave.
Iris, çok özür dilerim.
Iris... sinto muito.
Vajinamdan gökkuşağı doğuyormuş gibi hissettiriyor bana. "
"Ele me faz sentir como se houvesse um arco-iris saindo do meu castor."
Kanka, garajın önünde diyorum.
A Iris vem aí!
Şansı bir kadınsın Iris.
És uma mulher de sorte, Íris.
İris tabakası gelişmeyince gözbebeği de siyah kalıyormuş.
É quando a íris não se desenvolve, ficar apenas preta, como a pupila.
Hayır. Iris!
- Íris!