English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ K ] / Kalay

Kalay translate Portuguese

682 parallel translation
Bırakın kalayım.
Deixe-me ficar.
— Hayır, bırak seninle burada kalayım.
- Não, deixa-me estar aqui contigo.
Lütfen, yoldaş, burada kalayım.
Por favor, camarada, deixe-me ficar aqui.
Lütfen bırak kalayım, Maxim.
Por favor deixe-me ficar, Maxim.
Roberto, izin ver kalayım! Lütfen!
Roberto, deixa-me ficar contigo!
Brooklyn'de neden kalayım ki?
Por que ficaria eu em Brooklyn?
Bu akşam seninle evde kalayım mı?
- Queres que eu fique aqui esta noite?
- Seninle kalayım.
- Eu fico consigo.
- Kalayım mı, George?
Queres que continue à espera, George?
Ama tercihim, kurşun kalay karışımı.
Mas, minha pessoalmente, a minha especialidade é o estanho.
O zaman neden hayatımın sonuna kadar San Quentin'de kalayım?
por que tenho que voltar para São Quentín para o resto de minha vida se não a matei?
Bırak sert olmasına sert, ama insan kalayım.
Serei cruel, mas não desnaturado!
Bir varmış, bir yokmuş demekle mi kalayım o canlar için?
Não posso deixar de lembrar as coisas... que eram mais preciosas para mim.
Bırak öyle kalayım, dostum.
Deixa-me pôr assim a questão Mac.
Burada kalayım.
Deixe-me ficar aqui.
Lütfen izin verin kalayım.
Deixe a minha filha ver.
Bırak ölü kalayım.
Deixe-me ficar morto.
Onunla yalnız kalayım.
Deixai-me a sós com ele.
Burada kalayım, diğerleriyle gelirim.
Eu fico aqui e volto com eles.
Düzelecek. İstersen seninle kalayım.
"Sam Huxley!" Foi nosso grito de batalha.
Bolivya'daki kalay madenleri nasıl olur?
E que tal as minas na Bolívia?
Bolivya'da bir kalay madeninde çalışıyor.
Está a trabalhar na Bolívia, em minas de estanho.
Sakın burası Pendleton kalay madeni olmasın?
Por acaso não será a mina de estanho Pendleton, pois não?
- Öyleyse bırakta, öyle kalayım.
- Então deixa-me ser um idiota.
1924'teki gibi bir patlama olsun da dul kalayım diye mi?
E fazer de mim viúva depois de outra explosão como a de 1924?
- Bakır kalay alaşımı.
- Metalizado.
İster burada kalayım, ister doğuya gideyim, satmak zorunda değilim.
Não tenho de vender, mesmo que decida ir para o Leste.
Kalayım.
Deixa-me ficar.
Ben sadece onlardan uzak kalayım yeter.
Vou ficar longe deles.
Bırak kalayım, baba.
Por favor, deixa-me ficar, papá.
- Hayır, lütfen burada kalayım.
- Não, Deixe-me ficar aqui.
Ne kadar uzun süre ayrı kalırsam kalayım öldüğümü düşünmeyin.
Por muito que demore, não pensem que morri.
Bu haritada eski bir kalay madeni işaretlenmiş.
Há uma antiga mina de estanho marcada aqui no mapa.
Fakat niye mecbur kalayım, Warren?
Mas por que precisaria?
Neden kalayım ki?
Porque deveria eu fazer isso?
- Ne olur sizinle kalayım. - Tamam.
Deixa-me ficar cá contigo.
Yoksa kalayım mı?
Ou ficar.
Semiz'le tekrar oynayacak parayı denkleştirene kadar kalayım mı?
Ficar até arranjar dinheiro para jogar com Fats outra vez.
Eğer yalnız kalacaksam, bırak yalnız kalayım.
Se vou ficar sozinha, quero ficar por minha conta.
Senin yanında kalayım. Gidene kadar onun yanına dönmek istemiyorum.
Deixa-me ficar contigo, não quero voltar a estar com ele antes de ele partir.
Daha bir yaşında oyuncaklarını beşiğinden fırlatırdı... ben iki de bir eğilip onları toplamak zorunda kalayım diye.
Desde um ano de idade! Sabia que ela jogava os brinquedos do berço, para eu ter de os apanhar?
Gittel, gideyim mi, kalayım mı?
Gittel, devo ficar ou ir-me embora?
O zaman sen git ve ben kalayım.
Então vão e eu fico por aqui.
İzin verin sizinle kalayım.
Deixai-me ficar consigo.
Yoksa neden bu delice işte kalayım ki?
Ou porque continuo neste trabalho?
Çocuk odasında kalayım.
Ficarei no berçário.
Hayır, lütfen Luke, kalayım.
Não, por favor, Luke. Deixe-me ficar.
Onu mu demek istiyorsun... aynen o şekilde. Sen ve shorty giderken ben burada mı kalayım.
Terei que esperar aqui até você e o Shorty voltarem?
- Sizinle kalayım Bay Scott.
Vou consigo.
Beni içeri al. - Geçene kadar burada kalayım.
Por favor deixe-me entrar.
Sen yatakta yatarsın. - Kalayım mı?
Tenho um sofá.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]