Içten translate Portuguese
2,627 parallel translation
- Öyle diyor ama içten içe ne düşündüğünü bilemezsin.
É o que ele diz, mas não sabes o que sente por dentro.
Bu, şüphesiz "Yetenekliyim" başladığından beri bu sahnede gördüğüm en içten şeydi!
Isso foi, sem dúvida o desempenho mais sentido que já vi em palco desde que o Hot Shot começou!
Dedektif Carter'in kaybı için en içten dileklerimle.
MINHAS CONDOLÊNCIAS PELA PERDA DA DETECTIVE CARTER
Bir hafta ya da ne kadar istersen. Ama bunu gerçekten içten gelerek söylediğimi bil.
Pensa o tempo que precisares, mas fica a saber que é sério.
Alator'un içten sadakatini hesaba katmadı.
Não contou com a verdadeira lealdade de Alator.
Jedi'lar bu savaşı kaybedecekler. Cumhuriyet de içten parçalanacak.
Os Jedi vão perder a guerra e a República irá ser destroçada por dentro.
Ama Dan her zaman içten davranırdı.
Mas o Dan sempre teve o interesse deles em mente.
Belki de aslında içten içe eğer yoluma çıkmaya çalışırsan seni mahvedeceğimi söylediğimde ciddi olduğumu bildiğin içindir.
Bem, se calhar por bem lá no fundo sabes que é verdade quando disse que te enterrava se te metesses à minha frente.
Belize'de kendi adam olabilir ama içten içe ben de Josh gibi Astoria çocuğuyum.
Posso ter uma ilha privada em Belize, mas no fundo sou um miúdo simples como aqui o Josh.
Çok içten olacağım, öyle kabul et.
Vou ser muito sincero contigo. Presta atenção.
Ona biraz daha içten yaklaşmalısın.
Tens de vir até ela com um bocadinho mais de intenção, meu.
Kendi adıma, yapımcı Bruce Hammond ve buradaki herkes adına konuşacak olursam hepinize içten bir veda ediyoruz.
Em meu nome, do produtor Bruce Hammond e de todos aqui na estação, desejamos a todos uma carinhosa despedida.
# Büyüyorsun içten içe #
* Team LegendasProject * Vem saborear as nossas pipocas! * Team LegendasProject * Vem colaborar connosco!
Alkolü bırakmayı dene. Beynini içten içe çürütüyor.
Tenta desistir da bebida e extractos, estão a destruir o teu cérebro.
Kutsal adamların içten duaları...
As orações devotas dos homens sagrados...
Seni içten içe yakan şey nedir?
Tudo isso que te está a consumir por dentro, o que é isso?
- Sana içten içe aşığım, Abi. Harika
- Estou apaixonado por ti, Abi.
Ms Pieters, Seni içten taziyelerimi sunuyorum.
Ms Pieters, eu apresento-vos as minhas sinceras condolências.
Yani içten, dürüst tam bir beyefendi.
Digo, ele é genuíno, cavalheiro de confiança.
Bu yüzden ikinizden de hoş, anlamlı ve içten işler bekliyorum
Por isso, espero bons, sentidos, e dedicados broches, de vocês as duas.
Sadece iyilik içten ve radikal olabilir.
Só o bem pode ser profundo e radical.
Bence kadın gibi giyinmiş olmanın sebebi, içten içe, erkek olmak istemiyor olman.
Eu penso que te vestistes como uma mulher,... porque secretamente tu não desejas ser um homem.
Çok içten söylediğinizi biliyorum ama İsa nakaratları bilmiyor.
Sei que sentem o espírito, mas Jesus não sabe onde são as pausas.
Beni buna içten gelen bir dürtü zorlamıştı.
Era quase que por uma compulsão interna.
Çok alkol kullanıyor çok sigara içiyor ve herkese karşı çok zalim ve acımazsın. Kendi kalbin bile içten içe seni yiyor.
Bebe e fuma demais, e é cruel e mau para toda a gente, que o seu próprio coração está a consumi-lo desde o interior.
Samimi sarılmalar, içten öpücükler kazanacaksınız.
Vão ter abraços apertados e beijos de borboleta.
- Tamamıyla içten olayım mı Ace?
- Totalmente sincero, Ace? - Sim.
Buradaki şeyin, içten gelen bir duygu olmasını seviyorum. Elini çek.
Gosto de poder sentir que há um genuíno ser humano a fazer o trabalho, transferindo com a mão.
Bu kitap yani bu çok içten.
E este livro... quero dizer, é tão interior.
İnsanlar seni ve hikayeni içten olduğu için seviyor.
O que mais agrada em ti e na tua história é que é sincera.
Michelangelo, işçiler için içten şeyler hissediyor.
O Michelangelo preocupa-se, profundamente, com os trabalhadores.
Ve şimdi bizimle... bunu sevgi dolu, içten ve gerçek bir şeye bağlamak... benim için çok zor.
E agora, connosco, é difícil para mim ligar isso a algo que é amoroso, íntimo e verdadeiro.
Sizi içten içe soğutur. Korkutur.
Fá-lo sentir tão frio por dentro, com tanto medo.
Marc, Sevgili Marc, Bütün içten duygularımla sana dümeni emanet bırakıyorum
Marc, meu caro Marc, é com emoção que te... que lhe confio o leme.
Söyle bana eğer maaşlı izne ayrılıp, bankaları içten içe kemiren bu kanser hakkında bir kitap yazarsam...
Diga-me uma coisa. Se eu tirar um ano sabático, para escrever um livro sobre o cancro que corrói o sistema bancário.
İçeri gelebilirsin ama içten içe sevinmesen iyi olur.
Podes entrar, mas não fiques a vangloriar-te.
Dövüş Sporlarına içten ilgiliyseniz. o size öğretirdi.
Se visse que tivesse um grande interesse nas artes marciais, ele ensinava-o.
Bu tamamen delilik ve içten içe biliyorum ki gitmene izin vermek hataydı.
É tudo surreal... E sei dentro de mim... Que teria sido errado deixar-te escapar...
İkimiz için de en içten özür dileklerimi kabul et.
As minhas sinceras desculpas em nome de nós dois.
Tanrı'nın vekili, içten bağlılığına layık olabilmek için didinecek.
O vigário de Deus esforçar-se-á por ser digno da sua devoção.
ve senin bir parçan... İçten içe seni yiyor.
E sei que tem uma parte de você que está se agarrando nisso.
İçten içe, babamı geri getirmek için yapıyordum.
Lá no fundo, estou a fazer isto para me vingar do meu pai.
İyi bir kalbin var ve her şeyin içten dışa nasıl çalıştığını bilmek istiyordun.
És dedicada e tens um bom coração.
İçten.
Verdadeiro.
- İçten davranıyordum.
- Ai não? - Estava a ser simpático.
İçten, budala, bir çift ayakkabı kadar seksi olan...
De confiança, ingénuo, tão sexy como um par de sapatos.
İçten!
Ama-te aqui!
İçten mi?
Interior?
- İçten söylüyorum.
- Falo a sério.
İçten içe sevinmek mi? Ben mi?
Vangloriar-me?
İçten içe çığlık atsam da o duymasın diye, kimse duymasın diye nazikçe konuşuyorum.
Por dentro, só tenho gritos mas falo baixo para que ela não ouça, para ninguém me ouvir.