Kartım translate Portuguese
6,002 parallel translation
Giriş kartım çalışmıyor.
O meu cartão de acesso não está a funcionar.
Jared, bu tişörtleri kredi kartımla aldım ama sanırım limiti aşmak üzereyim.
Jared, comprei estas t-shirts com o meu cartão de crédito mas acho que cheguei ao limite, então...
Kartımı vereyim.
Aqui está o meu cartão.
Kartım.
Tome o meu cartão.
- Kartımı iptal etmiş. - Benimki çalışıyor.
- O meu cartão foi cancelado.
- Giriş kartımı iptal etmişsin.
- Revogou a minha autorização.
Sadece iş arayabilmem için kartımın imzalanması gerek.
Só preciso do cartão assinado para poder procurar trabalho.
Sana kartımı vereceğim.
Vou dar-te o meu cartão.
Yeni Ulterra kredi kartımızla ilgilenir misiniz acaba?
Estaria interessado no novo cartão Ulterra?
İşte kartım.
Aqui tem o meu cartão.
Kredi kartı kabul etmiyorlar mı?
- Não aceitam cartão de crédito?
Ev yapımı kart dediğinde böyle özenli ve güzel olmalarını beklememiştim.
Quando falaste em cupões feitos em casa, não esperava algo tão elaborado e bonito.
Sanırım Cinayeti kartı yollayan adam yerine yanlışlıkla çok daha acemi bir katile bağlamamı bir aşağılama olarak gördü.
O facto de eu ter atribuído o assassinato do "Adormecido", a um assassino inferior, foi como um insulto involuntário.
İsterseniz size Bradley Tankı bile çıkartırım.
Que diabo, até posso arranjar um tanque "Bradley".
Ama daha sindiremeden onu geri çıkartırım ve bunu tekrar tekrar yaparız.
Só que um pouco antes de a digerir, vou puxá-la outra vez para fora e vamos repetir tudo outra vez.
Bu tüm yaptığım işleri boşa çıkartır mı?
Nega o trabalho que fiz desde aí?
Ben de sana Jane'den geçen hafta bir posta kartı aldığımı söyleyecektim.
Queria dizer-te... Que recebi um postal da Jane na semana passada.
Şimdi, ya kendin bırakırsın ya da seni ben çıkartırım.
Agora, podes sair por vontade própria ou eu mesmo tiro-te daqui.
Ceketinin cebine elimi atıp sim kartını kopyalayacağım.
Vou colocar a mão no teu bolso e vou clonar o teu telemóvel.
Biliyor musun, hatırlatta waffle'ı bulan adama teşekkür kartı yazayım.
Isto faz-me lembrar tenho de escrever um agradecimento ao tipo que inventou os waffles.
Eğer beceremediğini görürsem,... veya berbat ettiğini görürsem seni odadan çeker çıkartırım.
Só uma. Se perderes a cabeça ou começares a estragar tudo, tiro-te de lá.
Sonra kızgın bir şekilde çiçekçiyi aramış, ve kadın demiş ki, " Bayım en azından karınızın cenaze töreninde şunu yazan bir kart almadığınıza şükredin :
Não estás com sede, mãe? Então ele chamou a florista, irritado, e ela disse-lhe : " Senhor, pelo menos não recebeu flores no funeral da sua esposa a dizer :
80 kart faiz işler, tamam mı?
Com juro de 80 fichas, sim?
Kart mı oynuyorsunuz?
Estão a jogar às cartas?
Spektral skor kartını bir kontrol et bakalım, hayalet Lily.
Verifica o teu marcador de pontos espectral, fantasma da Lily.
Çünkü Gary Blauman beni dövmecide gördü ve zorla çıkartıp aklımı başıma getirtti.
O Gary Blauman viu-me na loja de tatuagens, tirou-me de lá e pôs-me juízo na cabeça.
Sana diyorum, bize katılmayı düşünmelisin çünkü o lanet askerlere ve dindarlara kart taşımaktan bıktım.
Devias pensar em juntar-te porque estou a ficar farto de me esforçar por estes ianques e católicos de um raio.
