Kaito translate Portuguese
46 parallel translation
Hiro Nakamura. Osaka, Japonya'da doğdu. Kaito ve Ishi'nin oğlu.
Hiro Nakamura, nascido em Osaka, no Japão, filho de Kaito e Ishi.
- Hayır, Kaito, dünyayı kurtarmaya çalıştım.
Não, Kaito. Tentei salvar o mundo.
Programı durdurmalısın, Kaito.
Tens de encerrar o programa, Kaito.
Adam birinden yardım almış, Kaito.
O Adam ajudou, Kaito.
Kaito ve diğerleri öldürüldükten sonra, er ya da geç birilerinin peşime düşeceğini biliyordum.
Após o Kaito e os outros serem mortos, pensei que, mais tarde ou mais cedo, alguém viria atrás de mim.
Kaito'yu sen öldürdün, öyle değil mi?
Mataste o Kaito, não foi?
Pekâlâ, maktul Kaito Nakamura.
Muito bem, temos o Kaito Nakamura.
Kaito'yu para için öldürdüğümü mü düşünüyorsunuz?
Acha que matei o Kaito por causa de dinheiro?
Kaito Nakamura'nın ölümüyle başladığını biliyoruz.
Sabemos como começa, com a morte do Kaito Nakamura.
Kaito Nakamura'yı ben öldürdüm.
Eu matei o Kaito Nakamura.
Kaito Nakamura'yı sen öldürmedin.
Não matou o Kaito Nakamura.
Ailem de o fotoğraftaydı. Kaito Nakamura'yla beraber.
Aparecem os meus pais, o Kaito Nakamura...
Charles Deveaux. Linderman. Kaito Nakamura.
O Charles Deveaux, o Linderman e o Kaito Nakamura.
Kaito Nakamura, öldürüldü. Angela Petrelli, saldırıya uğradı. Bu da babam.
Mataram o Kaito Nakamura e atacaram a Angela Petrelli.
Hiro Nakamura, öldürüldü.
Kaito Nakamura, assassinado.
Kaito'yla, hatta annenle de.
Ao Kaito. À tua mãe.
- Kim? - Kaito Nakamura cinayeti ile ilgili neler biliyorsun?
E o que sabes sobre o assassínio do Kaito Nakamura.
Annem, Kaito cinayeti yüzünden hapiste.
É o político, certo? A minha mãe está na prisão pelo assassínio do Kaito.
Ailen, Kaito, Linderman, ben...
Os seus pais, o Kaito... o Linderman, eu...
Isaac Mendez, Kaito Nakamura'nın ölümüyle başlayıp benimki ile biten sekiz adet resim çizmişti. - O resimler nerede?
O Isaac Mendez pintou uma série de oito quadros que começava com a morte do Kaito Nakamura e que terminava com a minha.
Kaito Nakamura'yı öldürdü.
O meu pai matou o Kaito Nakamura.
Efendim!
Kaito!
Kaito Nakamura davası hakkında bilgi edinmeye çalışıyordum.
Porque estou a tentar obter alguma informação sobre o caso do Kaito Nakamura.
Kaito Nakamura davası kapandı.
O caso do Kaito Nakamura está encerrado.
Kaito Nakamura'nın ölümünü gösteren resmi hatırlıyor musun?
Lembras-te do quadro que te mostrei? A morte do Kaito Nakamura.
Kaito Nakamura'yı gerçekte kim öldürdü?
Quem é que matou realmente o Kaito Nakamura?
Kaito Nakamura, bana doğru ile yanlışı öğretti.
O Kaito Nakamura ensinou-me o que é o bem e o mal.
Geleceği düşünmelisin, Kaito.
Deves pensar no futuro, Kaito.
Hiro, Kaito Nakamura benim için bir baba gibiydi.
Hiro, o Kaito Nakamura era como que um pai para mim.
Formülün Kaito'da olan yarısı nerede?
Onde está a metade da fórmula do Kaito?
- Kaito.
- O Kaito.
Eski iş ortağım, Kaito Nakamura. Onu benden saklamış.
O meu antigo colega, o Kaito Nakamura, escondeu-o.
Bu kişinin kimliğini bir tek Kaito Nakamura biliyordu ve hepimizin bildiği gibi Kaito öldü.
O Kaito Nakamura era o único que sabia a identidade do portador e o Kaito, como sabemos, está morto.
Kaito.
Kaito.
Saygıdeğer hakim Kaito Nakamura geldi.
Preside o meritíssimo juiz, Kaito Nakamura.
Artık dur!
Kaito, pára!
- Kaito.
Kaito.
Benim adım Kaito.
O meu nome é Kaito.
Adı Kaito, babasının adı.
Chama-se Kaito, como o pai.
Buradan çok uzakta olan bir kasabada, Kaito'da baş bilim insanıydım.
Eu era a cientista chefe de Kaito, um distrito muito longe daqui.
Eminim Kaito da artık yoktur.
Tenho a certeza de que Kaito também já desapareceu.
Bunun olacağını biliyordum. Kaito.
- O Kaido.