Kaos translate Portuguese
1,169 parallel translation
- Kaos diyebilirsiniz. Evet.
- Que tal caos?
Havaalanında büyük bir kaos çıkardın. Kıçını hapse tıkmak istiyorlar.
O meu chefe queria-te acorrentado.
Başka bir zamandan gelen kahraman kaos içindeki bir evrenle karşılaştı. Dylan Hunt alışılmadık bir mürettebat oluşturarak galaksileri yeniden birleştirmeye çalışıyor.
Um herói de outro tempo diante de um Universo imerso no caos Dylan Hunt recruta uma tripulação heterogénea e lança-se para reunir as galáxias.
Evet, Harper'ın ikiz ilham perileri kaos ve kafein.
Sim. As musas de Harper : caos e cafeína.
Başka bir zamandan gelen kahraman kaos içindeki bir evrenle karşılaştı.
Diante de um Universo imerso no caos...
O, yıkılan bir medeniyetin son muhafızı. Başka bir zamandan gelen kahraman kaos içindeki bir evrenle karşılaştı.
Ele é o último guardião de uma civilização destruída... um herói de outro tempo.
Sadece kaos ve yıkıma gönderme var.
Só vagas referências a caos e destruição.
Beni o kaos iblisi için terk etmiş olmasaydın buraya dönmezdim!
Se não me tivesses trocado, nunca tinha vindo para aqui!
Kaos teorisini unutma.
Teoria do caos, lembraste?
O zaman her şey kaos içindeydi.
Naquela altura as coisas estavam caóticas.
Bazen oda arkadaşımın Kaos teorisini branş olarak aldığını düşünürüm.
Às vezes, acho que o meu colega de quarto se formou na teoria do caos.
Ufalkığın barış ve şefkat getirmesi umuluyordu, ama sanırım kaos getirdi.
Junior deveria inspirar paz e compaixão, mas ao invéz da ordem, ele está fazendo o caos.
Alfa Çeyreğinde kaos başlayacak.
O quadrante Alfa poderia entrar em um caos.
Kaos ortamı herzamankinden daha büyük şimdi.
O caos é maior do que nunca.
Sakin ol, tam bir kaos var ama yine de geldim ve bu kolay olmadı.
Tenha calma! Estamos em plena decadência..... mas como vê, cheguei até aqui. Mas, não foi fácil andar com segurança.
Anlamı karanlık. Başlangıca geri dönmek. - Kaos.
Significa trevas, o regresso ao princípio, caos...
Tam bir kaos.
O meu campo é um autêntico caos!
Ve bu insanlar, onlar azınlık, şükürler olsun... aksi takdirde, kaos olurdu.
E estas pessoas, eles estão em minoria, felizmente. De outra maneira seria o chaos.
Kaos vardı.
Era um caos.
Tamamen bir kaos olacaktı.
Vai ser o caos total.
Taş ocağı ilk önce bir kaos gibi görünüyordu, Ama uzun sürede de olsa anlamaya başlamıştım.
No início, uma pedreira parece o caos, mas em pouco tempo, comecei a entendê-la.
Başka bir zamandan gelen kahraman kaos içindeki bir evrenle karşılaştı.
Um herói de outro tempo, Diante de um Universo imerso no caos...
Tam bir kaos oluşmak üzere.
Aproximando-se do Caos completo.
O, yıkılan bir medeniyetin son muhafızı. Başka bir zamandan gelen kahraman kaos içindeki bir evrenle karşılaştı.
Ele é o último guardião de uma civilização destruída, um herói de outro tempo.
Başka bir zamandan gelen kahraman kaos içindeki bir evrenle karşılaştı.
Um herói de outro tempo. Diante de um Universo imerso no caos.
Daha bulamadım. Kaos teorisi!
A Teoria... do Caos.
Başka bir zamandan gelen kahraman kaos içindeki bir evrenle karşılaştı.
Um herói de outro tempo. Diante de um Universo imerso no caos...
İntikam iblisiyken epey acı ve kaos yarattım.
Como demónio vingador, eu causei dor e destruição.
Beynimin içinde her yerde kaos var.
Mas há muito caos no meu cérebro.
Mektuplar, medya, kapının önünde bekleyen kaos.
Com o correio, a imprensa, o caos à tua porta.
- Hey, Kaptan Kaos...
Ei, capitão Caos!
Şimdi bütün olanlardan, bütün kaos ve zararlardan sonra hıncını aldın ve ciddi ciddi karşımda dikilip elleri olan bir kıç resimli tişört giyip - ki beni deli ediyor - bana geri dönmek istediğini mi söylüyorsun?
E, agora, depois de tudo o que aconteceu, depois de todo o caos e confusão... que criaste, estás aqui com ar sério... e com uma T-shirt com um rabo e gestos obscenos... a dizer-me que queres voltar?
- Düzenli bir kaos.
- O caos organizado?
Güzel kaos.
Num caos glorioso!
O seni kaos ülkem... Tartarus'a getirir.
Irás ter a Tártaro o meu reino de Caos.
Kaos krallığında kadınların işi yok deme.
E não me digas que o Reino do Caos não é sítio para uma mulher.
Veliahtsız kalacak... ve bir kaos ortamına sürüklenecekti.
Privada dum herdeiro legítimo da coroa, pelo que cairia no caos glorioso.
Kalabalikta tam bir kaos yasaniyordu...
Havia um caos total entre a multidão
Tam bir kaos.
Todas estas trilhas... isto é um caos.
- Bay Marchewski dünyadaki bu kaos insanların ruhuna da yansıyor.
Senhor Maczewsky, o caos do mundo reflete-se nas almas dos seres humanos.
Hayatım tam bir kaos.
A minha vida é um autêntico caos!
Tam anlamıyla kaos.
Caos absoluto.
Onu tam bir kaos içinde sadece on beş dakika gördüğünü biliyorum, ama çok nitelikli bir kız, değil mi?
Sei que a viu só 15 minutos em circunstâncias muitos caóticas, mas tem uma grande qualidade, não?
- Senin herzamanki Kaos'unu çözelim
Vamos ver se podemos solucionar seus problemas habituais.
Kaos, tek bildiğim bu.
o caos é a única coisa que conheço.
Ne kaos!
Que caos!
Ne güzel, sakin bir kaos
Que caos sereno e lindo.
Sanırım biz İtalyan'lardaki sorun şu... kendi dünyamızdan gerçek dünya için ayrıldığımızda, karşılaştığımız şey kaos, hiçbir şey sakin değil.
Acho que o problema connosco, italianos é que... quando saímos do nosso mundo, para o mundo real... não há nada sereno no caos que encontramos.
Kaos!
Caos!
Sizin için katliam ve kaos yaratmam için beni tuttunuz.
Vocês me contrataram para criar o caos.
Kaos teorisi.
- Teoria do caos.