Howard'ın telefonundan sim kartını kopyaladım. Onu izleyebiliyorum.
Usei um clonador para o cartão SIM de telemóvel para poder... rastreá-lo.
- Kelepçeleri çıkartırım.
- Depois tiro as algemas.
Kızlarım sana bu kartı yaptı.
As minhas meninas fizeram-te um cartão.
"Petrolden bize ne?" diyor. "Rızkımızı gölden, balıkçılıktan çıkartıyoruz."
Ele diz : "Não nos interessa o petróleo, vivemos do lago e da pesca."
- Git mahkeme emri çıkart. - Mahkeme emrine ihtiyacım yok.
- Tens que arranjar um mandato
Kredi kartı işlemlerini kontrol edebilirsiniz. Tek çalışanımız, benim.
Pode verificar o meu cartão de crédito, sou só eu.
Ve mangan, Birinci Dünya Savaşı başlamadan önce cam yapımı sürecinden çıkartılmıştır.
E o manganês é eliminado no processo ao fazer vidro antes do início da 1ª Guerra Mundial.
Hemen çıkartırım.
Vou tirá-las.
Çıkart arkadaşlarımı, seni... seni!
Apanhaste os meus amigos, seu... seu...
Mahkeme kartınız varsa, getirin, imzalayacağım.
Se tiverem um cartão de corte, venham que eu assino.
Merak ediyorum da, aa, görevi kötüye kullanmadan değil de, bütçede kısıntıdan... işten çıkartıldığımı gösterebilirsin?
Queria saber se, em vez de demitida por má conduta, podias suavizar um pouco?
Şimdi, eğer makine ses çıkartırsa, sen de son yakaladığımız polis gibi Hudson'un dibini boylarsın.
Se isto apitar, acabarás no fundo do Hudson como o último Agente que apanhámos.
Pekala, senin şu teorini bir daha anlat, bakalım. Çünkü, buradan bir sürü sonuç çıkartıyorsun.
Está bem, deixa-me ouvir a tua teoria novamente,'cause you're drawing a lot of conclusions here.
Pekâlâ, bırakalım Crawford onu oyalasın. Bu arada arama emri çıkartıp, evine bir bakalım.
Está bem, vamos deixar o Crawford com ele, enquanto arranjo um mandado e passamos a casa dele a pente fino.
Shelby'nin babasına hâlâ Babalar Günü kartı yollarım.
- Vês?
- Bu işe şapka çıkartırım efendim.
- Tiro-lhe o chapéu.
Saldırma fiilini gerçekleştirirken şöyle ki Joe Brawley cinayetinde kullandığına inandığımız, sudan çıkartılan, dekorasyon makasında bulunan parmak izlerinin nedenini açıklamanı istiyorum.
Gostava que respondesse pela presença das suas digitais encontradas num par de tesouras, recuperadas da água que acreditamos terem sido usadas no cometimento do crime, isto é, o assassínio de Joe Brawley.
- Hadi tatlım. Öksürerek çıkart.
Vá lá, fofa.
Kartın var mı?
Tens um cartão?
Cyrus'un hapishanedeki telefon kayıtlarını çıkartırım.
Analisarei os telefonemas do Cyrus na prisão.
- Kopyalarını çıkartıp yayalım.
Vamos fazer cópias e pôr a circular.
Kartın yerleşimini tamamen baştan düşünmek zorunda kalırım.
Teria de repensar todo o layout da placa.
Ama kimse bana kadının hafta sonu korkunç bir trafik kazası geçirdiğini ve imzaladığımın emeklilik kartı olmadığını söylemedi. Geçmiş olsun kartıymış.
Mas ninguém me contou que ela tinha tido um terrível acidente de carro durante o fim-de-semana, e o que eu estava a assinar não era um cartão sobre a reforma, mas para desejar as melhoras.
Peki kadının ölüp de kartı görmemesini düşündüğüm için korkunç bir insan mıyım?
Sou uma pessoa terrível por desejar que ela morra e nunca veja o cartão?