Karel translate Portuguese
48 parallel translation
Karel De Jong.
Karel De Jong.
Charles X basın özgürlüğünün kaldırılmasını istiyor.
Karel X vai abolir a liberdade de imprensa e dos sindicalistas.
Charles X de kaçtı
E Karel X pôs-se em fuga.
Siz de bana Karel deyin.
E pode tratar-me por Karel.
Aptallık yapma Karel.
Deixa-te de parvoíces, Karel.
Senin, Karel.
É todo teu, Karel.
Karel!
Karel?
Benim adım da Charles. Karel İngilizce'de Charles anlamına geliyor.
Também me chamo Charles, Karel em inglês é Charles.
Hayır... Karel onlar benim değil.
Não, eles não são meus, são todos londrinos.
Ben Karel'in bir arkadaşıyım. Bana sizden bahsetti.
Sou amigo do Karel e ele fala muito em si.
- Güzel bir kız Karel.
- Linda, Karel.
- Karel beni dinle.
Karel, ouve.
Dinle Karel onu o korkunç siste ziyarete gittiğin günü hatırlıyor musun?
Ouve, Karel... Lembras-te quando a foste ver, no dia do nevoeiro?
Tek cevabı vardı Karel'e daha nazik bir mektup yazmasını sağlamak için. Ona biraz daha umut vermesi için.
A única resposta é que queria que ela escrevesse ao Karel uma carta simpática, que lhe desse alguma esperança.
O benim dolabım.
Esse é o meu armário. - Desculpa, Karel.
Karel! Beni duyuyor musun?
Karel, estás a ouvir-me?
Bağışla beni Karel.
Perdoa-me, Karel, se puderes.
Seninle konuşmak istiyorum Karel.
Quero falar contigo, Karel.
Haydi ama Karel.
Pára com a birra, Karel.
Karel bölgeye taşındı.
O Karel mudou de caserna.
Karel onunla birlikte efendim.
Ficou o Karel com ele.
Eve dön Karel. Yakıtın bitecek.
Volta para casa, Karel, ainda ficas sem combustível!
Karel, sen misin?
Karel, és tu?
Karel Kounen.
Karel Kounen.
Karel Delacourt Hudson.
Karel Delacourt Hudson.
- Onları Karel aldı.
- Karel os levou.
Dinle Karel, hazır böyle saçmalıyorken, bu gece için faydalı birşey yapmaya ne dersin?
Já que está se comportando feito um idiota, que tal ser um pouco útil esta noite?
Bana kesinlikle şu kasırga hakkında daha fazla şey anlatmalısın, Karel.
Você deve me contar mais sobre este seu tornado.
Orada faydalı bir iş yaptın, Karel.
Você fez uma boa ação.
Birşey daha var, Karel.
Mais uma coisa.
Bende var zaten, Karel.
Eu já tomei...
- Yok, Karel.
Karel, ela não está.
Yarbay Karel Klapalek komutasında, vatanları için takdire değer bir şekilde savaşırken, yaşamını yitiren 779 Çek ve Slovak askerine adanmıştır. 1941 sonbaharında, Libya limanı yakınlarındaki Tobruk'ta, inanılmaz bir başarı gösterek, bulundukları bölgeyi uzun süre boyunca savunmuşlardır...
É dedicado especialmente aos 779 soldados do Batalhão de Infantaria Checoslovaca Nº 11, Oriental, que, sob o comando do Tenente-Coronel Karel Klapalek, defenderam com sucesso as suas posições próximo do porto líbio de Tobruk no Outono de 1941.
Karel, ödüm koptu. Şehirde tanklar var.
É a única arma que possuímos perante esta situação.
Sabaha evde olur.
- Karel. Não posso.
Ve isminin de Karel Curda olduğunu beyan ettin.
E diz que o seu nome é... Karel Curda.
Karel'ın gerçekten sana bahçe satışı yapmanı söylediğini sanmıyorum.
Duvido que o Karel quisesse que vendesses as tuas coisas.
- Selam. - Karel'la tanışmanı istiyorum.
- Quero apresentar-te ao Karel.
- Karel sen misin?
- És tu o Karel?
Neden bilmiyorum ama Karel'ı hep kadın olarak hayal etmiştim.
Não sei porquê, mas pensei que fosses uma mulher.
Ben de seni sevdim Karel.
Também gosto de ti, Karel.
Şeyle konuşmak istiyorum... Karel'la. Uyanış
Quero falar com... o Karel.
Karel'ın her zaman söylediği şey neydi? "Sürat teknesi" mi?
Como é aquilo que o Karel diz? "O barco não sei quê".
Kilise, çiçekler, Karel'ın bahsettiği "Yarım kalmış iş." Eski nişanlısının onu aramasının nedeni dostum.
A igreja, as flores, os "assuntos inacabados" de que o Karel falou, as chamadas do ex-noivo dela...
Karel indir!
Vai-me a ele, Karel.
- Karel indi mi?
O Karel aterrou?
Ruslar.
- Karel, tive tanto medo.
Hey Karel?
Karel?