Işte bu o translate Portuguese
8,840 parallel translation
Baban bu işte.
O seu pai agora é só isto.
Biliyor musun, bu her neyse işte bu yüzden Scientologistler psikiyatriden nefret ediyor.
Sabe, seja lá o que isto for, é por isso que os cientologistas detestam a psiquiatria.
Monroe'yu bulmaya yardım etmek için elimden geleni yaparım ama bu iş bitince... anladınız işte, daha derin bir konuşma...
Farei o que puder para ajudar a encontrar o Monroe, mas quando isto acabar, vou precisar de... - Conversar melhor sobre... - Terás muito tempo para isso.
İşte tanıdığım Rohan bu.
É este o Rohan de que me recordo.
İşte olan bu.
Isto é o que se está a passar.
İşte istediğimiz bu...
Foi o que dissemos, certo?
- İşte sana söylediğim yavşak bu, Tommy.
É o cabrão de que te falei, o Tommy.
Bak işte, benim için anlamı bu kadar azdı.
Viste? É o quanto pouco me importo com elas.
Hayır, işte bu yüzden uyku tutmadı.
Não é esse o motivo da insónia.
Bu o, havuzdaki adam işte.
É ele. É o tipo da piscina.
Bu işte yalnız değilsin. O kadarını biliyorum.
Não está nisto sozinho.
Ama bunun Raymond'a yaptıklarını görmek... Bu şekilde olması... Anladınız işte.
Mas ver o que aconteceu ao Raymond, o modo como ele... sabes...
- Owlsley o zamana dek aramazsa bu çöplükten gideriz işte.
Se o Owlsley não telefonar até lá - podemos sair desta pocilga.
İşte bu yüzden kaza geçirdiğimde dostum Estanislao Beltran Torres'i diğer adıyla Şirin Babayı sorumluluklarımı yerine getirmesi için hareketin resmi sözcüsü olarak seçtim.
Por isso, quando tive o acidente, designei o meu amigo, Estanislao Beltrán Torres, conhecido como "Grande Estrunfe", a assumir as minhas responsabilidades como porta-voz oficial do movimento.
Çakalları bu, önden giden eleman bu işte.
É o coiote deles, o que vai na frente.
İşte bu nedenle Kırsal Savunma Birliği bugün başlangıç yapıyor ve bugün sizler devletsiniz.
É por isso que hoje surge a Força de Defesa Rural. E hoje vocês são o Estado.
Ama 3 Eylül, işte bu önemli bir tarih.
Mas o dia 3 de setembro é que é a data importante.
Evet ama işte sorun da bu.
Certo. Mas, sabe, é esse o problema.
İlk önce bu. Bu işte en iyilerden olan bir adamla konuşuyordum.
Falei com um tipo que é o melhor do ramo.
Bu her neyse işte, uzun zamandır yapmadım.
Seja lá o que isto for, há muito tempo que não o faço.
- Planımız bu işte. Daha yakından bakmak.
Esse é o plano, ver de perto.
Bu geceki asıl hedefimiz Firestorm'du ama seni yakalamak ise- - Bak o işte beklenmedikti.
O Firestorm era o nosso objetivo, mas apanhar-te é um extra.
Bu işte oldukça iyi olmaya başladık sanırım.
Acho que estamos a apanhar o jeito...
Eddie'nin lafını ettiği boru bu işte.
É o tubo de que o Eddie estava a falar.
- Bütün sistem bir rezalet. İşte bu sistem yüzünden Ashworth gibi insanlar serbest kalırken... -... iyi insanlara iftiralar atılıyor.
É assim que pessoas como o Ashworth escapam e que pessoas decentes são tratadas como merda e injuriadas.
Beni yoldan alan adam bu işte.
Foi o tipo que me trouxe.
Artık bu işte yokum, benden bu kadar desem ne olur?
E se te que isto para mim acabou? Que saí? O que acontece?
Bu o işte!
É ele!
Bu ilk aldatması da değil, bazıları hayatlarını kontrol altına alamıyor işte.
E não é o primeiro caso que ele tem. Algumas pessoas não conseguem controlar as suas vidas.
İşte bu o.
É ele.
- İşte yapamadın. - Aradığımız adam bu değil.
Aquele não é o tipo.
İşte bu yüzden ben usta bir hipnotizmacıyım sen de beceriksiz polis şefisin.
É por isso que sou o mestre-hipnotizador e tu és o chefe da polícia desastrado.
İşte tahminim bu.
Este... é o meu palpite.
Bu tutuklama emrini çıkarmak istemiyoruz. İşte anlaşma :
Não queremos exercer o mandado, portanto, é o seguinte...
Bu gece o gece işte.
Tem de ser esta noite.
İşte bu umut ışığı da futbol.
Esta réstia de esperança é o futebol.
İşte olan biten bu.
É o que há.
Sorun da bu işte.
Bem, esse é o problema.
İşte bu da Aston Martin motorunun sesi.
E este é o som de um motor Aston Martin.
Aktivizimde sorun da bu işte.
Sabes, esse é o problema do activismo.
- Benim tanıdığım Henry bu işte.
Esse é o Henry que eu conheço.
Gelecekmiş. İşte bu iyiydi.
O futuro... essa é boa.
- Senin sorunun bu işte.
Esse é o teu problema.
İşte. Bu o şirket.
- A empresa é esta.
İşte sana bahşedilen bu.
É esse o teu dom.
İşte bu yüzden, Miller'i Colby'den önce bulmalıyım.
Mais razões para eu encontrar o Miller antes do Colby.
İşte bu yüzden artık hükümet için çalışmıyorum.
É uma das razões por que já não trabalho para o governo.
İşte ruh bu. O şerefsizlerin sizi yenmelerine izin vermeyin.
Não deixes os desgraçados desanimar-te.
Rahmetli babası bu okusun diye çok uğraştı. Ama olmadı işte.
O pai dele tentou convencê-lo a estudar, mas de nada serviu.
Bu numarayı ara. Bir stajyer doktor iste.
Liga para o número, chama um mordomo.
Bu ses yüzünden sürü yoldan çıkarsa o zaman başımız ciddi belaya girer işte.
O barulho vai afastar o grupo da estrada. Aí, teremos problemas graves.
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte buradayım 238
işte bu kadar 490
işte burdayım 25
işte bu güzel 23
işte burası 350
işte buyrun 44
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte buradayım 238
işte bu kadar 490
işte burdayım 25
işte bu güzel 23
işte burası 350
işte buyrun 44
işte buradasın 421
işte budur 84
işte bu yüzden 206
işte bu yüzden buradayım 17
işte burdayız 23
işte buldum 50
işte burda 115
işte buyur 31
işte bu harika 123
işte buradayız 137
işte budur 84
işte bu yüzden 206
işte bu yüzden buradayım 17
işte burdayız 23
işte buldum 50
işte burda 115
işte buyur 31
işte bu harika 123
işte buradayız 137