Kalacaksın translate Portuguese
5,319 parallel translation
Şimdi sen burada mı kalacaksın?
É aqui que vais ficar?
Ama tek bir gece kalacaksın, tamam mı?
- Mas só por esta noite, ouviste?
Yakında biriyle yatmazsanız üçüncü sınıfa geçince yatakta geri kalacaksınız oysa bu çok önemli.
E se não fizerem sexo com alguém em breve serão uma porcaria na cama no 11º ano e quando é mais importante.
İstersen durabiliriz, ama er geç yapmak zorunda kalacaksın.
Podemos parar se quiseres, mas vais ter de fazê-lo mais tarde ou mais cedo.
Tahvilleri satacaksan, yeni güvenlik istemek zorunda kalacaksın kendine.
Se queres resgatar os fundos, tens de me dar outra garantia.
Siz burada Enzo'yla kalacaksın.
- Vou deixar-vos com o Enzo, ele cuidará de vocês.
Bizi hafife alıyorsun. Ve yalnız kalacaksın.
Acho que subestimaste o nosso Gennarino e agora és o único que resta.
Burada kalacaksın.
Vais ficar aqui, está bem?
Yoksa geçmişe mi takılıp kalacaksınız?
Ou irão ficar presos ao passado?
Bankaya gittiğimizde Salo kelepçelerini çözecek o zaman kendi başına kalacaksın.
Quando fores ao banco, O Salo vai-te desamarrar, então vais ficar por conta própria.
Söz onunla konuşunca geri kalacaksın.
Prometo que o devolvo assim que falar com ele.
Bence yine de burada kalacaksın.
Acho que vais ficar na mesma.
Yapmanız gereken şey ile baş başa kalacaksınız.
Vão ser apenas vocês... e o que precisam fazer.
Yani hayatta kalacaksın.
Vais sobreviver.
Sen bu meclisin düşmanısın ve yaşadığın müddet öyle kalacaksın.
És inimiga desta Assembleia e sê-lo-ás enquanto viveres.
Sizi güvenli bir eve götüreceğim müsteşar ve ekibi gelene kadar orada benimle kalacaksınız.
Vamos para um esconderijo e você vai ficar lá comigo até que o sub-secretário e a sua equipa cheguem ao País.
Kusura bakmayın ama geç kalacaksınız, hadi.
- Desculpe, mas vai chegar tarde.
Artık yanımda kalacaksın. Benim evde sana bir ayarlayacağım.
Vou levar-te para minha casa.
Sen kesinlikle hiç geçiremediğim en iyi gece olarak kalacaksın.
Serás certamente a melhor noite que nunca tive.
Memphis'de kalacaksın ve ne bana ne de yanımdakilere bulaşacaksın.
Fica em Memphis, e deixa-me a mim e aos meus fora disso.
Maw Maw seyahat ederken ve her ne isterse onu yaparken ikiniz mortgage oldukça evde kalacaksınız.
Enquanto a Vó viaja e faz tudo o que ela quiser tu ficas na casa enquanto a hipoteca durar.
Eğer acele etmezseniz işe geç kalacaksınız.
Se não se apressarem, vão chegar tarde ao trabalho.
Nişanlınla birlikte kalacaksın diye tahmin ediyorum?
Vou supor que ficas em casa do teu noivo.
Burada, bu cehennemde kalacaksın yani.
Que bom. Ficas aqui... no inferno.
Yeni bir emre kadar ranzalarınızda kalacaksınız.
Permanecerão nos beliches até novas instruções.
- İyi, tamam. Ne kadar kalacaksın?
Quanto tempo vai ficar?
Ajan Bellamy ile gitmek zorunda kalacaksın. Ne?
Vais ter de ir embora com o Agente Bellamy.
Bir süre burada bizimle kalacaksın.
Vais ficar connosco durante um tempinho.
Bir gün mutsuz ve yalnız kalacaksın.
Vais ser infeliz e só um dia.
Tutmak zorunda kalacaksın. - Burada kullanabileceğin bardak, şişe tarzı bir şey yok mu? - Tutamam.
Vais ter de aguentar.
Yani 6 ay boyunca buraya kalacaksın?
Então, vais ficar cá seis meses?
Benim için çalışacaksan, yazıya sadık kalacaksın.
Se quer trabalhar para mim, cinge-se ao guião.
Böyle devam ederseniz başa baş kalacaksınız birbirinizi imha edeceğinize o kadar emin ki, şu andan itibaren sizinle mücadele etmeyi bıraktı.
Continuem assim, e vamos destruir-nos mutuamente. De agora em diante, ao contrário de discutirmos, lutamos contra o Reston.
Ama Beyaz Saray'da kalacaksın.
Mas diz-me que vais ficar na Casa Branca.
Bu şekilde ona bağlı kalacaksın.
E assim dependes dele.
Gordo'nun odasında kalacaksın.
Vais ficar no quarto do Gordo.
Ya sana büyük bir nezaketle uzattığımız eli sıkacaksın ya da tamamen kendi başına kalacaksın dostum.
Podes aproveitar a oportunidade que te oferecemos, ou podes correr o risco por conta própria.
Bunun altında mı kalacaksın?
Vais deixá-la safar-se?
Bizimle ne kadar kalacaksınız?
Quanto tempo vão ficar connosco?
Er ya da geç bunu yapmak zorunda kalacaksın.
Mais cedo ou mais tarde, vais ter de o fazer.
Acele etsen iyi olur. Derse geç kalacaksın.
já estás atrasado.
Artık evdesin. Burada kalacaksın...
Estás em casa?
Ne kadar kalacaksın?
- Quanto tempo precisas de ficar?
Tüm gün Hudson'ın dairesinde mi kalacaksın?
- Queres ficar aqui o dia todo?
Sen de Jake dayınla kalacaksın.
Tu ficas aqui com o Titio Jake.
Kendini kanıtlamak için başka bir yol bulmak zorunda kalacaksın.
Tens de encontrar outra forma de te afirmares.
Kurşunu elinle çıkarmak zorunda kalacaksın.
Terás de remover a bala com as mãos.
Asıl nokta eğer kalmana izin verirse güvenli bir şekilde burada kalacaksın, yalan içinde değil.
A questão é, se ela lhe permitir ficar, ficará verdadeiramente e não com uma mentira.
Ben gideceğim ve sen özgür kalacaksın.
E tu serás livre.
Burada mı kalacaksın?
Vais ficar aqui?
Siz ikiniz gece boyunca burada kalacaksınız.
Os dois vão permanecer nos troncos a noite toda